bugün

1953 yilinda Nigde dogumlu. Ilk ve orta ögrenimini Ankara'da tamamladi. Gazi Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'ni bitirdi. Çesitli devlet memurluklarinda bulundu. Halen Kirikkale Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyati Bölümünde ögretim görevlisi olarak çalismaktadir. Edebiyat dergisinde yayinladigi siir ve yazilariyla taninmaya basladi.

Siir kitaplari: Hira, Dosyalar, Siirin Kandilleri, Gökyüzü Saatleri, Ima, 20 Yas Siirleri
Tenha şiirleri'nden

Sürülmüs toprak kokuyorsun
biçilmis çayir
sögütlügü geçince
heryer çigdem, gelincik ellerin
baktikça açiyor yüzün
baktikça bulutlar ve günes
serçeler karisiyor gülüsüne

Saat yok gölgemizde zaman
ve suyun uzayip giden öyküsü
sevmek kadar seni.
kitap zamanı'nın ocak sayısında(okuduğu kitapları anlatırken) ilk kitaplarının yazılmayan kitaplar olduğunu;çünkü ilk kitaplarının annesinin köyde loş karanlıkta gaz lambasının fitini kısarak anlattığı masallar olduğunu yazan şair,öğretim üyesi
türk halk edebiyatı dersimin hocası. harika şiir okuyan bir şiirseverdir. hele ki monna roza yi ondan dinlemek, insanın ayaklarını yerden keser.
uzun zamandır şiirin kandilleri'ni bulamıyordum. Can sıkıntısı, gecenin huysuzlugu gibi şeylerden uzaklaşmak için kitapları kurcalarken rastgele elime geldi, bi okudum baştan sona.

Şu güzel mısraları yazmış güzel şair: "sevinç mi telaş mı / tahtaya kalkmış çocuk gibiyim karşında"

"sevgimiz bankalarda mevduat / ne soysuz aşk bu / caddelerde sokaklarda tabelalar tabelalar / tabelalar gibiyiz"

"en tetik yerindesin sabahın / kuşlar uçuruyor bakışların"

eh şimdilik bu kadar yeter.
Mustafa Aydoğan'ın hazırladığı, Edebiyat Ortamı Yayınları'nın yayımyaladığı şiir yıllığının sonundaki poetik alıntılar kısmında Durdu Şahin tarafından "şiir ve şair" üzerinde yapılmış mülakat ile tanıdığım şair. Söz konusu mülakattaki verdiği cevaplar beni gündüz saati kendimi tutmama rağmen metroda güldürecek kadar ilginç gelmiştir. "Bilmiyorum, düşünmüyorum, hayır, bir hedefim yok, bu soruyu geçelim..." böyle kısa cevapları vardır. Hatta mülakatı yapan kişi dayanamamış ve şöyle demiş:

-Kendi kendinize şu soruyu da sorsalarda cevaplasam diyebileceğiniz bir soru kaldı mı? Kaldıysa o soruyu kendinize sorup benim için cevaplar mısınız?
Arif ay: Yok. Teşekkür ederim.

Cevapları çok basit ama bu cevapların bir tepki olduğunu düşünüyorum. bahsedilen konular hakkında kesinlikle fikri olduğunu düşünüyorum ama herkesin her şey hakkında fikrinin olduğu bir dönemde bilmiyorum, diyerek bir tepki ortaya koymuş olabilir. Açıkçası pek beğenilecek bir tarafı yok gibi ama onlarca mülakat okudum ve verilen cevaplar gene bu adamın verdiği cevapların daha tafsilatlı hali. Birileri bilmediğini sözüyle ispatlıyor, Arif ay "bilmiyorum" diyor. birileri bilmediğini bilmiyor, arif ay bilmediğini biliyor.

şöyle bir şiirini paylaşayım yıllıktan:

Kırıla Kırıla

Güneş gibi kalmadı dostluklar
Birer gölge bazen kısa bazen uzun
Hayalî bir serinlik elimizde
Eski dokunuşlardan kalma
Kırıla kırıla büyüdük çoçuğum
Ne yaza yetişebildik
Ne sıcacık bir kışa

Günlerin içinde günler aradım
Hep akşamlardan geldim
Ağır yükünü taşıyarak gecenin
Ekmeği bölüştük iyi de
Acılar yığılakaldı
Sanma ki bu kadardık
Kırıla kırıla çoğaldık çoçuğum