bugün

gerek samimiyetten gerekse kızgınlıktan başlayan, gidişi mantıksızlık, sonucu ise gülünçlük olan konuşmalardır.

a-->anne
o-->oğul

a: oğlum bugün anneannenlere gideceğiz değil mi?
o: tabi annem sen istersin de gitmez miyiz?
a: oradan sonra bir de çiğ köfte partisine gideriz.
o: çiğ köfteyi bizim evde yemeyeceğiz mi?
a: hayır o x'in evinde olacak.
o: hayır anne ya orda y var. gitmem ben oraya, kafasını kıracağım çocuğun.
a: aman sen ne yapacaksın onu, sen git yemene içmene eğlenmene bak, salla onu.
(gülüşmeler)
o: aynen annem patlattın yine bombayı, niçe miçe bok yemiş yanında.
a: yemiş tabi!
anne sahura kalkmış ve epeyce uykuludur. uykuluyken ne yapacağı kestirilememektedir zira tencere yerine ocağa doğrama tahtasını koyup tahtayı yakmışlığı bile vardır. sofrada yemek yeniyor o sırada

a: makarnayada tuz atmışım hep niye attım bilmiyorum
s: evet biraz tuzlu olmuş niye attın ki
a: uyandım yemekleri çıkardım hatırlamıyorum makarnaya tuz atmaya başladım sonra çok atmıştım birazınıda aldım sonra
s: tuzun** *
daha bu olay tazeyken beş dakika sonra yenisi geliyor.

a: suyunu bitirde komposto vereyim şeye iyi gelir.
s: he neye iyi gelir?
a: susuz kalmayasın diye.*
o sırada anne epeyce uykulu. annenin uykulu haline bakmak bile gülmek için yeterken konuştumu gülmek kaçınılmaz olmakta.
hiç bişey sormadan kendi kendine anlatmaya başlıyo

a: uykum kaçsın diye gözlerime buz sürdüm
s: e yüzünü yıkasaydın anne.*o nasıl bi yöntemdir ya bi saniyeliğine sürüp bıraktın öyle mi.
a: çok etkili yöntem sende yap tavsiye ederim hani uykusuz kalıyosun ya geceleri bilgisayar başındayken...
s: *
a: *uyuz
a: uykum açılmayınca aklım başıma gelmiyo. uykum varken aklım başımda değilmiş gibi sanki.**
annesinin kulakları ağır işitmekte olan sith bu durumla zaman zaman dalga geçmekte zaman zaman kızmaktadır. çünkü yan odadan seslenen annesine avazı çıktığı kadar bağırsa bile sesini duyuramamaktadır*. illaha bulunduğu odanın kapısına gidip cevap vermesi gerekir.

mutfağın ışığını açık görür. içeri girer annesi içerde karpuz doğramakta. gece ikide annesini ayakta görmeye hiç alışkın değildir.

s: niye uyumadın
s: yatmayacak mısın
s: karpuz mu yiyceksin
a: *nediyon ya*

otuz saniye geçmeden bana yine gülme geliyo.
a: gene noldu? *
a: niye gülüyosun?*
+ : anne.
- : evlat.
üç nokta: annenin paranoyaları

-alo.
+...
-efendim anne.
+...
-evet anne.
+...
-yaptım anne.
+...
-he anne.
+...
-tamam anne.
+...
-unutmadım anne.
+...
-evet anne.
+...
-anne evet.
+...
-anladım anne.
+...
-tamam anne.
+...
-görüşürüüz.
- oğlum benden sana öğüt vallahi kelimesini kullanmak çok günahmış bir daha deme
+ hadi canım yok öyle bir şey saçmalama
- vallahi bak.
+ Oğlum geldin mi ?
- Yok daha yoldayım.
Anne: Kalk artık şu bilgisayarın başından götün ağrımadı mı?
çocık: yoeoeooeoeoeoe
-anne
-canım
-anneeee para yollasana yaa
-....
-anne telefonda beni duyuyo musun
-duyuyorum
-soruma cevap vermeye ne dersin
-şu an duyamıyorum be yavrum
Anne-çocuk arasında geçen, başta iki tarafın da birbirini incitmemeye çalıştığı fakat didişmenin sonlarına doğru tansiyonun yükseldiği çekilmez diyaloglardır. Mesela, anne tüm içini döker, çocuk bu evrede sabırlıdır sesini çıkarmaz, bundan güç alan anne sesini daha yükselterek didiklediği şeyin cevabını ister. Bu genelde şöyle gerçekleşir:
- Cevap ver diyorum sana!
-(Çocuğun artık sabrı kalmamıştır ve sonuna kadar kendini savunur.)
- Sus! Her defasında söylüyorum sana bana karşılık verme!
http://www.google.com.tr/...;ved=1t:429,r:10,s:0,i:93

elbiseyi deneyip kabinden çıkmak üzereyken

" annem o sırt ne öyle " olmamış çıkar diyecek zannediyordum.

annem şöyle tepki verdi

-- aaaa aynı ismail abi gibi olmuşsun.
-kafama kuş sıçtı ya
+loto oynadın mı
-Yok ki buralarda alabileceğim bi yer
(Tam odadan çıkarken)
-internetten mi alsam acaba
(anne bir hışımla geri döner)
+Hı? internetten mi sıçmış?
+ aman diyim, içkinin yanında bi de sigara yakasın gelir. sakın başlama. denedin mi hiç? bi halta benzemiyo. bak özenme, özenmiyosun di mi? *
- özenmiyorum, içiyorum anne.
+ heheh. tabi tabii
bugün sofradayız. keşkek çorbasıyla açılışı yaptık.

