bugün

(bkz: hangi sağ)
Böyle bir sevmek

Ne kadınlar sevdim zaten yoktular
Yağmur giyerlerdi sonbaharla bir
Azıcık okşasam sanki çocuktular
Biraksam korkudan gözleri sislenir.

Ne kadınlar gördüm zaten yoktular
Böyle bir sevmek görülmemiştir
Hayır sanmayın ki beni unuttular
Hala arasıra mektupları gelir
Gerçek değildiler birer umuttular
Eski bir şarkı belki bir şiir

Ne kadınlar sevdim zaten yoktular
Böyle bir sevmek görülmemiştir
Yalnızlıklarımda elimden tuttular
Uzak fısıltıları içimi ürpertir
Sanki gökyüzünde bir buluttular
Nereye kayboldular şimdi kimbilir

Ne kadınlar sevdim zaten yoktular
Böyle bir sevmek görülmemiştir.
şiir sevmememe rağmen şiirlerini bana okutmayı başaran şair.
(bkz: kasket)
(bkz: allah ın süngüleri)
yüreğiyle düşünebilmiş, düşüncesiyle hissedebilmiş ve hissettirmiştir.
sosyalizm sosyalizm deyip kemalizmden sıtkını sıyıramamış kasketli amca. kaptanlık yapsa miçosu olmazdım. hayır çekilmez de. deniz ortasında şiir falan okumaya kalkar. sıkar.
şiirlerinde bireyin ve toplumun sorunlarını mutluluk arayışıyla işleyen gerçek anlamda sanatçı, büyük şair.
sonbahar otellerinde üniversiteli bir kız uykusu kadar derin uykuda olan şair.

"abim, amcam, arkadaşım, dostum

tanışmadık biz.
bilirim tanışsak bir şey değişmezdi.

bu günlerde yabancı bir şarkı gibiyim, bölük pörçük.
sigaranın içilmemiş tarafıyım
öksürük gibiyim en kanlısından

şarkıların hüzün makamıyım.

ve en çok senin şiirlerinde konaklıyorum.

ben birinin hiçbir şeyiyim. en çok da bu koyuyor.
ortak tek bir fotoğrafımız bile yok.

bugünlerde ben adsız bir özlemim

yağmur yemiş bir deniz gibiyim"
ay ve gün olarak ayni tarihte dogdugumu ögrendigim sair.
en ünlü şiirleri: sisler bulvarı, duvar, elde var hüzün, ben sana mecburum.
romanları: bıçağın ucu, kurtlar sofrası, yaraya tuz basmak.
gezi yazısı:abbas yolcu
senaryo: kartallar yüksek uçar
olan kaptan.
her şeyden önce bu ülkeye gelmiş en büyük aydınlardan bir tanesidir.
"sen değil misin gizli bir kıvılcım gibi
gözbebeklerimde duran
umutsuzlandığım her akşam
senin rüzgârın almıyor mu
uğultulu yorgunluğumu
yoksulluğun eşiğinde kapaklandığım zaman
ellerimden sımsıkı tutmuyor mu senin
iyimserliğin" diyen şair.

bir söze gerek yok, o attila ilhan...
Hem şairliği hem dünya görüşü ile süper bir insan gerçek bir aydın. Bir millet uyanıyor kitap serisinin fikir babası. sağcısıyla solcusuyla dindarıyla insanları vatanına onuruna namusuna bağımsızlığına sahip çıkmaya çağıran aydın bir sanatçıdır atilla ilhan.

boynuna o yeşil fuları sarma cocuk
gece trenlerine binme
kaybolursun

sokaklarda mızıka çalma cocuk
vurulursun
duyguları kelimelerle sevişen ve kalpsiz sözleri kağıtlarda nefes aldıran ender şair. bunu anlamak için sadece iki şiirini okumak yeterli: ben sana mecburum bilemezsin , sen benim hicbir seyimsin.
dili ile oldugu kadar kisiligi ile de hicbir basma kalip dusunceye uymayan, ulusalci, ataturk cumhuriyetcisi, laiği, milliyetcisi, devletcisi, halkçısı, devrimcisi. cumhuriyet'in kazanimiyim der calisabilen her kadın, okuma sansi bulan her köylü cocuk gibi. ozlenmektedir dili, kisiligi.
yazmış oldugu aşk şiirlerinin yanında toplumsal meselelere de kayıtsız kalmamış olan,şiire en duyarsız olan insanların bile yüreğine dokunabilecek eserler oluşturan izmirli şair..genclik yıllarını yasayanların dillerine pelesenk olan şiirleri ve kemale erenlerin ilgisini celbeden fikirleri ile o,şiir dunyasının unutulmazı..belki de biz ona mecburduk..ama dedigi gibi ayrılık sevdaya dahilmiş..gidişiyle bizi biraz daha eksik biraz daha ürkek biraz daha yaralı bıraktı..hayat biraz daha yalnız,attila ilhan'sız..
türk şiirinin kilometre taşlarından olan attila ilhan'dan bahsederken emperyal oteli'nden de bahsetmemek olmazdı sanırım. şiir demeye dilim varmıyor, başka birşey bu. kalemine, yüreğine sağlık büyük üstad.

