bugün

gidilip görülecek birşeyi olmayan, niye methedildiğini anlamadığım pis, iğrenç kasaba gibimsi yer. gitmeyin arkadaşlar.

gitmeyin ki, güzelliklerini rahatını özgürce yaşayabilelim. gitmeyin ki eski sakinliğini, huzur verici havasını kaybetmesin. özellikle hafta sonları gitmeyin ki denizde kulaç atmak yerine çömelmekle yetinmeyelim, evimizin önüne arabamızı parkedebilelim.

not: evet ağvalıyım, çok mu belli ettim *
hiç bir numarası olmayan otellere gecelik* 150-200 lira fiyat istenilen tatil beldesi.
merak edilen yer. nehirler ve keyif. güzeldir şüphesiz. sevgiliyle gidilirse romantik bir tatil , yalnız gidilirse huzur dolu bir tatil olur. *
balayı için güzel bir tatil yeri.
bülbülü altın kafese koymuşlar cik cik demiş.

memleketimdir efendim memleketim herkes gelsin görsün.
kişi başı günlük 40-50 liraya konaklayabileceğim pansiyon olup olmadığını merak ettiğim kaçamak yeri.
latincede iki dere arasına kurulmuş köy anlamına gelen ağva' ya ulaşım haremden kalkan uyduruk arabalarla varmanız kışın iki, yazın dur kalk ve şileden sonraki sıcakta hiç çekilmez olan zikzaklı yolu ile üç saati bulur. ağva'ya gelenlerin sanki anlaşmış yada buranın kutsal ayiniymiş gibi fenere kadar volta atması meşhurdur....
herkese renkli günler
sonbahar ve kış aylarında güneşin batmasıyla beraber sokakların hakimiyetinin tamamen köpeklerin eline geçtiği yazlık tatil! beldesi. ayrıca bu aylarda ağva halkının yaş ortalaması 40 civarındadır. yazın çok kalabalık olduğu için gelmeyin demiştim ama tüm gelmek isteyenlerden özür diliyor ve hepinizi ağva'ya davet ediyorum. gelin de insan görelim biraz. ayrıca en küçük yağmur bulutu görünce kesilmeye hazır bir elektrik altyapısı vardır.
güzel bir yer, denizi de gayet güzel. manzarası da gayet güzel. kafa dinlenicek mekan.
alacaksın sevdiğini gideceksin, bir tarafın deniz, bir tarafın nehir, bir tarafta sevdiğin, var mı senden mutlusu.
kışı ayrı güzel, yazı ayrı güzel olan belde. sevilenle gidildiğinde daha da güzelleşir.
istanbul Üsküdar'dan, izmit'ten bekirdere'den kalkan otobüslerle 10 liranın biraz altında ulaşım sağlanabilir. bim; şok ve a101 gibi bilumum ucuzluk marketleri ile tedarik konusunda sıkıntı yaşamayacağınız ayrıca mevcut yerli halk sayesinde klasik turistik pahalılık ile karşılaşmayacağınız şirin bir kasaba. ince kumlar ile örülü bir sahili ve hemen arkasında maki örtüsü, biraz daha yürürseniz güzel bir ormanı mevcut. Biz henüz deniz sezon açılmadığından ötürü çadırımızı
istanbul Üsküdar'dan, izmit'ten bekirdere'den kalkan otobüslerle 10 liranın biraz altında ulaşım sağlanabilir. bim; şok ve a101 gibi bilumum ucuzluk marketleri ile tedarik konusunda sıkıntı yaşamayacağınız ayrıca mevcut yerli halk sayesinde klasik turistik pahalılık ile karşılaşmayacağınız şirin bir kasaba. ince kumlar ile örülü bir sahili ve hemen arkasında maki örtüsü, biraz daha yürürseniz güzel bir ormanı mevcut. Biz henüz deniz sezon açılmadığından ötürü çadırımızı kumsala nehir kenarına kurduk. ilk gece gecenin ikisinde 13 erkekten oluşan bir keke topluluğu burnumuzun dibine çadır kurup uykumuzun içine etti. Deniz güzeldi ancak henüz ısınmamış olduğundan denizde pek kalma imkanımız olmadı. Ayrıca dereden ötürü sürekli Isıran çok şerefsiz bir böcek türünü keşfetmiş bulunduk. Deniz analarından da kaçış maratonumuz bıyıklı kel bir abinin onları eline almasıyla son buldu, sonrasında bizde elimizle tuttuk falan. ikinci gece kekelerdan kurtulmakla kalmadık tam çadırı kurduğumuz yerde müthiş bir zengin eğlencesinin içinde, güzel bir blues konseri ile güzel bir gece yaşadık. Pazar günü de müthiş soğuk suya rağmen kendimizi denize attık. Taa ki 8-9 kişilik yeni bir keke grubu sırf biraz ötedeki bikinili kızlar yüzünden yine burnumuzun dibine bitti, birinin kolunda jiletle anne yazıyordu ki anneler günü hediyesi falandı sanırım. Neyse yaa gidin kamp yapın işte falan ben yazarken hiç heyecanlanmadımda yaşarken güzel oluyor. Bu arada seferogullari diye özel bir kamp alanı var Çadırla gidince kişi başı 15 liraymis oraya gidin bence. Öpt.
Onunla gideceğiz umarım. Güzel olacağa benziyor.
(bkz: http://ajan.tumblr.com/agva)
Tatil için istanbul'da ne yapılır diye diye geldiğim tamamen yeşil ve huzurlu bir mekan. Hamakta yatıp kitap okumalık. Yerleşirim la ben buraya.
kapalı havası ile bizi karşılayan olsun lan bu da güzel dediğim nehir kenarında oturup hikaye okuduğum tatil beldesi.
Kelimelikte ihya edecek kelime.
güneşin ağzıma girmesi ile beni mutlu eden, nehirde dolaştığım tıkır kafede kahve içtiğim yeşil belde.
benim için ayrılık öncesi son hatıraları bıraktığım, ömrüm boyunca da adım atmamaya yemin ettiğim ve içimde her zaman kabuk bağlayan bi yara gibi kalacak mekandır.
Çomar sürüsü yüzünden gidilip kafa dinlenemeyen yer oldu. Asfaltın üzerine hasır serip güneşlenen gördüm. O kadar kalabalık. Araç park edecek yer bulmak için 2 saat dolanıyorsun. Sinirlenip geri dönüyorsun.
görsel
Bakınız son hali.

