bugün

bitince bacaklarımın titrediği maçtır.

hakkımızla yenilsek tamam diyeceeğim ama hakemlerle olunca adam sinirleniyor.

(bkz: haksızcılık)

(bkz: hakçılık)

ama haksızlıktır.
bu gece polonya britanya'yı, ispanya da bizi dümdüz eder demedi demeyin.
(bkz: maddi manevi lay lay lay)
Hakem hataları ile kaybettiğimiz maçtır.
klasiktir,

alan ve konu ne olursa olsun farketmez, başın kalkmadan götün kalkarsa, birileri hemen kan alıverir oradan.
millilerin maddi-manevi çok şey kaybettiği skandal maç.
şuan kadrodaki en büyük yıldız enes kanter dir. itirazı olan? evet hido yıllardır nba de, saolsun ama maç seçiyor! böyle yıldız olmaz!

enes dedik,
yaşına fiziğine ve hücumdaki dolgunluğuna bakılırsa hak vereniniz çok olur. adam sürekli gir-çık kaldığı yerden devam ediyor. sanki yıllardır o formayla başarıdan başarıya koşmuş gibi. her hücumda ısrarla pas istiyor, yapacağı göstereceği çok şey var çünkü!

çok kısa bir şey diyecektim yine uzattım lafı. enes gibi bir zat var takımda, hücumda ona atıp üç dört saniye sabretsen sana sayıları getirecek. nitekim dört maçta da bunu gördük, her ne kadar güç bela onu kullansak da. hem faul atışlarına ne demeli? enes üzerinden taktik çiz orhun ene! enes diyorum sadece. çünkü bizim milli takım beş saniyede hücum edecek mentalde değil. paylaşım çok olmalı ve mutlaka ama mutlaka o top boyalı bölgeye inmeli ve enes'in de favori oyunu olan bire biri kullanmasına yardım edilmeli.

enes i küçümseyenler için;
nba son draftında 1.5 yıl top oynamamasına rağmen birinci tur üçüncü sıradan seçilmiştir. ve hakkında yapılan yorumlar sevinç göz yaşına neden olur. gencecik lan...

polonya maçıymış... ömer'in iki bloğu dışında savunma yapmadık. ne beklenir öyle maçtan? aklı ispanyada'ymış!
o değil de, tanyeviç basketbolun fatih terim i idi... öyle fırça atınca sporcuyu üzecek, ateşleyecek nerede yanlış yaptığını düşünmesini sağlayacak bir pırıltı gerek sanki.
Milli takımımızın dıdının dıdısı olursa gruptan çıkacağı kesinleşti. Bana göre turnuva bitti. ingiltere Polonya'yı yenemez, ispanya'da oyuncularını dinlendirmeye kalkmaz. Sonuçta Türkiye'nin nasıl bir takım olduğunu biliyorlar. Türkiye yerine Polonya ile olası bir kurada karşılaşmak isterler. Gerçi ben bu turnuvada ispanya'nın rakibi olabilecek bir takım görmekte zorlanıyorum.

Bizim şanssızlığımız başta böylesi bir grupta yer almamız. Ev sahibi takım ile aynı grupta olmak her zaman dezavantajdır. Nitekim Litvanya maçını da hakemin tutumlarıyla verdik. Ama beteri beteri varmış derler ya, Polonya maçındaki hakem üçlüsünü başka hiç bir yerde göremezsiniz. ikinci şanssızlığımız ardarda iki kolay takımla maç yapmamız oldu. Farklı galibiyetler erken havaya soktu bizi. Oyuncularımız sandılar ki her takıma böyle kolay kolay 20 sayı fark atacaklar. Litvanya'ya yenilince "Nasıl olsa evsahibiydi Polonya'yı yeneriz olay biter" diye düşünmüş olmalılar. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı işte.

