bugün

uluslararasi genclik kamplari

gönüllülük esasına dayanan kamplardır. bu kamplar hakkında unutulmaması gereken de budur, tatile gitmiyorsunuz kısacası. gittiğiniz kampta günlük 6 saat çalışmak zorundasınız, gerçi kampa göre değişir, bazısında daha az çalışabilirsiniz, daha çok çalıştığınız da olur. ''ben hiç çalışmam'' derseniz kamp liderinizin sizi kamptan atma yetkisi var. günde 3 öğün yemek, kalacak yer, duş gibi temel şeyleri sağlamak zorundalar. bu kalacak yer yurt olabilir, çadır da olabilir, misal fransa'daki kamplarda genelde çadırda kalınır. yani kampın açıklamasını iyi okumak lazım. ama iki kişilik oda, oda içinde duş, efendime söyleyeyim havuz gibi beklentileriniz olmasın, asıl amaç topluma hizmet etmek unutmayın.
dünyanın her yerinden kamp bulabilirsiniz, katılcağınız kampa da dünyanın her yerinden gönüllüler gelebilir. ingiltere'den fransa'ya, güney kore'den rusya'ya kadar pek çok ülkeden arkadaş edinebilir, ingilizce pratik yapabilir, delicesine eğlenebilirsiniz.
hemen hemen her konuda kamp bulabilirsiniz. çocuklarla çalışabilirsiziniz, okul boyayabilirsiniz, festival organizasyonunda görev alabilirsiniz, müzikle ilgili kamplara* katılabilirsiniz. ya da ne bileyim, ormanda yürüyüş yollları yapabilirsiniz, arkeoloji kampları bile var isterseniz. *
boş günleriniz olacaktır, bu boş günlerde arkadaşlarınızla çevredeki şehirleri gezin.
kamp lideriniz sizi ucuz iş gücü olarak görebilir, o tarz bir durumda arkadaşlarınızla ''biz gönüllüyüz, ucuz iş gücü değil'' diye isyan edin.
kamp süresi boyunca kalacak yer, yemek gibi şeylere para vermediğiniz için az paraya çok gezebilirsiniz. şahsen ben cebimde 395 euro'ya* roma, floransa, pisa, bologna , venedik ve milano'ya gittim.
gezmek istiyorsanız ülke içi interrail kullanın, bir bilet fiyatına 4-5 şehir gezebilirsiniz.
bu fırsatı iyi değerlendirin, hayatınız boyu hatırlyacağınız hatıralarla türkiye'ye dönün.