bugün

'kanlı pazar' olarak türkiye tarihine geçen gün. yaşayanların anlatımıyla kanlı pazar:

6.Filo istanbul'daydı. 'Emperyalizme Karşı işçi Yürüyüşü' düzenledik. Yaklaşık 25 bin kişiydik. Polis Gümüşsuyu'nda önümüzü kesti. Yani öndeki 4 bin kişilik ekibi ayırdı. işte tam sırada üstümüze doğru ellerinde çivili sopa ve bıçaklarla bir grup insanın bize doğru 'Allah Allah, komünistlere ölüm' nidaları ile koştuğunu gördük. Kaçacak yer yoktu, ne yapacağımızı bilemedik. Hepsinin yakasında ise kokart vardı. Birbirlerini tanımıyorlar ama bu kokartı takmayanlara, yani bize saldırıyorlardı. 2 arkadaşımız öldü. Bu CIA ile derin devletin ortaklaşa hareketiydi. Sağcılar ise paravan olarak kullanıldı.
Sağcılar ellerinde çivili sopalarla bize saldırdıklarında polis sadece izledi. Hatta olaylarda hayatını kaybeden Turgut Aytaç'ın bıçaklanırken çekilen fotoğrafı gazetelerde yayınlandı. Bu fotoğrafta Aytaç'ın bıçaklanmasını polis izliyordu. O yıllar kitlelelerin belli bir bilince kavuşmaya başladığı, örgütlendiği yıllardı. Bu oluşumun engellenmesi gerekiyordu ve Kanlı Pazar olayı tezgahlandı. **
http://www.birgun.net/bol...ber-58679.html#haber_basi

ek: http://www.radikal.com.tr...p?ek=cts&haberno=7229
(bkz: kanlı pazar manifestosu)
Emperyalizme ve Sömürüye Karşı işçi Yürüyüşü'nün yapıldığı, faşist amerika'nın 6. filosunu protesto eden yurtseverlere, faşistlerin, şerefsizlerin, gericilerin devlet desteği ile hayvanca saldırdığı tarihtir.
polis ile el ele, yurtseverleri, öğrencileri katletmeye yeminli yobazlar o günü tarihe "kanlı pazar" olarak geçirmişlerdir..

"Bu pazar kanlı pazar
Dert yazar derman yazar
Ellerinde pankartlar
Geliyor bu çocuklar.."
aslında aynı seyi savunan iki kesimin catıstıgı gün. şimdi daha rahat görülebiliyor sanırım sagcı-solcu arasında fark olmadığı. bu kadar büyük toplulukların içinde elbet farklı ideolojilere sahip kişiler vardır , fakat sayıları topluluğun sayısına oranla yok denebilecek kadar azdır.

iki kutubun birbirine bileylenerek daha da radikalleştirildiği apaçık. halbuki oturup dinlenilse yapılmak istenilen seyin aynı fakat soyleyiş tarzının farklı oldugu görülür.
son yıllarda bu olaylar yine yapılak istendi fakat halk bu oyuna gelmedi. öldürülen aydınlar hep bu yola kurban gitmişlerdir.

yıllar sonra bugüne dönüp baktığımızda aynı şeyleri söylüyor olmamızdan korkuyorum. 6 subat sırf bu nedenle iyi tahlil edilmesi gereken bir gün.
Türkiye'ye gelen 6 inci filoyu protesto eden devrimci geçliğe, islamcıların da müslüman türkiye sloganları eşliğinde polislerle birlikte, saldırması üzerine 2 devrimciyi (Duran Erdoğan, Ali Turgut Aytaç)katlettikleri gün.

islamcıların özgürlükçüyüz demelerinin; ülkücülerinde emperyalizm karşıtı bağımsızlıkçı söylemlerinin iki yüzlü olduğuna kesin kanıt olay.