emperyal oteli

ben hiç böylesini görmemiştim
vurdun kanıma girdin itirazım var
sımsıcak bir merhaba diyecektim
başımı usulca dizine koyacaktım
dört gün dört gece susacaktım
yağmur sönecekti yanacaktı
sameland seferden dönecekti
duvardaki saat duracaktı
kalbim kendiliğinden duracaktı
ben hiç böylesini görmemiştim
vurdun kanıma girdin itirazım var
emperyal otelinde bu sonbahar
bu camların nokta nokta hüznü
bu bizim berheva olmuşluğumuz
bir nokta bir hat kalmışlığımız
bu rezil bu çarşamba günü
intihar etmiş kötümser yapraklar
öksürüklü aksırıklı bu takvim
ben hiç böylesini görmemiştim
vurdun kanıma girdin itirazım var
sesleri liman sislerinde boğulur
gemiler yorgun ve uykuludur
sabahtır saat beş buçuktur
sen kollarımın arasındasın
onlar gibi değilsin sen başkasın
bu senin gözlerin gibisi yoktur
adamın rüyasına rüyasına sokulur
aklının içinde siyah bir vapur
kıvranır insaf nedir bilmez
otelin penceresinde duracaktın
şehri karanlıkta görecektin
karanlıkta yağmuru görecektin
saçların ıslanacak ıslanacaktı
kış geceleri gibi uzun uzun
tek damla gözyaşı dökmeksizin
maria dolores ağlayacaktı
istanbul'u yağmur tutacaktı
bütün bir gün iş arayacaktım
sana bir türkü getirecektim
kulaklarımız çınlayacaktı
emperyal oteli'nin resmini çektim
akşam saçaklarından damlıyordu
kapısında durmanı söylemiştim
yüzün zambaklara benziyordu
cumhuriyet bahçesi'nde insanlar geziyordu
tepebaşı'ndaki küçük yahudiler
asmalımesçit'teki rum kemancı
böyle rüzgarsız kalmışlığımız
bu bizim çektiğimiz sancı
el ele tutuşmuş geziyordu
gazeteler cinayeti yazıyordu
haliç'e bir avuç kan dökülmüştü
emperyal oteli'nde üç gece kaldık
fazlasına paramız yetmiyordu
gözlerin gözlerimden gitmiyordu
dördüncü gece sokakta kaldık
karanlık bir türlü bitmiyordu
sirkeci garı'nda sabahladık
bilen bilmeyen bizi ayıpladı
halbuki kimlere kimlere başvurmadık
hiçbiri yüzümüze bakmıyordu
hiç kimse elimizden tutmuyordu
ben hiç böylesini görmemiştim
vurdun... kanıma girdin... kabulümsün.
şimdiye kadar devrilen en büyük çınar...
eğer yaşasaydı muhtemelen ergenekon oluşumunun fikir babalarından biri olduğu bahanesiyle tutuklanacaktı.kalbi bu durumu kaldırabilir miydi, kaldıramaz mıydı kimbilebilir. ama en azından huzur içinde öldü. hainlerin kurduğu bir kumpasın neticesinde kilit altında tutulacağı bir hücrede değil.
tam adı attilâ hamdi ilhan'dır. şiirini ilhamla yazmış ve kâğıda sonradan geçirmiştir. ilk kez bir fransızca mısra ilham olduğunda türkiye'ye dönme kararı alacak kadar millî bilince sahiptir. fransa'ya gitme sebebi de nazım hikmet'i hapisten kurtarmak için bir şeyler yapabilmektir.
bir çok sohbetinde paris'te gördüğü lezbiyen çifti anlatmış ve eserlerinde homoseksüelliği çokça işlemiştir.
şiire jilet, elektrik, bıçak gibi kelimeleri sokmuş; eski türkçe, fransızca, almanca kelimeleri kullanmaktan çekinmemiştir.
şiirleriyle bizi bizden alıp götüren rahmetli üstad *.
özleyeceğimiz, unutamıyacağımız şair, yazar, tarihçi, araştırmacı gazeteci ve kibar insan. türk dilini çok güzel kullanan ender insanlardan. o anlatmaya başladımı konuyu anlamamak imkansız o kadar güzel cümleler şırıl, şırıl bir dere akışı gibiydi. o da yok artık. özlem, özlem, özlem. bu güzel insanları özleyeceğiz.
üçüncü şahsın şiirinde halime tercüman olan şair.
şiirlerinde aşırı bir içtenliğe dayanan anlatım, ahenkli bir deyiş ve işlek bir dille birleşerek doğan bir lirizm vardır. şiirden lirizmi kovan garip akımına karşı bu hava bir çeşit başkaldırmadır, atilla ilhan'la dile gelmektedir.