bugün

big bang yani büyük patlama teorisiyle bir başlangıca kavuşan ve şimdi de holografik dünya kavramıyla yeni bir ispatın daha geldiği durumdur. birileri bilimsel olarak allah'ın varlığını ispatlıyor. bunu yaparken de matematiği, fiziği, kimyayı, astronomiyi, biyolojiyi kullanıyor.
bilmin değişip geliştiğini ve bir gün söylediğinin diğerini tutmadığını göz önüne alırsak bir şey ifade etmeyecek olan ispattır.

zaten bilim bu konuda ne teist, ne ateist olabilir, en fazla agnostik olabilir.

ve tüm bunlar olurken de inanan bir insan için, bilim insanlarının tanrı'nın varlığını veya yokluğunu ispat ettiğini beyan etmesi bir şey ifade etmeyecektir.
henüz bilmediğimiz her şeye tanrı diyerek yapabileceğimizdir, hem bilim tanrıyı bulursa ancak agnostiklerin umarsız tanrısını bulur. yoksa kitap indiren veya peygamber gönderen bir tanrı bulunmaz.
birileri allahın varlığını ispatlıyor bu yüzden vatikan bu tarz deneylerin hepsine karşı çıkıyor, birileri bu deneyler yapılmasın diye atlas jet uçanın düşmesine ve bilim adamlarının ölmesine neden oluyor. bunlar sırf allahın varlığı bilimsel olarak ispatlansın diye yapılıyor... *
(bkz: melekler ve şeytanlar)
bilimin çözüm bulamayıp saplandığı her nokta zamanla çözüme kavuşacaktır. dolayısıyla allah'ın bilim ile bulunması olası gözükmüyor. allah ancak kalp ile bulunur. allah yoluna çıkanlar da genellikle akılcılığı bir kenara koyarlar. şöyle ki; imam-ı Gazali hazretleri, "Akıl daha kendisinden bile habersizdir. Her şey peygamberlik gerçeğindedir. Bu gerçeğe yapışarak kurtuldum" demiştir. Hazret-i Mevlana ise; "Hocamı bulunca aklımı bıraktım ve kurtuldum" demiştir. zaten kuran-ı kerim'de de gayba yani görülemediği halde kalben ve naklen bilinene imanın yüceliği anlatılır. şöyle ki; "Onlar -o muttakiler- gayba iman ederler"(Bakara Sûresi,3).

dolayısıyla bu tartışma yersizdir.
felsefi olarak mümkün olamayacak eylem. salt mantık der ki küçük bir sistem hiçbir zaman büyük bir sistemi analiz edemez, doğruluğunu veya yanlıslığını ispatlayamaz, ispat analiz işidir çünkü. küçük sistem insandır, tanrı * evreni dolayısıyla insan bilincini yarattıysa, tanrı bu noktada büyük sistem olur. insanın mantığı hiçbir zaman tanrı gibi bir orjini ispatlayacak kadar ileri gidemez, böyle bir şeyin olabilmesi için insanın tanrıyla eşdeğer düzeyde ya da üstün olması gerekir.
Metin Şentürk'ün söylediği güzel bir söz bu ispatı da yorumluyor aslında;

" Görmeden inanmam! "
bugüne kadar gerçekleşmemiştir. muhtemelen uzunca bir süre de gerçekleşemeyecek. bir gün gerçekleşirse büyük olay olur.

