bugün

mana

Uyandım.. Üstelik kimsenin beni bağıra çağıra uyandırmaya çalışmasına bile gerek kalmadan... Uzun zamandır bilinçli şekilde soluduğum gecenin o katran kokusunu ilk defa ciğerlerime çekmedim.. bir çırpıda kalktım, üstümü giyinip dışarıya attım kendimi.. hava hiç bu kadar temiz kokmamıştı, güneşin varolduğunu tekrar hatırladım.. kanatlarından zift lekesi temizlenmiş bir kelebeğin, gökkuşağına beyhude kanat çırpınışlarını geride bırakmaya karar verdim artık.. zift ve gökkuşağı.. biri yoğun ve ağırken diğeri olabildiğine hafif..

insan kendini ne kadar kandırabilir? bu soruyu hiç sormadım kendime, kendimi kandırmaktan kaçtım hep ki asıl sebebi buydu hep beynimde en kötüyü tasarlamamın. bu tasarıların zayıf benliğe karabasan çöküşünün nedeni ise umutsuzluk. insan neden umutsuz olabilir ki? oysa hayat nelere gebe kalabiliyor masum meryem gibi.. beklenmeyen anlara süs gibi düşen konfetiler.. bir yalnızlığı alıp yerine umut koyan bir hayat.. evet bu sabah uyandım, dünya başka bir yer artık, unuttuğum bir dünya.. yanlış anlamlar yüklenen herşey gerçekliğini yaşıyor, olması gerektiği gibi. ve bende olmam gereken yere doğru yürüyorum.. sonuçlar umurumda değil, vazgeçtim en kötüyü tasarlamaktan.. hayat böyle işte, olması gerektiği gibi. ufak bile olsa bir umudun neleri değiştirebildiğini anlamanın manası nedir? hayattır. unutulan bütün güzellikler, gerçekler, gülümseme, kimseyi bağırtmadan uyanmaktır bunun manası. zamansızlıkla boğuşulan bir anda zamansızca kaybedilen bir mutluluğa sımsıkı sarılıp, gittiği yerden kendine çekmenin tezatlığına kolayca adım atıyorum. beklemek ilk defa bu kadar kolay. beklemek, sonunda kazanılacak bir zafer varsa kolaydı. artık her şey çok kolay..

olmam gereken yere doğru yürüyorum..

(#638732)