bugün

doha

Yeni havalimanı inşaatı binası devam etmekte olup, akıl almaz bir şekilde pistlerin bir kısmı binalar bitmeden kullanıma açılmıştır. Bu durumda, kullanılmakta olan eski havalimanı binası ile kullanıma açılan yeni pistlerin arasındaki mesafe, şehirlerarası boyutlara ulaşmaktadır. Yani olay şöyle gelişir: Uçağınız piste iner, merdivenlerin yanına bir otobüs yanaşır, el bagajlarınızla yarı uykulu bu otobüse biner ve maksimum iki dakika sonra aprona yanaşmayı umarsınız. Klimanın serinliğinde bir ara uykuya dalarsınız, ön koltuktaki çocukların garip bağrışmalarıyla gözlerinizi açıp baktığınızda, sağ tarafınızda tek tük ağaçlar ve binalarla bir şehir içi görüntüsü farkedersiniz. "Herhalde bu otobüs şehir merkezine kadar servis çekiyor" diye anlamsız bir düşünceye kapıldıktan sonra, mahalle görüntüsüyle aranızdaki, ilk bakışta farkedemediğiniz tel örgüyü algılarsınız. Bu durumda hala havalimanı sınırları içinde ve aprona doğru son sürat seyretmektesinizdir. Uykunuz açılır, silkinerek ön camdan yola baktığınızda ise önünüzde uzanan uçsuz bucaksız yolu görünce irkilirsiniz.

Uzun bir yolun sonunda, -Dubai ya da bahreyn ile kıyaslandığında- orta dereceli bir ortadoğu havalimanı binasıyla karşılaşırsınız. insanları güleryüzlüdür. Ağızlarındaki sakızı gayet usturuplu bir şekilde çiğneyerek göz süzen (ya da size öyle gelen) siyah türbanlı ablalar, zorluk çıkartmadan pasaportunuzu inceleyerek sizi içeri alır.

Havası gayet sıcaktır. Genellikle geceleri dışarı çıkılır. Yemek yemek ve arkasından nargile tüttürmek için, şehrin en eski ve merkezi yeri olan, bir sahil kasabası görünümüyle, arap mimarisinin sentezi ikişer üçer katlı, damsız, toprak rengi, eski görünümlü binalardan oluşan eski mahalleler idealdir. Lübnan, Suriye ve hatta Türkiye mutfaklarına ait değişik lezzetler sunulur. "Hammour" tabir edilen, tatlı su görünümlü bir deniz balığından yapılan değişik menüler yemeniz mümkündür.

Açık havada, masmavi bulutların altında bir de serin bir esintiyle üfül üfül gezmenize asla imkan vermeyecek bir atmosfere sahip olması, Katar'lı abileri şartları zorlamaya itmiştir. Bilmemkaç bin mertekare kapalı alan, bizim istiklal ya da trafiğe kapalı diğer gezilesi caddelerimiz gibi bölümlenmiş, zemine arnavut kaldırım döşenmiş, sağlı sollu vitrinleri ve sokaktan girişleri olan dükkan görünümü verilmiş yüzlerce mağaza oluşturulmuştur. Ama asıl şaşılası taraf, tavandaki yapıdır. Çok etkileyici bir çalışma ürünü olarak, bütün tavan özel bir malzemeyle kaplanmış, üzerine hafif bulutlu bir gökyüzü deseni verilmiş ve arkasından homojen bir şekilde ışıklandırılmıştır. Kapalı bir mekan olduğu için klima esintisiyle tamamlanan, açık havada üfül üfül gezme ve gökyüzünde bulut görme ihtiyacınızı maksimum düzeyde tatmin eder. Şu kadarını söylemek yeterli olacaktır: Gözleri bağlı birisini bu çarşıya sokup gözlerini açsanız, açık havada, bulutların altında, trafiğe kapalı nostaljik bir sokakta dolaştığına uzun süre yemin eder.

Yemek ve nargileden sonra, uyumaya gitmeden hemen önce "korniş" olarak teleffuz edilen sahilde oturularak, ingilizlerin Hintli insanlara öğrettiği, oradan gelen Hintli insanların da işlettikleri küçük büfelerde halka arz ettiği sütlü ve zencefilli değişik çaydan içilir.

inşaat çalışmaları halen devam etmektedir. Devletin, dünya çapında etkinliklere, özellikle de spor müsabakalarına ev sahipliği yapmak ve ülke tanıtımını sağlamak gibi bir anlayışı vardır. Bu çaba kısmen başarıya ulaşmış, yakın zamanda çok alakasız bir atletizm olimpiyatları, dünyanın her yerinden gelen sporcuların katılımıyla Doha'a düzenlenmiştir. Olimpiyatlar için ısrarlı adaylıkları sürmektedir. ileriki yıllarda bir Dubai olur mu diye düşenmeme sebep olan, belki özellikle gidilmeyecek ama bir iş çıkması durumunda da çekinilmeyecek bir yerdir neticede.