bugün

polisiye filmlerin başlangıcında, başroldeki polis abimizin ya karısının, ya ortağının ya da köpeğinin öldürülmesi.
şunu da ekleyin olm;

arka plandaki ev, araba, hotel, gemi her ne haltsa, işte o patlarken/patlatılırken arkasına bakmadan kameraya doğru yürümesi yok mudur kahramanımızın. bitirir beni olm o yürüyüş, o karizma. sahneyi slow motion'a al, bir de çaça bir müzik ekle... hallelujah holıvud.
şupeye yer bırakmayan insanların katil çıkması.
kötü bir durumdan kaçmanın hemen ardından henüz herşey de tam çözülmemişken kadınla erkeğin öpüşmesi.
intikam isteyen eski iyi kalpli suçlular, ve onların peşindeki, ömrü boyunca çocuğunu hiç zamanında beyzbol maçına zamanında götürememiş olan dedektif ya da polisler.
4 tane üniversiteli öğrenci bir yaz tatili için yola koyulurlar. yolda giderlerken karanlık ve sakin bir yerde arabaları bozulur. bi motele sığınırlar motelinde sahibi psikopattır ilk olarak gözlüklü ve şişko olanı öldürür. en son olarak yakışıklı erkekle sarışın kız kalır yakışıklı erkek sarışın kızın yanında ölür sarışın kızda motelcinin arabasına binerek kaçar kurtulur.
- dostum senin sorunun ne biliyor musun? repliği olabilir.
dünyanın en büyük felaketleri nedense hep niyork un başına gelir ordan tüm dünya kurtarılır. dünyayı kurtaran adamları çoktur.
(bkz: armageddon)
(bkz: battle of los angeles)
(bkz: i am legend)
(bkz: skyline)
(bkz: deep impact)
(bkz: the day after tomorrow)
(bkz: tamam dostum sakin ol seni iyileştireceğiz)
emekli/uzaklaştırılmış federal ajanın/polisin/askerin, onsuz işi beceremediklerinden kelli geri çağırmaları, çağırılan vatandaşın en az 4 ısrardan evvel işi kabul etmemesi.
bütün romantik komedilerin aynı senaryoya sahip olması.

şöyle ki; mutlaka bi esas adam ve bi esas hatun vardır. çoğunlukla adam, azınlıkla hatun başlangıçta normal bir hayat sürmektedir. sonra birden işler b.ka batar. her şey saçma bir şekilde üst üste olumsuz gelişmeye başlar. "dip" noktası bulunur (genelde filmin 3/4'ü civarlarına denk gelir). ondan sonra hızlı biçimde her şey "olumlu" gelişmeye başlar. yine saçma bir şekilde bütün olumlu şeyler üstüste gelir. filmin sonunda da öpüşülür. mutlu son. nokta...

bir kaç tanesini izlemek bütün amerikan romantik komedilerini izlemek gibidir. artık her sahnede ne olacağını az buçuk tahmin edersiniz. ayrıntılar da zaten alt klişeler haline gelmiştir. yılışık ve saçma bir espri tarzı. hemen ardından girilen yine yapmacık ve yalama bir romantizm fırtınası ile saldırıya uğrar. şaş kaza izlemeniz gerekirse (sinemada yanlış film tercihi, sevgiliyle sinemaya gitmek veya elde başka film olmaması) kusarsınız, s.çarsınız, yaşadığınıza lanet edersiniz.
- hapiste tutuklu veya mahkum olan esas oğlanın yanına onu o halden kurtarıp yeniden göreve çağırmak için devlet görevlileri geldiğinde elemanın mutlaka mekik çekme, şınav çekme, boks yapıyor gibi yumruk sallama vs bir spor faaliyeti halinde olması.
-Hey dostum senin sorunun ne!
-Bana bir iyilik yap evlat, o pis kıçını tekmelemeden toz ol!

Tam son saniye patlama meydanından kaçmak, patlama şiddetiyle az da olsa havada uçmak.
Kendinizi hiç zorlamayın coniler bizim Cüneyt abimiz gibi kaleden kaleye uçamazsınız.

Bide telefon numaralarını tek tek hızlıca söylemeleri var ya, adama küfrediyormus hissi veriyor.
- gayet yırtık ve ağzı bozuk siyahi tiplerin birbirlerine "hey zenci..." diye başlayan laf sokma sekansları. ikisi de siyahi olduğu halde birbirlerine neden "zenci" diye hakaret ettikleri de ayrı bir garabet ve merak konusudur.
(bkz: özgürlük heykeli)
müdür o değilde bugüne kadar izledigim butun filmlerde o özgürlük heykeli yıkılıyo film diye bu kadarda sıçıttırmayın lütfen her filmde yazık değilmi o özgürlük heykeline ne suçu var sabinin.
(bkz: başarabilirsin dostum)
kıçı kırık tesisatçının devasal villa da oturması.
uzaylılar dünyayı ele geçirmeye çalışıyordur ama mutlaka, illaki dünyayı savunan tek ülke amerika'dır.
(bkz: korku filmlerinde gruptan ayrılan pezevenk)

(bkz: ortağı vurulunca duygusala bağlayan abd polisi)
genelde filmde fazla bir fonksiyonu olmayan ve ortamı şenlendirsin, muhabbet olsun diye kadroya eklenmiş orta yaşlı, hafiften göbekli erkek yan karakter tiplemesinin başına gündelik yaşamda hep ufak tefek terslikler gelmesi ve elemanın ya kendi kendine, ya yanındaki esas oğlana veya ofisteki tiplere falan sızlanması. bu tür hallere örnekler;
- eleman ançüezli pizza sevmediği halde pizza sipariş ettiğinde buna hep yanlışlıkla ançüezli pizza gelmesi.
- eleman kahve alacağı zaman kahve otomatının, su alacağı zaman sebilin hep arıza yapması.
- devamlı yanlış numara arayan tiplerin bu elemana denk gelmesi.
- bu elemanın penceresinin altında devamlı birtakım tiplerin kavga gürültü çıkararak elemanı rahatsız etmeleri.
vs vs...
(bkz: tamam dostum sakin ol seni iyileştireceğiz)
'' hey dostum senin sorunun ne biliyormusun ? o koca poponun kafandan büyük olması dostum '' bunu söyleyende bir zencidir.
başlı başına filmin kendisidir. şöyleki ;

ne hikmetse bütün doğal felaketler, meteor yağmurları, vampir veya zombi baskınları hep amerikada gerçekleşir.
hayatta her zaman hatalarımız olabilir daniel, git kendinle barış aynı haltı tekrar karıştırırsın sonra. hep beraber yeniden; hayatta her insan hata yapabilir daniel.
- buzdolabında atıştırmalık bir şeyler arayan derbeder karakterin daima bozulmuş süt bulması. paketi açıp koklayıp iğrenmesi.