Aynı siyasal islamcılar şimdiözgürlük talebi ile türbana sarılmalarının kökeninde, işte bu devletin kolluk kuveti olup, devlet için kendilerini feda etmeleri yatar.
ABD derin devleti güdümündeki yerli işbirlikçilerin, ortamı germek ve iç karışıklığıa sebep olmak için yaptıkları provake eylemdir. Adamlar tekbir getirdi diye hemen "dinci" etiketi yapıştırılmış, böylece bir taşla iki kuş vurulmuş, eylem amacına fazlası ile ulaşmıştır. Seneler sonra bile hala bazıları, bunu sözde islamcıların yaptığına inanmaktadır. Bu da zamanın göreceli olduğunu, önyargıların, sabitfikirli olmanın, sorgulama eksikliğinin ve bilgisizliğin, bazen zamanın durdurulabildiğini göstermektedir.
Mehmet Şevket Eygi bakın olay öncesinde ne yazmış:

"Bilmiş olunuz ki, büyük fırtına başlamak üzeredir. Müslümanlar ile kızıl kâfirler arasında topyekün savaş kaçınılmaz hale gelmiştir. imtihan günleri gelip çatmıştır. Kaderden kaçmak kurtulmak ne mümkün... (...)

Stalin'in ve benzeri Deccalların piçleri olan kızıl veletler sokaklara dökülüp, Türkiye'yi yıkmak isterlerse bütün Müslümanları karşılarında bulmalıdırlar. Onlarda taş, sopa, demir, molotofkokteyli mi var? Biz de aynı silahları kullanmaktan aciz değiliz. (...)

Ey kızıl kafirler! Ey Deccal veletleri. Ey Ma-o'nun, Ho Şi Minh'in Nâzım'ın, Stalin'in kulları. Ayağınızı denk alın. Allah'ın kulları geliyor... Cihad eden zelil olmaz, sağ kalırsa gazi olur, canını verirse şehitlik şerefini kazanır."

Hala Milli Gazete'de yazan bu zat, asıl anti-emperyalist mücadelenin olduğu yıllarda, açıktan ABD işbirliği için yapmak için, elinden geleni ardına koymamış görüldüğü üzere. 6. Filo'yu kovmaya giden gençliğe karşı "allah'ın kullarını" hareket geçirmiş, dini de bir güzel kullanmıştır. O "Allah'ın kulları da" bugün samimiyetine bir türlü inanmadığımız ama yine de küfrettikleri ABD'nin saflarında yer almıştır. Şimdi bazen "ABD ve Siyonist israil bize haçlı seferi yapıyor" diyen bu "Allah'ın kullarına" kalkıp "müstahaktır size" diyesim geliyor ama onlar gibi tutarsız olamıyorum. Neyse.

Tekrar etmekte fayda var, Mehmet Şevket Eygi, Milli Gazete yazarıdır, hala.
tarihe kanlı pazar olarakta geçen olayların olduğu gün. 6. filo askerlerini denize döken, ''tam bağımsız türkiye'' diye bağıran gençlerden ikisi milliyetçi(!) kişiler tarafından saldırıya uğrayıp bıçaklanarak öldürülmüştür.
işte o günlerden bugünlere adam olmaz bizim ülkemiz...
bay pipo adlı kitaptan :

kanlı pazar'a neden olan isimlerden biri de yazılarıyla islamcıları kışkırtan mehmet sevki eygi'ydi. ne ilginçtir, kanlı pazar'dan 20 gün sonra hollanda'da bir bankaya m. şevki adına 350 bin dolar yatırılmıştı. münchen commerzbank a. g. jurnalist m. şevki eygi. konte no : 86473/4936. tarih : 8.3.1969. para cidde'den gönderilmişti. ayrıntılı bilgi için, m. şahap tan'ın " bugünün dervişi mehmet şevki eygi kimdir " kitabına bakılabilir.
sayfa 149 dipnot.
mehmet şevki eygi adlı şerefsizin 350.000 dolar karşılığında kışkırtıcılık yaparak kaç kuruşluk şerefi olduğunu gösterdiği olaydır
(bkz: #7768854)
türkiye sağının utanç dolu tarihinden kapkara bir yaprak.
onlar hep amerikancıydılar, hep işbirlikçiydiler, hep gericiydiler.
kanlı pazar .