maça o kadar isteksiz başladık ki adamlara iyicene cesaret geldi. işte orhun Ene'nin burada müdehale yapması lazımdı bence. "Ne oluyorsunuz beyler" diye bir fırça atsa, "Silkinin lan" falan dese belki burada bu muhabbeti yapıyor olmazdık. Hakemler ise bu karşılaşmalardaki en son ama en can yakıcı şanssızlığımızdı. Aslında bu bir şanssızlık değil. Bu bir kültür. Avrupalılarda öylesine bir Türk ve islam antipatisi var ki hiç bir şekilde, hiç bir ortamda bizlerin başarılı olmasını istemiyorlar. Hakemlerden yana sadece bu maçta, bu turnuvada çekmiyoruz. Sadece bu sefer canımızı yakmaları sonucu evimizin yolunu tutacağız gibi. inanın karşılaşma sonrası eğer yetkim olsa bu adamı bir yerlerde kıstırıp bacaklarına sıktırırdım. Ve sadece tek bir şey isterdim: "Adil maç oynatmaları". Yeter... Gerçekten yeter yani. Faullerimizi çalmazlar ama en ufak temasımızda bize faul verirler, Enes gibi bir King Kong'u ittirerek yere düşürürler ama faul olmaz... inanılacak gibi değil. Litvanya maçında Polonyalı oyuncu hakemin gözü önünde Kerem'in suratına dirseği yapıştırıyor. Adam Kerem'e faul veriyor. Bu oyuncu bunu istemeden mi yaptı yani... Kerem'i saha kenarına götürürlerken bile suratında "Buna değer miydi yaptığım" ifadesi vardı. Bir oyuncu asla kazara bu şiddette bir dirsek atmaz. Tamamen kötü niyetliydi ve emin olun bu sadece Türk oyuncuların başına gelir. Çünkü başta da dediğim gibi bu Avrupa'nın bir kültürü. Hakemler olsun oyuncular olsun bu maçlara haçlı savaşlarına çıkar gibi çıkıyorlar. Başta hiç bir karşılaşmada onları bu denli hırslı görmezsiniz. Hakemler bizim maçlarımız dışında hiç bir karşılaşmada böylesi kararlar alamaz. Üstelik bu maçlarda mantaliteleri ve duyguları yüzünden aldıkları şapşal kararları sonuna kadar savunabilirler. Bize çalınan faulleri görmüyorlar çünkü. Bu maçta hakem üçlüsünü parçalayıp bölseniz ortaya bir tane düzgün hakem çıkmaz... Ve bu adamlar bu işten para kazanıyorlar ve akşam huzur içinde yataklarında uyuyacaklar. Gerek hakemlerin gerekse Polonyalıların "Bu maçı hakemler kazandırdı" diye düşüneceğini hiç sanmıyorum. Onlar bizlerin aptallıkları sayesinde maçı kazandıklarını sanıyorlar.

peki de bizim de şapşallıklarımız olmadı mı? Bu maç sonrası Orhun Ene'ye yapılan eleştirilere "durun bir dakika" demeyi çok isterdim. Ne yazık ki diyemiyorum. Orhun öncelikle takımı verilen bir günlük araya rağmen hiç ama hiç motive edememiş. Cumartesi akşamı ne yaptılar acaba? Litvanya gecelerini mi yaşadılar? Bu maçın hem Polonya hem de bizim içim ölüm kalım maçı olacağı daha gruplar açıklandığında belliydi. Doğrusunu isterseniz biz ispanya'yı normal şartlarda çok zor yeneriz, Litvanya'da ev sahibi olduğu için avantajlı. Grubun iki kolay lokması Britanya ve Portekiz'i ise herkesin yeneceği aşikar. Bu durumda grubun bizim için en önemli maçına en baştan hazırlanmalıydılar. Ama maç başlayınca ne gördük? Bizimkiler bambaşka bir alemde... Maç boyunca ha şimdi, ha şimdi diye şahlanacaklarını beklemedik mi? Ama avucumuzu yaladık. Tamam hakem kötüydü belki ama bizim halimiz neydi. Pota altından uzun pasla pota altımıza gönderilen toplarla kaç sayı yediğimizi sayabildiniz mi? Biz kendi aramızdaki maçlarda bile bu denli aptal hatalarla sayı yemiyoruz yahu. Hadi bir tane boş bulundun yedin. Adamın niyetini anlamak için kaç tane yemek gerekiyor bilmiyorum ki... O sayılardan birini engellemiş olsaydık turnuva Polonya için sona ermiş olacaktı. Bu bir...

Ender Arslan'a ne demeli peki... Takımın fast break'e çıktığı anlarda üç sayılık yüzdesi çok üst seviyede imiş gibi devamlı atış kullanması bir guarda yakışıyor mu? Guard bir takımın beyni olmalıdır. Ne yazık ki başta ender olmak üzere guard pozisyonundaki üç isim de bu sorumluluktan yoksundu. Ender, 1.84'lük boyuyla hızlı geri koşabilir ama 2 metre ve üstündeki oyuncularımızı yanlış ve acele şutları yüzünden devamlı geri koşmak zorunda bırakıp yordu. Efes Pilsen bu adamı çok denedi, olmadı işte... Bir bildikleri var herhalde. iyi niyetli ve temiz yüzlü bir oyuncu. Ama artık başka oyunculara da şans tanımak gerekmez mi? Bir guard ender kadar top çaldırırsa o takımın başarılı olmasına imkan yok...

