bugün

(bkz: atari)
(bkz: pokemon)
(bkz: mahalle maçları)
(bkz: parlıament sinema klübü)
(bkz: taso)
(bkz: çakmaktaşlar)
(bkz: ghoose bumps)
(bkz: hong kong foi)
(bkz: ninja turtles) ve şarkısı *
(bkz: hugo)
(bkz: abilerin anlattıkları uyduruk cinsellik hikayeleri)
(bkz: tsubasa)
(bkz: cartel) *
(bkz: 50 kişilik sınıflar)
ateride mario oynamak.
tetris alınınca mutlu olmak. (nintendo falan yok tabi. )
sokakta oynamak.
henuz bunun* ustune daha buyuk bir eglence yasamamıs olmak demektir. (bkz: atari)
oduncu gömleği giymek ve artık üretilmiyor olmasına şaşırmaktır.
bir kasetin altındaki boşlukları kağıtla tıkayıp üstüne kayıt yapmak demek,
pil tasarrufu için kasetin deliğine kalem takıp havada çevirmek demek.

(bkz: çok zor günler geçirdim vaktiyle)
- galatasaray' ın avrupa maçları sonrası mahsun kırmızıgül' ün galatasaray için coverladığı şarkılarını dinlemek,
- star' da gecenin geç saatlerine kadar altta verilecek şifreleri takip edip gece sonunda aranmayı ummak,
- şifreli kanalların gece geç vakitte verdiği zıbıtma içerikli filmleri yine şifreli olarak izleyip olanı biteni çözmeye çalışmak, ertesi gün arkadaşlarla hangi yöntemle daha anlaşılır olduğunu müzakere etmek. (bi arkadaş odanın en arka çapraz köşesinden şifresiz gibi anlaşıldığını iddia etmişti),
- süper baba,
- edi ile büdü (benim telaffuzumla; edi ile müdür!),
- luke skywalker' ı akraba, yanında gezen robotları bizim sanmak *,
- herkesin bisikleti varken senin olmaması.
bilgisayar başında sanal arkadaşlar edinmek yerine gerçek arkadaşlığın yaşandıgı zaman.

(bkz: playstation 3 mahalle maçı 0)
taso oynamış olmayı gerektirir *
ayrıca tsubasanın enfes gollerini de izleme imkanı bulan nesildir.
ilaç arabalarına duman arabası deyip peşinden deli bi mutlulukla koşturmak.
karakutu sega atarileri
mahalle maçları
nasıl yazıldığını bir türlü ezberleyemediğim sitrit faytır
9 aylık
küçük golcü
bugs bunny
ağaçkakan woody
yakan top
9 taş
akşam ezanı
saklambaç
salıncaktan atlama rekoru
toprak sahada yukarı mahalle ile yapılan maçlar (kızlar genelde taraftar olarak katılırdı, her mahallenin birkaç delikanlı kızı olurdu hatta bazılarına maçlarda görev verilirdi)
sakızdan çıkan çıkartmalarla albüm tamamlama
meybuz (özellikle kolalı)
leblebi tozu
yumiyum
horoz şekeri
gezici dondurmacı amca
pamuk şekercinin gelmesi
kahvaltı saatleri mahalleden poğaçacı geçmesi gibi muhtelif şeyler saydıran durum...
kısa ve kirli donla, elinde bakkal defteriyle veresiye ekmek almaya gidip ' inşallah recep abi yoktur pezevenk her seferinde kıllık yapıyor verirken' düşüncesiyle, o hem kısa o hem uzun yolu böyle düşüncelerle geçirmiş olmaktır. sonra birde nakit parayla alınan deterjanı yazdırılan bakkalın önünden geçirmek zorunda kalandır. yazıktır. yinede plastik ve telli arabaları görmüştür, misket oynamış ve çalmıştır.
- kısa şortla düşüp her tarafını yara bere ettiğiniz dizlerinizi bakkal amcanın kolonyayla pansuman edip bantlamasıydı,
- pamuk öğretmenin * oğluyla oyun oynarken pislik içinde kalan sizi, oğluyla birlikte evine götürüp bi güzel yıkaması, tırnaklarınızı kesmesi, karnınızı doyurup uyutması, uyandırdıktan sonra evinize götürmesiydi,
- oruç oruç akşama kadar top oynayıp iftar vakti susuzluktan kudurmaktı, daha küçük yaşlarda ise açlığa dayanamadığınız anlarda ablanızın size " çocuk iftarı erken olur" diyerek yarım saat erken yedirmesi, sizin de buna inanmanızdı,
önceden edit: evet bu başlık bağımlılık yaptı.
80 darbesi yemişlerin çocuklarıdır. en korkak yetişen gençliktir. korkak olmalarıyla kalsalar iyiydi ama bu yetmezmiş gibi bir de bomboş olup çıktılar.
atari,alıkayış saklambaç,götkazmaca,zındırzımba......
en çok duygulandıranda annenin ataribaşındaki oğluna yeter artık fazla oynayınca televizyon bozuluyormuş söylemidir.(şimdi kimse televizyonların yüzüne bakmıyor birçok evde birden fazla televizyon var)

ozamanlar oynanan atarinin tadı farklıydı,basit ama heyecanlıydı şimdi online binlerce oyun var ve bir çoğu üç boyutlu ama hiç birisi ozamanki mario kadar sürükleyici olmadı...
all that she wants, i am a barbie girl şarkıları ve backstreet boys-spice girls hayranlıklarıyla büyüyen çocuklar, utanarak söylüyorum: o çocuklardan biri de benim.
(bkz: sensible soccer)
eşşek kadar olmana rağmen, nerde "aboneyim abone biletleri cebimde" duysan bir eli alna bir eli göbeğe götürüp oynamaya başlamak ve macarena kadar manasız bir dansı utanmadan yapmaktır.
çok eğlenceli lan.
çok özlüyorum arkadaş o günleri, hersey saf ve masumdu, sokaklarda koşar oynar, canımız sıkılınca arkadaşlarla eve gider atari oynardık. cips almadan önce hangisinin içinde taso var diye mıncıklardık, tonton bakkal amcada bize kızardı. saklambaç, istop, yakartop, top saklambacı, kuyu kazmaca, birdir bir, uzun eşek, çivi saplamaca, mendir kapmaca, kör ebe... heyt be ne güzel oyunlardı.
not: ulan bari darbe olsada 15 yıl geri gitsek, bizde çocukluğumuzu tekrardan doya doya yaşasak bile demişliğim olmuştur. *
bursa'da yaşayanlar için besaş kuyruğunda beklemektir. elde 25 kuruşla bir ekmek alınırdı o zaman, heyhat...
ticari açıdan bir çok fırsatı kaçırmaktır.
kokulu arı maya silgileri.
17 ağustos 1999 marmara depreminin ne olduğunu tam anlamıyla kavrayamamaktır. sadece insanların öldüğünü bilirsin, gece sokakta kalmak eğlenceli gelir. farkında değilsindir en büyük acıların.
susam sokağı izlemek.*
He-Man bitmesin diye Orko'ya gıcıksanız, Şirinler-Şeker Kız Candy ikilisini ardarda seyrediyorsanız, Hugonun A. Koyayım repliğini hatırlıyorsanız, Nihat Doğan hayatımıza henüz girmemişse, futbolcu kartları,misketler,tasolar çocukluğunuzun en güzel anılarını oluşturuyorsa ve demet akalın ibrahim kutluay' la beraberse; sanırım 90 larda çocuksunuzdur.