-sen bu çorbanın hikayesini biliyo musun?

+nası yani?

-bu çorba nasıl çıktı biliyo musun? ben buldum bunu.

+böyle bi çorba yoktu yani önceden? nasıl çıkmış?

-köydeyiz o zaman. genç kızım. bizimkiler tarladalar. keşkek yapıp götürüyorum onlara. sıcakta da bu çorba bi güzel gidiyo ki. kız bu ne güzelmiş dediler.

+ee?

-patladı gitti işte.

son cümle beni benden aldı
A>annem
B>ben

A-havlu neden ıslak?
A-neden çöpü atmıyorsun?
A-halı neden ıslak oğlum?
B>bu kek nasıl böyle kabarıyor?
B>babam böyle pasta yapmayı nereden öğrendi?
A>geç anneyle dalgayı öleyim de kurtul.
-anne ben arkadaşıma iftara gidiyorum
-tamam akşam ezanı okunmadan eve gel
-?
a: annem b: ben

a: bla bla sen şöylesin böylesin..
b: ...
a: ben diyorum hp diyorum söylesin böylesin..
b: ...
a: hee beni tınmıyosun yani.
b: ...
a: niye konuşmuyosun!
b: seni sinir etmek hoşuma gidiyo.
a: ...
b: göt oğlundan bıktım artık nefret ediyorum.
a: göt demesene evladım, başka bir şey de, göt deme.
b: tamam sen bana götün yerine ne diyebileceğimi söyle ben de demeyeceğim bir daha. hem göte götten başka ne denir ki!
a: yavşak de.
havalimanından dönerken araç arıza yapar ve sigorta çekici servisi sunar. çekici gelir.

a= anne b= mkykm

a= oğlum söyle şu çekiciyle birlikte dönelim , burdan taksi çok yazar.

b= anne saçmalama , nereye oturacağız ?

a= ön tarafa otururuz , ya da arabanın içinde oluruz , bizi öyle götürür.

b= öyle şey olmaz , yasak diye biliyorum. sadece arızalı şeyleri çekiyorlar.

a= biz de yeterince arızalı sayılmaz mıyız ?
tırnak yiyen ben ve annemin monoloğu:
- gene tırnak mı yiyorsun sen.benimkileri de yesene kesmeye üşeniyorum. hatta ayak tırnaklarım da uzamış bi tadıver istersen.
- anne yaaaa...
bazen bir soru sorarsınız sorduğunuza sorucağınıza pişman ederler sorduğunuz şey dışında her şeyi söylerler.
geçen gün kek yapayım dedim evde de kimse yok bütün her şeyi hazıladım un lazım tabi baktım un kabında un kalmamış o an telaşla annemi aradım;
ben: anne kek yapıyorum un çok az yetmiycek un yok mu evde?
annem: aa çok mu az ?
ben: evet yetmicek yok mu un?
annem: geçen gün börek yaparken mi bitirdik ya vardı?
ben: anne az işte yahu bilmiyorum. var mı yok mu un?
annem: kek'e çok un katma zaten.
ben: anne un var mı yok mu?
annem: var dolabın içinde* sen bilmiyor musun evimizde ki unun nerede olduğunu?
ben: anne bilsem seni niye arıyayım yahu bir soru sordum sorduğuma pişman ettin valla.
annem: ne kızıyorsun ya ne sabırsızsın.
ben: tamam anne tamam walla bişi demiyorum ben sana artık.**
--spoiler--
tv izlenirken bir altyazı geçmektedir.
''esrarengiz kayıp''
(anne patlatır bombayı)
- kızım, esra'nın soyadı rengiz miydi?
+ hııı ... hahahaha.
--spoiler--

edit: muhabbet esnasında yapılan dedikodudan alıntıdır. ne pis herifim behh.
-kızım bak sarılmıyoruz, ondan uzaklaşıyoruz. gel bakayım sarılalım...

sarılma esnasında: -kızım sen biliyor musun? uzaya ilk gönderilen köpek 1957 yılında gönderilmiş, adı Yuara'ymış.
+anne?
-sibel can'ın ilk ismi de deniz engüzel.
+...

(bkz: bunları biliyor muydunuz gibi kadın)
-ne güzel attı topukla kara oğlan
+ama turu geçemedik
-e yendik ben ona bakarım
+yok anne daha farklı olması gerekiyordu
-biliyorum olm. gollü galibiyette dört fark lazım
+hı evet(yuh)
-hadi çay getir.

65 yaşında ofsaytı biliyor, ama futbolcuların adını bilmez, artı fenerli lan, dizi izliyor sandık maça bakıyormuş.
biraz önce telefonda;

anne: oğlum yatak odasındaki yoğurt tenceresini hiç kıpırdatmadan dolaba koy.
ben: hiç ?
anne: he hiç kıpırdatma, dolaba koy.