bugün

nazım hikmet ran

biyografi yazarı paruşev'in atatürk isimli kitabının 318 ve 319 numaralı sayfalarında şöyle bir bölüm geçmekte:

"mustafa kemal'in şiire olan tutkusu, geleceğin büyük şairi nazım hikmet'i de yanına çekecektir.

nazım hikmet, şiirde daha ilk adımlarını attığı günlerde arkadaşı vala nurettin'le, bütün yurtta sözü edilen kişiyi görebilmek için, ankara'ya giderler. nazım hikmet'in dayısı ismail fazıl paşa ikisini bir handa bularak alır, meclise götürür.

ismail fazıl paşa, onları mustafa kemal'e tanıtır:

'işte sözünü ettiğim şairler.'

gençler, gözlerini karşılarındaki bu insana dikmiş, anadolu ihtilalinin liderinde başkalarında olmayan özellikleri görmeye çalışmaktadırlar. mustafa kemal, onlara şöyle der:

'bazı genç şairler, moda adıyla anlamsız şiirler yazmaya başladılar. benim size öğüdüm açık ve belirli bir amaçla yazmanızdır.'

1929 yılında bir istanbul basımevi nazım hikmet'in ilk şiir kitabını basar ve colombia şirketi de ozanın kendi sesinden şiirini plağa alır. nazım hikmet'in amcası ali fuat paşa, bir akşam mustafa kemal'i salkım söğüt şiirini dinlerken bulduğunu anlatmaktadır. mustafa kemal soluksuz dinlemektedir. plak bitince coşkunluğunu belli eden bir sesle:

'ne şair!' der.

birkaç yıl sonra nazım hikmet cumhurbaşkanlığı köşkü çankaya'yı ziyaret teklifi alıyor. fakat burjuva cumhuriyetinin maksatları kendi fikirlerine aykırı olduğu için, nazım bu teklifi reddetmektedir."