Medeniliğinize sıçayım.
Kış aylarında tatil için tercih edilebilecek yer.
istanbul denince kimin aklına ne geliyor bilmiyorum ama benim aklıma 13 milyonu bomboş yaşayan 560 ay vade ile ev kredisi, 120 ay vade ile araç kredisi çeken geriye kalan para ile kıt kanaat geçinmeye çalışan medenilik ölçütü metroya yakın 1+1 eve 500 bin TL ödemeye hazır gereksiz insanlar geliyor ve dahi doğaya ve insanlara gram ne faydası dokunacak kadar gerekli ne de tahammülü olan tipler.

Alın size cennet mekanlardan ağva. Durum ortada.
şile belediyesi'nin "nüfus yetersiz" bahanesiyle hastahane bile yapmadığı bir batı karadeniz kasabası. halkının çoğunluğu yıldırım bayezid dönemi'nde bölgedeki türk nüfusunu artırmak amacıyla getirilmiş türkmenlerden, bir kısmı ise muhacirlerden oluşmaktadır. ancak yerleşik nüfusun çoğunluğu yaşlılardan oluştuğu için şile belediyesi'nin bu şirin kasabayı ölüme terketmesine, doğasının içine sıçmasına, saçma sapan beton yığını binalar yapıp fahiş fiyatlardan kiralamaya çalışmasına dur diyen yoktur.

edit: insan bunu neden eksiler acaba?