bugün

yok olan hatıralar arasında,
kaybolmuşsun sen de usulca.
ne bir anın kalmış zihnimde,
ne bir iz kazınmış ruhuma.
erimiş gitmiş onlarca hikaye,
yaz sıcağının dayanılmaz ateşinde.
acımasız davranmış günler bize.
savurmuş,
yıpratmış,
eskitmiş...
zaman hatıralarımızı;
derin gaflet uykusuna yatırmış.
ses de çıkarmıyor hiç uyanmasınlar diye.
biz ne yazdıysak
alınlarımıza,
kalplerimize,
o silmeye and içmiş.
doğru diyorlar;
bir orospudan ibaret "zaman" dedikleri.


geçen döküldü fotoğrafların;
tozlu kitap sayfalarının arasından.
yüzünde yalan tebessümler...
affet beni, yaktım hepsini.
siyahında aşkı gördüğüm,
ama sadece matemini bulduğum,
saçların kalmış yastığımda.
onlar da sahteymiş.
çoktan aktı gözyaşlarıyla onların boyası.
doğru diyorlar;
beyaza dokunan her lekeden ibaret "yalan" dedikleri.

günlerden tam da bugün
karabulutların sakladığını,
bir yel hatırlattı yeniden bana.
kokun sinmiş rüzgarlara;
onlar da fısıldadılar kulaklarıma.
iliklerime gömmüşüm oysa kokunu.
kendini, kendimden saklamışım aylardır.
aynaya bakmayınca, yok saymışım benliğimi.
görmemişim sensizliğimi.
bir yel hatırlattı seni yeniden bana.
doğru diyorlar;
kalbin zincirlerine bağlı yaşamaktan ibaret "aşk" dedikleri.
aşk dedikleri şey üç nokta gibidir. sonuna istediğin herşeyi getirebilirsin.
aşk dedikleri şey bir ölme biçimidir. öyle yada böyle..
aşk dedikleri, ancak rüyalarda kavuştuğun sevgili için hiç uyanmamayı dilemekmiş.