Orhun Ene'nin bana göre en büyük hatası çok zayıf bir kadro derinliği olan bir takıma karşı içerden oynayıp onları faul problemine sokmayı tercih etmemesiydi. Oysa ki daha ilk yarıda bir çok oyuncu ikinci faulünü yapmıştı. Üçlük sevdasına içeriden oynamayıp bu adamları oyun sonuna kadar oyunda tuttuk. Halbuki iki oyuncularını değil tüm ilk beşi saha dışına yollayabilirdik. Yapmadık... Bunu nedense hiç bir karşılaşmada yapmıyoruz. Aklımıza mı gelmiyor, kendimize çok mu güveniyoruz yoksa beynimiz mi çalışmıyor anlamıyorum. Yahu NBA'de bile başa bela olacak oyuncuların üzerlerine oynanarak oyundan düşürülür. Bu alemin bir delikanlısı biz miyiz kardeşim? Neden içeriden oynayıp da Enes, Ömer ve Oğuz'u sonuna kadar kullanmıyorsun? Neden Emir, Hideyet, Ömer gibi dripling yapabilecek oyuncuları kullanamıyoruz?

NBA patentli 2 oyuncumuz, Hidayet ve Ersan maçları domine edemiyorlar bir türlü. Tamam kardeşim, bizim takımda herkes yıldız olmalı, herkesin bir günü olmalı ama yeter da! Bir gün de oynayın da farkınızı hissettirin be birader. Turnuvanın bizim en iyi iki oyuncusu Enes ve Emir'dir. Onlarda ilk kez milli takıma katılıyor. Yahu emir Türk bile değil ama ondaki hırs neden diğer oyuncularımıza da yansımıyor... Geleceğimizi seyrettik işte. Önümüzdeki turnuvalarda milli takımımızın belkemiğini enes, Ersan ve Emir oluşturacak... Umarım Ersan istikrarlı bir grafik çizer. Ersan'ın attığı sayılara lafım yok ama savunması çok zayıf. Kenardan gelen Berisha'nın 21 sayıyla oyunu bitirmesi ve bizi adeta perişan etmesi bu oyuncuyu savunmayı beceremeyişimizden kaynaklanıyor. Orhun bu adamı hiç hesaba katmamış. Oysa kene gibi yapışan Sinan Güler'i bu adamla birebir oynatsa bu skora ulaşması imkansızdı.

Hideyet'in kıçından pas alarak sayı attıklarını da hatırlıyorum ki artık bir takım bu şekilde sayı yiyorsa söylenecek söz yok demektir. Yani Hidayet'in kıçı olmasa bu maçı belki de kaybetmezdik. Ama o pozisyonda sayıyı bulan yine Berisha idi, savunmayı yapamayansa yine Ersan... Sonuç olarak çok götten bir şekilde maçı kaybettik. Yarın ya da öbürgün de evimize döneriz. Böylece tüm dünya basketbol camiasına da ülkemizin sadece evindeki turnuvalarda başarılı olabileceğini göstermiş olduk.
oniki minik fare bu sefer miyav diyemedi.
Hep aynı hep aynı, her alanda zayıf rakipleri küçümsüyoruz. Sonunda da başımıza bela açıyorlar. Maçın başından işi sıkı tutsak maç son topa hakemlere kalmayacaktı, Portekiz ve Britanya maçlarından sonra millilerimiz bu maçı da o maçlar gibi kendiliğinden bir şekilde kazanacaklarını düşünerek çıkıp fena halde yanıldıkları maç olmuştur. Polonya dan 84 sayı yenir mi akıl alır gibi değil ?

Orhun Ene nin yerine daha tecrübeli daha kariyerli Ivkovic gibi, Spahija gibi, Oktay Mahmuti gibi hatta hepsini geçtim Tanjevic gibi bir antrenör olsaydı bence şu an 2. turu garantilemiş yarında ispanya ile liderlik için karşılıyor olmamız yüksek ihtimal olacaktı. Orhun Ene de bir kaç yıl sonra daha tecrübelenerek milli takımın başına geçmeliydi.

