bugün

benerci kendini niçin öldürdü

BiRiNCi BAP

BiR GENÇ ADAMA...

HAKÎM HERAKLiT'E... YILDIZLARA VE AŞKA DAiRDiR...



I



Şehir

uzakta.

Genç adam

ayakta.

Akıyor şehirden geçen nehir

genç adamın ayakları dibinden.

Genç adam

piposunu çıkarıyor cebinden

aranıyor kibriti.

Bakıyor akar suya

düşünüyor Heraklit'i,

düşünüyor büyük hakîm Heraklit'i genç adam...

Kim bilir belki böyle bir akşam,

böyle bir akşam,

Heraklit alnını

yeşil gözlü zeytinliklerde akan

suya eğdi

ve dedi:



« Her şey değişip akmada,

bu hâl beni hayran bırakmada..»



Heraklit, Heraklit;

ne akıştır bu!. ne akıştır ki bu, dalgalarında

dağlıdır alnı en mukaddes putun

kızgın demir damgasıyla sukutun.

Gebedir her sukut bir yükselişe.

Ne mümkün karşı koymak

bu köpürmüş gelişe..

Heraklit, Heraklit!.

akar suya kabil mi vurmak kilit?



Şehir

uzakta.

Genç adam

ayakta.

Akıyor şehirden geçen nehir

genç adamın ayakları dibinden.

Genç adam

kibritini çıkarıyor cebinden

yakıyor piposunu.



II



Dikine mustatil bir apartımanın

en üst katında

dört köşe bir oda.

Perdesiz pencereler.

Pencerelerin dışında yıldızlı geceler.

Genç adam

alnını dayamış cama.

Ben, romanın muharriri

diyorum ki genç adama:

Delikanlım!.

iyi bak yıldızlara,

onları belki bir daha göremezsin.

Belki bir daha

yıldızların ışığında

kollarını ufuklar gibi açıp geremezsin..



Delikanlım!.

Senin kafanın içi

yıldızlı karanlıklar

kadar

güzel, korkunç, kudretli ve iyidir.

Yıldızlar ve senin kafan

kâinatın en mükemmel şeyidir.



Delikanlım!.

Sen ki, ya bir köşe başında

kan sızarak kaşından

gebereceksin,

ya da bir darağacında can vereceksin.

iyi bak yıldızlara

onları göremezsin belki bir daha...

Delikanlım!.

Belki beni anladın,

belki anlamadın.

Kesiyorum sözümü.

işte kapı açıldı

geldi beklenen kadın..



« BEKLETTiM Mi?»

« ÇOK...

Ama zarar yok..»



Kadın yakaladı genç adamı

elinden.

Genç adam

yakaladı kadını belinden.

Bir yumrukta kırdı camı.

Oturdular pencerenin içine.

Sarktı ayakları gecenin içine...

Işıklı bir deniz dibi gibi

başlarında, sağda, solda gece yanıyor.

Ayakları karanlık boşluklara sallanıyor..

Sallanıyor ayakları sallanıyor ayakları...

........... DUDAKLARI ......



Sevmek mükemmel iş delikanlım.

Sev bakalım...

Mademki kafanda ışıklı bir gece var,

benden izin sana,

seeeeev

sevebildiğin kadar...





BU KiTABIN SON SÖZÜ





«Kavgada

kendi kendini öldüren

lanetli bir

cenazedir

benim için:

Ölüsüne

ellerimiz

dokunamaz.

Arkasından

matem marşı

okunamaz.»



Sen artık

bu kitapta: noktaları

virgülleri

satırları taşımıyorsun.

Sen artık

bu kitapta koşmuyor

bağırmıyor

alnını kaşımıyorsun.

Sen artık

bu kitapta

yaşamıyorsun.



Ve Benerci sen

bu kitapta:

kendi kendini öldürmene rağmen

benim ellerim senin

kanlı delik

şakağına dokunacaktır.

Cenazende

dosta düşmana karşı

matem marşı

okunacaktır:





M A T E M M A R Ş I . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Çan

çalmıyoruz.

Çan

çalmıyoruz.

Yok

salâ

veren!

Giden

o biten

bir şarkı değildir...



O

büyük

bir

ışık

gibi döğüştü.

Kasketli

bir

güneş

halinde

düştü.



Çan

çalmıyoruz.

Çan

çalmıyoruz.

Yok

salâ

veren!

Bu

giden

bir

biten

şarkı değildir ...........
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar