bugün
- bik bik'i ağdacıya götürmek13
- bülent uygun10
- türkiye toplumunun ahlaksızlığa pratik zeka demesi12
- galatasaray11
- hakim ziyech11
- 5 mayıs 2024 galatasaray sivasspor maçı17
- hayvancılık destekleneceğine neden ithalat10
- icardi190522
- düşün ki o bunu okuyor14
- iğrenç bir his tarif et30
- eksi ruyaları sözlük heyetinden istemek21
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren erkek41
- eksi ruyalar ile yakaladığımız müthiş uyum21
- 170 iq üstü sözlük yazarları veritabanı18
- şöyle hanım hanımcık öğretmen bir kız bulamamak17
- anın görüntüsü8
- sözlük yazarlarına gelen son mesaj14
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren kadın10
- sözlük kızlarının saç rengi17
- bir türlü ısınmayan ayaklar9
- en yaşlı özelliğiniz17
- kocaeli de fabrikada yaşanan cinsel grup seks22
- insanlar melek mi şeytan mı10
- budweiser14
- kızların tipe bakmadığı gerçeği29
- bir kadın nasıl tavlanır19
- kediye kediş köpeğe köpüş diyen kız15
- hemşire kızlar nasıl oluyor27
- uludağ sözlüğe nasıl düştünüz21
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi20
- çağ dışı teknolojilere özlem duymak8
- bir gavatın soyadını nick yapmak10
- mert hakan yandaş13
- nude istemeyen erkek9
- numan kurtuluş dem parti görüşmesi29
- dursun özbek gibi olsam utanırım8
- yakışıklı ama zengin erkek14
- çift maaş alan akpli bürokratların ücretlerine zam18
- sözlük kızlarına yürüyen vizyonsuz9
- sözlük yazarlarının abileri11
- erkek çocuk için isim önerileri9
- aşkta yaş farkı önemli midir10
- az önce arabamdan inen tatlış kız12
- atatürk'ün hiç seçime girmeden ülkeyi yönetmesi12
- içip içip entry girmek8
- arkadaşlar falıma bi bakar mısınız8
- bik bik bu sözlüğün divasıdır19
- emar15
- 170 boyunda 70 kilo erkek9
- yazarların ruh hali9
entry'ler (285)
bugünkü kadar anlam bulmamıştı bu şarkı belki de.bi gün bu şarkının anlam bulacağı şeyleri yaşayacağımı söyleseler 3yıl önce...gidin başımdan derdim...melânkoli bana göre değil ama inanmak lâzımmış meğer kartların seni kandıracağına....tam 5yıl önce hikâye çok farklıydı...ben tutkuluydum...kartlar yalan söylemez derdim...başta söylemedi...başka bi kraliçe için terkedilmiştim.....tutkular vardı o zaman heyecanlar...peşinden sürüklencek bişeyler...yok şu an. 5 ya da 6 yıl sonra....başka bi hayattayım sanki...tutku bitmez sanırdım,bitermiş,heyecanlar bitmez sanırdım,bittiği an gelirmiş....beni peşinden sürüklemeyecek şeyleri sevmem sanırdım,severmişim....birinin sadece ruhunu bile çok sevmek ne bilmezdim....bugün eriyorum ağzında...çünkü asıl şimdi gerçek bi hikâye oldu bizim ki...çünkü şimdi bırakmak daha zor seni....çünkü bi insanın ruhunu sevmeyi kalbini sevmeyi öğrendim sende....duruydu,gerçekti,çıkarsızdı,benimdi....bana ne kadar uzak dursa da. ağlama dedin ben ağladım günlerce.mutluydun bazen ben uyudum.tanımadığın adlar seni hiçbi zaman sevmeyeceğim anlamına gelmemiş. bi kaç gün önce karşımda gelirken sen gülümsediğinde en başından beri talihsiz hikâyeyi doğru kişiyle yaşadığımı anlamıştım.. ve sarıldım..içten...o talihsiz hikâyemiz silinmişti sanki o an...pencerenin buğusunda hoşçakal yazılı bi veda olmasa da ben hâlâ eminim doğru insan olduğuna....iyi ki varsın ....
o zaman bütün sözlük kızlarıdır.
bugün benim doğum günüm sarhoş ve yasta olamicak kadar hissizim.
yalnızlık mı asıl yıkım? yalnızlık yüzünden mi mutsuzluktan besleniyorum? bu yalnızlık sonsuz mu? Tekrar heves ve istek duyabilir miyim hayata? hayatla ilgili tüm heveslerini kaybetmiş birini ne geri getirebilirdi? Hayal kurmak mı? Hayal kurarken anda kaçırdıklarım n'olcaktı peki? Yüzeysel mi olmalıydım yani? O zaman kendim olamazdım ki...Neden kendim olmaktan vazgeçmemi bekliyo hayat? Bu en acımasız oyunu değil mi ruhuma? Ruhuma öyle derin yaralar açıyo ki farkında değil...tek istediği yüzeysel olmam. ne tuhaf,tek bi isteği var ama ben yapamıyorum çünkü ben hissetmek istiyorum,hissederek yaşamak istiyorum,böylesine plâstik değil,kolum bile çıksa hissetmediğim....