ama sözlükte açılan bu başlık çok doğru değil bence. "allah'ın varlığının bilimsel olarak ispat edilmesi" deniyor. böyle deyince, "var olduğu biliniyor ama bilimsel ispat aranıyormuş" gibi anlaşılıyor. oysa "allah'ın varlığının bilimsel olarak tespit edilmesi" denilmeliydi. yani var mı yok mu diye önce onu bir tespit etmek lazım. ispat ise bu tespit sürecinde ortaya çıkar.
(bkz: allah ın varlığının bilimsel olarak ispat edilmesi)
f=m.a *
mümkün olmayan hadise. allah varsa ispat edilmesini engeller zaten, yoksa da ispat edilemez.
evren, bulunduğumuz ortam, nefes almamız, allah ın varlığının bilimsel ispatıdır zaten.
evrim teorisi tezinin bilimsel olarak çürütülmesidir.
l{f(t)}=f(s) *
ayrıca; (bkz: laplace şeytanı)
bilimmiş peh dedirten söz. lan oolum daha dünyanın yuvarlak olduunu yeni öğrendik-binlerce yıl düz sanıyor idik. ne yani bilim demese inanmayacak mısnız ?
bilimsel olarak varlığının ispatlanamaması gerekir,ispatlanamaması onun varlığının delilidir.
bir musluman icin hecbir sey ifade etmeyen gelismedir.

musluman gayba iman etmis kisiye denir.
ilk hemoglobin'in aminoasitlerin rastgele zincirlenmesi ile ortaya çıkmadığını, bununda evrimsel geçmişi olduğunu ve kan dolaşımına sahip türlerle beraber meydana geldiğini bilmeyenlerin inanabileceği şeydir. ayrıca allah ya da başka bir tanrı eğer varolsaydı, ispatı en basit ve en ilk yapılan şey olurdu. malum, heryerde ve herşeyde denilen bir şeyin ispatından kolay bir şey olabilir mi? ama böyle bir şey varolmadığı için ispatı halen yapılamamakta.
evrimi reddeden ve islamiyete uygun bulmayan tayfa tarafından inanılmayacaktır.

bilim yanlıştır denecektir, geçilecektir. sonra açılıp risale okunarak, biraz da tv de haruncum dinlenerek arşa erilecektir.
iman etmiş bir kimse olarak benim için hiçbir şey ifade etmeyen, çoluk çocuk oyuncağı cümle..
ispatlanamaz. herhangi bir konunun ya da bulgunun bilim sayılabilmesi için gözlemlenebilirlik ve ölçülebilirlik kavramlarını sağlayabilmesi gerekir. tamamen inançla ilgilidir.
gören göze zerreden küreye her şey allah'ın varlığını ispatlar, görmek istemeyene ise en büyük mucizeler dahi işlemez.
o yüzden bilimsellikle şunla bunla allah anlaşılmaz iman edeceksen sorgusuz sualsiz edeceksin, bilimsel kanıt olsun diye beklemeyeceksin.
bilim madde temelli gerçeği ispatlar , dinciler ellerindeki metne uydurmaya çalışırlar. big bang'in son derece tartışmalı teorisini kabul etsek bile ,big bang teorisi zamana bir baslangıç noktası koyarak fiziği kendi icinde hapseder."fizik t>0 icin gecerlidir. t<0 fiziğin alanı değildir" der big bang teorisi, "orası tanrının toprağıdır" boylece bilimin gelismesi karşısında kilise kendisine saklanacak sakin bir liman bulmustur.

evangelistten metin aşırıp işte allah'ın kanıtı demek palyaçoluktur. bilimden haberiniz olsun azıcık diyicem ama alışmadık dimağda "fikir" durmuyor belli ki.
bilimsel olarak ispatlanabilirliği, emin olunamayacak bir konudur. öyle bile olsa, bu ancak bilim adamları arasında sözkonusu olabilir; aşağıdaki insan o tartışmadan bir şey anlamayacağından, onun için ispat da sözkonusu olmayacaktır.

ama "holografik kainat" tasavvuru çok ilginçtir. islam tasavvufunun kainat tasavvuru ile ve başka bazı doğulu mitlerin kainat tasavvuru ile çok büyük benzerlikler içermektedir. en önemlisi de 19. yy'ın ve öncesinin kaba materyalist kainatını yerle bir etmiştir. çünkü madde, artık bildiğimiz madde değildir.

bu konularda bildiğim en iyi kitap, salih mirzabeyoğlu'nun sefine'sidir. kuantum ve islam tasavvufu hakkında aranan her şeye rastlanabilir...