Sonuç olarak alınan bu mağlubiyetten sonra; milli takımımız tur şansını oldukça zora sokmuş, yarın Britanya nın Polonya yı yenmesini bekleyip o da yetmezmiş bugün Litvanya yı dağıtan ispanya yı yenmesi gerekeceği oldukça zor bir yola girmişlerdir.

edit: Britanya yenerse bizim ispanya yı yenmemize gerek kalmıyormuş averaj da üstün olduğumuz için. Olsun biz yine de yenelim ispanya yı moral olur.
onu bunu bırakalım, 2.7 saniyede 8 sayı ve sebebi herşeyi açıklıyo!! ayrıca sırplar 1 yıl sonra da olsa çok sevinmiştir bu olaya.*
(bkz: Sergey Mikhaylov)
orhun ene'nin yaptığı hamlelerle sınıfta kaldığı maçtır.
basketbolu bilmeyen hakemler tarafından değil, bilip de bilgisini kötüye kullanan şerefsiz hakemler tarafından katledilmiş maçtır. onlar yüzünden büyük ihtimalle şampiyonadan eleneceğimiz maçtır.
maçın hakeminin basketbol bilgisi benim çim hokeyi bilgimden bile az. Bu kadar kolay teknik gelir mi onu geçtim ele temas yok 3 serbest atış verilir mi onu da geçtim tutma yok kasti faul verilir mi onu da geçtim herşey de bu kadar taraf belli edilir mi?
ispanya ve türkiye avrupa nın en iyi 2 kadrosu. ve türkiye polonyaya yeniliyor. ilerde toparlarız.
turnuva başlayalı 5 gün olmuş, daha grup maçları oynanıyor, biz gruptan çıkar mıyız hesabındayız.hayret bişey!
bi de ntvsporun reklamları çıkıyo ya iyice sinirim bozuluyo, 'tarihimizin en güzel zaferlerinden biri' diyo ya, orada işte.
hakem olaylarını her turnuvada yaşayan bir ülke olarak babayı aldığımız maçtır. her milli takımımızın başına gelmiştir. hakem bi tarafı tuttuğu zaman o tarafın yenilemez olduğunu sanmaktan vazgeçsek iyi olacak artık. zira ben eminim ki bizim takımdakilerde şöyle bir hava uyanmıştır maç sırasında:"ulan yenilsek bile hakem taraf tuttu mına koyim.". yani 83-84 maç mı biter lan? bak aha şuraya yazıyorum böyle hatalarla az bile yenildik biz. hakeme falan suç bulmayın? avrupa basketbol şampiyonası'na türk'üz diye kabara kabara gidiyoruz yoluna yoluna geliyoruz her maçtan sonra. abi bahane bulmayı bıraksak da artık adam gibi oynasak diyorum. güçlü bir rakibe karşı oyunun son saniyelerinde kader yazmaktan sıkıldım lan ben.
bir de ekol olacağız diyorlardı. savunma basketbolu ekolü... yarramın ekolü olun siz. 85 sayı yeyip ekol olmak ha?
hakem rezaletini ya da daha doğru tabiriyle yaptıkları orospu çocukluğunu bir kenara bırakırsak, maç boyunca "biz bu maçı her türlü kazanırız hacı, yarınki ispanya maçına bakalım" havasındaydık. bu durum maç boyunca uyumamıza neden oldu. ulan, biz değil miydik turnuva takımı? nasıl düştük bu duruma diye sormak isterim teknik heyete.

son top konusunda orhun hoca'ya eleştiriler gelebilir. bu durum çok normal. kesinlikle preldzic'i topla buluşturmalıydık. her türlü içeri girer, ya faul alır ya da sayıyı bırakırdı. neyse bunlar geride kaldı. artık yarın britanya'nın polonya'yı yenmesini bekleyeceğiz.
son topta kerem tunçeri'nin topu içeri** oynamak yerine potaya kilitlenmesi akabinde kaybetmemize sebep olmuştur. oğuz'a verilmesi gerekenin kasti değil basket faul olduğunu anneannem bile görebilir. bogdan tanjeviç eksikliğini de çokça hissettik. o saçma hakem kararlarında orhan ene yerine bogdan amca sahada olsaydı düdük ötmezdi. ayrıca enes sen tam bir hayvansın. hakemlere edilecek küfür bile bulunamamaktadır.

bir de şöyle bir durum var ki; artık şansımız sıfıra yakın. bu akşam litvanya ispanya'yı yenemezse bizim ispanya maçının bir anlamı kalmıyor, ancak yarın britanya'nın 58 sayıdan az farkla polonya'yı yenerse bir ihtimal. kısaca;
(bkz: geçmiş olsun)
onu bunu geçin elendiğimizin resmidir bu maç, tamam hakemler sağolsun becerdi maçı* ama biz de felaket savunma yapıyoz be arkadaş.. semih erden'i çok arıyoruz.
litvanya ispanya'yı biraz zor yener diyorum.
hakem rezaletti gerçekten tamamda son top o kadar mı kötü kullanılır.?
bu akşam litvanya ispanyayı yenerse, yarın ispanyayı yenersek üst tura çıkıyoruz, her açıdan yanlışları olan bir milli takımız ama şanslı bir ülke olduğumuzu unutmamak lazım. bu akşam litvanya yarın biz ispanyayı yenersek şaşırmamak lazım .