geçmişe bağlı olmalı,bağımlı değil.
kadın ne demekmiş sende öğrendim.
evet buyrun.
istanbul'da sonbahar.
kendine kendi ellerinle uçsuz bucaksız bi hapishane kurdun sen.hiçbi şey bilmemenin cezasıydı bu.farkında olmayışının.hep o bahsettiğin bilince sahip olmamanın.yeterince olmamanın.bazıları gerçekten dünyaya gelmeden akıllı olarak kodlanmış gibiyken,sen neden hep yanarak öğrenmek zorundasın.oysa ateşe biraz yaklaşarak,sadece biraz yakından bakarak da öğrenebilirdin yapmaman gerektiğini.şimdi çok farkındasın tamamen farkındasın hatta farkındalığının farkındasın ama bi işe yaramıyor değil mi.çünkü geri alamıyosun 5yıl önceyi.kendine verdiğin zararı telâfi edemiyosun.görüyosun artık farkındasın ama giden çok şey var.geri getiremiyosun.harcadığın mevsimlere üzülüyosun,her mutsuz cumartesiye,her istanbulsuz sonbahara,harcanmış her şubata,her melânkolik pazarlara....yazı beklemek yetmiyo çünkü.sen yazı bekledikçe mevsimler birbirine karışıyo.dört mevsimi doya doya yaşadığın şehirden gittin çünkü hem de kocaman bir hiç için.üşümek sadece sevdiğin caddelerde sevdiğin insanlarla güzeldir.sen şimdi güneşi bile sevmiyosun durduğun yerde.çünkü durduğun yer ruhundan parçalar taşımıyo,ya da ruhun durduğun yerden.dönemiyosun,dönemedikçe mevsimleri unutuyosun.mevsimlerin anlam kazanacağı günleri bekliyosun çaresizce...bazen umutlu bazen çok umutsuz...sıradan bi pazartesiyi özlüyosun,ılık bi salı rüzgârını,karmaşık ama mutlu bi çarşambayı,sıkıcı ama huzurlu bi perşembeyi,heyecanlı ve renkli bi cumayı,neşeli bi cumartesiyi,boğucu ama yarını beklemeye değen bi pazarı...şimdi 7gün hiçbi şey ifade etmiyo senin için,mutlu olduğun anları toplayıp saklamak tek iyi şey hayatındaki...oysa herşey farklı olabilirdi şimdi.sen bütün güzellikleri tüketip hiçliğe geldin...ve tükettiğin herşeyin cezası gibi sanki yeniden varedemedin...sana geçecek demek istiyorum,geçecek biliyorum,ama kaçırdığın ne varsa mevsimlerin içinde,sana geri gelmezse diye korkuyorum,geri geleceğine inanmak istiyorum,buna inanmayı çok istiyorum,inanıyorum...
sevgili sinek valesi,ben bu yazıyı sana yazıyorum,gönderdiğin şarkıyı dinlerken.yorgunum yüzümden belli.tıpkı sana geldiğim ilk günkü gibi. belki de daha fazla.çünkü inanamıyorum.özgürlüğümü elimden alan kişinin kendimin ta kendisi olduğuna.ben bırakamam dünyayı,zarları ne kadar hileli olsa da.ben yaşamayı sevdiğim için yaşayamıyorum şu an.çünkü yaşam alanım yanlış yerde.doğru yerde olmasından vazgeçtim.gitmiş en yanlış yeri seçmiş yaşam alanım.ağlamışsın gözlerinden belli diyosun.senin gördüğünden ayrı bi okyanus var içimde.tahmin edebilsen de göremezsin.görsen de hissedemezsin ağırlığını.ağırlaştıran sensin çünkü.zaten koşullar ağırken bana savaş açman adil oyun değildi.yanından gitmem için milyonlarca neden var biliyorum.ikimizin iyiliği için üstelik.ama buna rağmen sarılmak için hep bi neden bırakırsın diye düşünmüştüm.bırakmadın dün gece.kupa kızı sana geldiğinde insanlar onun kanını emip bitirmişti.gelebileceği en tükenmiş noktadaydı.peki şimdi neden diyo kendi kendine.zaten öldüm ve geri geldim.bi insan aynı yerden iki kez ölmezdi.öyleyse neden hala aynı yer acıyo ölcekmişim gibi.çünkü sinek valesi kendi arzularına yenildi ilk kez.koruyup saklamak istediği kupa kızını karşısına almak istedi.belki de nefret ederse daha kolay biter diye.ama kupa kızı hiç nefret etmedi aslında.ağladı yoruldu bıktı kaçmak istedi ama yine nefret etmedi.kötü sözler söyledi sinek valesinin de canı yansın diye ama hiç nefret etmedi.sarılıp uyuyamamanın öfkesiydi.bitmişliğin tükenmişliğin özgürlüğünü ve ait olduğu ruhu ve hayatı kaybetmişliğin.sıkışıp kaldı,kendine bile yabancıydı ama nefret etmedi sinek valesinden.biliyodu sinek valesinin onu hala sevdiğini ve hiçbişeyi olmasa da kalbiyle onu koruyacağını.sinek valesi de kupa kızı kadar iyi biliyodu.kupa kızının gülüşü kadar içini ısıtmayacaktı hiçbi şey.kupa kızı başka gezegenden gelmiş olsa da içten sarılabilirdi,onun gözyaşları ve öpücüğü evrenseldi.hatta belki bi daha kupa kızınınki gibi bi sarılma olmayacaktı sonsuza dek.ama kupa kızı onun topraklarının sınırlarını zorluyordu ona göre.sinek valesinin toprakları kupa kızının yağmurlarını kaldıramazdı.gökkuşağı da ona çok yabancıydı,gözlerini hiç kısmadan açamazdı,ama bu duygularına engel değildi, kupa kızı gidecekti eninde sonunda ama kupa kızı giderken hep gökkuşağından sıcak bi renk bırakmak istedi sinek valesinin kucağına.ona sarılsın diye.sinek valesi o renge hazır olmadığı için kupa kızını ağlatmayı seçti.oysa kupa kızı üşüyerek gitmek istemiyordu,sinek valesine ilk geldiği gün gibi üşüyerek gitmek istemiyordu.sinek valesi bilmese de onun ısındığı renkten kupa kızı da beslenecekti,ısınacaktı ve güçlenecekti..şimdi kupa kızı ona buz mavisini bırakmak zorunda kalırsa...bundan sonra nasıl güçlenecekti...tek istediği bunu bilmekti...
tamamen sustuğumda konuşmaya başladım belki de çünkü bunca zaman çok konuşarak gizledim kendimi. şimdi hiç konuşmadan anlatıyorum .çünkü koşulsuz sevilmeye beklentisiz sarılmalara ihtiyacım var çünkü çok yorgunum içimde bi şeyler tükendi belki de çok şey.belki de içim tamamen tükendi.sözlerim tükendi beynim tükendi mimiklerim tükendi.konuşamıyorum dayak yemiş gibiyim.şiddetli geçirilen bi panik atak nöbetinden sonraki yorgunluk gibi.konuşmiym istiyorum yanımdaki de sussun.sadece güvende hissediym.içten gülemiyorum.en çok da bu umutsuz yapıyo beni.içten gülmeyeli ne kadar oldu diyorum ama sen gidişimi nelere yoruyosun kimbilir.gitmek için susmadım,artık konuşamadığım için gittim.mutlu bi kahvaltı büyük bi hayal şuan benim için.ben henüz uyanmak istemiyorum ki günışığına.çünkü günışığının içimi ısıttığı yerde değilim.hiç mutlu değilim.mutluluktan söz etme hatta o çok lüks şuan.ben daha uyumak istediğim yerde değilim.bi an önce sabah olsun istanbul güneşine uyanmak istiyorum dediğim günler yok artık,hiç yok.beni anladığını söylüyosun anlamak yetmiyo,yetmeyince konuşmak da anlamsızlaşıyo ve tükeniyo işte.neşeli neşeli yürüdüğüm caddeleri özlemiyorum ben.o neşeyi özlüyorum.bende yaratılan güzel duyguları.bak kasım geldi,doğum günüm yaklaşıyo.sorsana kim yüzünü güldürcek diye.sorabilir misin soramazsın bak ne kadar mantıksız.çünkü biliyosun bu ait olmadığım yerde hep maskeyle gülücem.bu yüzden doğum günümde de içimi ısıtıp yüzümü güldüren bişey olmicak.olsa da yapay olcak ya da yüzeysel.işte şimdi de bana konuşmak öylesine mantıksız geliyo ki..çünkü acı çekiyoruz mutsuzuz istediğimiz şey tam olarak bu değil.her sarılmanın bi cezası var ya da bi şartı ya da bi zorluğu.sarılsan bi türlü sarılmasan...kafan karışmasın.sarılmak kötü değil.kötü olan ne biliyo musun...en son ne zaman mutluluktan sarıldık hatırlamıyoruz bile sen ve ben.işte bu yüzden sesim ve mimiklerim tükendi...ben tükendim...
eğitim seviyesiyle mi ilgili içgüdüsel mi bence bu gerçek bi çıkmaz.
c'est la vie.
eleştirenin zekasından şüphe etmeli.zaten sağlıklı kafadaki biri onu yapmaz. buna sadece üzülünür.
rasyonel oksimoron.ateizm de bir inanç bağlılık bütünü ne de olsa. edit:sistem mi demeliydim.
sevilmemek.
film izlemeyen insandır.
hele ki sevmediğiniz birinden mecbur kalıp aldıysanız hele ki yapışkan biriyse o borcu takmasa da siz ondan kurtulmak için ecel terleri dökersiniz,buluşmak istemezsiniz lâkin kötü durumdayken en son görmek isteyeceğiniz kişi yardımınıza koşmuştur.olaylar gelişir.
en iyi intikam mutluluktur.
gerçekten ürkütücü.