bugün
- ismet gurbuz 202412
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı10
- anneler günü16
- elinin değdiği anı unutamıyorum 5 posta attım16
- en dindar özelliğiniz25
- serdar ortaç renault megane benzerliği9
- zall beceremiyorsan bırak git12
- ayetullah hamaney'in mini etekli torunu11
- ali koç9
- yorgun mermi10
- doğum gününde hatırlanmamak8
- insan olmaya ceyrek kala'yı eloande den kapmak18
- sözlükte artık kızlar teklif edecek11
- kızların mesajlara geç cevap vermesi12
- şizofreni11
- düşün ki o bunu okuyor9
- anın görüntüsü18
- sözlükteki feyk hesap sahipleri tespit edilecek11
- bacağa kramp girmesi10
- 2024 eurovision şarkı yarışması13
- erkekler seks yapamayacağı kadınla arkadaş olmaz10
- erkeklerin sadakatsiz olması20
- benim başörtüm var arabamı yanlış park edebilirim12
- türkiye den soğuma sebepleri13
- erkekler götünüze değil yaptığınız pastaya bakar15
- arkadaşlar sizce bu yüzük nasıl15
- beni özlediniz mi doğru söyleyin15
- eloande ile evlenip sözlüğü huzura kavuşturmak8
- uludağ sözlükte yazmanın hiçbir anlamı olmaması24
- sözlüğe kız getirmek10
- bir erkeği cezbeden şeyler11
- fazla mastürbasyon yapan erkek9
- kimsenin okumadığı sözlükte yazar olmak11
- niyetin ciddi mi klişesi13
- uludağ sözlük kapatılacak11
- icardi1905'in sözlüğü bozması21
- karşı cinsi tavlamak için ne yaparsınız15
- libido düşmesi13
- 45 yaş üstü kadınların muşmulaya dönmesi10
- kızların yedek listesi9
- cami tuvaletinin paralı olması14
- evlilik yaşı kaç olmalıdır12
artık tedavülden kaldırılması gerektiğini düşündüğüm illet bir antibiyotik. klavulanik asitle kombine verilir, özetle klavulanik asit bakterinin arkasına geçip kollarını kenetler, sonra kabadayımız gelip karnına ölümcül bir yumruk indirir. bu yumruk bakteriyi artık kendi hücre duvarını yenileyemez hale getirir ve pufff!!! hedef nakavt! amoksisilin 1, bakteri 0...
ama artık daha fazla değil. yarı sentetik bir ilaçtır, üretimi kolay, dolayısıyla ucuzdur. 1000 mg lık ilaç kutularını 10 liraya alabilirsiniz, fakat yeni nesil antibiyotiklerin 250 mg lıkları bile bu fiyatın 4 katıdır.
bu yüzden zeki doktorlarımız her burnumuz aktığında ya da bademciklerimiz şiştiğinde bize bu çoook geniş spektrumlu antiboyiğin 1000 mg lık dozlarıyla bizi günde iki kez boğarlar. çok zekice değil mi? çocukluğumuzdan beri durmadan bu ilacı yüksek dozda kullanırız her hastalandığımızda, bu da daha çok karaciğer ve böbrek hasarı anlamına gelir. ayrıca zeki doktorlarımız penisilin alerjilerinde anaflaktik şoka neden olması dışında hiç bir önemli yan etki göstermediği için bu ilacı gururla reçeteye yazarlar.
sonuç? sürekli yerli yersiz kullandığımızda bizi hasta eden patojen bakteriler direnç gösterebilir. geniş spektrumlu olduğu için vücudumuzda zaten bulunan ve etliye sütlüye karışmayan adi bakteriler de direnç gösterebilir. özellikle de kronik seyreden bakteriyel enfeksiyonlarda, kronik tonsillitis ya da tonsillofarenjitis gibi... her kullandığımızda bakteri azalır semptomlar kaybolur. ilaç kesildiğinde ise hala pusuya yatmış orada bekleyen ve bu kez daha da direnç kazanan bakteriler reenfeksiyona neden olurlar ve ufacık bir rahatsızlık yaşam kalitenizi düşürecek inatçı bir enfeksiyona dönüşebilir. fakat nedense sürekli nükseden aynı rahatsızlık için tekrar tekrar doktora gittiğimizde, zeki doktorlarımız inatla aynı tedaviyi uygulamak da ısrar ederler. zaten hep aynı doktora görünme lüksümüz yoktur, o saatte hangi doktor boştaysa artık. ve meşgul doktorumuz bizden tam olarak bir anemnez almaya gerek görmeyecek kadar işinin ehlidir, sizi "boğazım yanıyor" dersiniz, o amoksisiin yazar.
işte bunun için yeni nesil antibiyotikleri icat etmişler. bir de tıp fakültelerini.
doktorlara sesleniyorum! adam gibi anemnez alın! ve hastanızın yüzüne dahi bakmadan ilaç yazıp durmayın! böyle gidderse çok yakında hiç bir antibiyotik bir boka yaramayacak çünkü dünya üzerindeki bütün bakteriler dirençli hale gelecekler!
bir de tanrı aşkına! kronik farenjiti olan bir herifi verdiğiniz antibiyotik iyileştirmiyorsa kültür-antibiyogram testi yapın! zor değil, alt tarafı hastanın boğazına pamuklu bir çubuk sokacaksınız! beyin omirilik sıvısı değil bu, korkmayın. hastayı felç etmezsiniz.
farmakoloji derslerinde eminim size istenmeyen direnç gelişimlerini önlemek için mümkün olduğunca dar spekturumlu ve etkene spesifik antibiyotik kullanmanız gerektiği söylenmiştir. o halde niye ısrarla geniş spektrumlu antibiyotikleri leblebi gibi yutturmak da ısrar ediyorsunuz? ben hastayım, yani cahilim, yani salağım. bu yüzden boğazım kor gibi yanarken sigara içmeye devam edebilirim, buz gibi biraları devirdikten sonra üstüne çorbacıya gidip kaynar çorbayı mideme indirebilirim, antibiyotikleri düzensiz kullanabilir, ya da bir tablet alıp semptomlar azalınca "her halde geçti" diye ilaç kullanmayı bırakabilirim. ama siz, siz bunun eğitimini aldınız ve bundan para kazanıyorsunuz. sizin salaklık yapmaya hakkınız yok. aptal olmayın!
bir de nezle ve gribe antiboyiklerin bir etkisi olmadığını artık ilkokul çocukları bile biliyor. viral infeksiyon ayrıdır, bakteriyel enf. ayrı. fakat etrafımda domuz gribi teşhisiyle dolaşan birçok arkadaşım hala leblebi gibi antibiyotik yutmakta. neden? zeki bir doktor onlara "sekonder enfeksiyonları önlemek için gerekli" demiş. neymiş, viral enfeksiyon immun sistemi zayıflatırmış. neden immun sistemi güçlendirmeye yönelik tedavi uygulamadıklarını çok merak ediyorum. ya da eğer sekonder enfeksiyon riski o kadar yüksekse neden bu hastaları sokaklara salarlar?
lütfen zeki bir doktorumuz beni aydınlatsın. adresim sağ alt köşede.
amoksisilinmiş. peh!
ama artık daha fazla değil. yarı sentetik bir ilaçtır, üretimi kolay, dolayısıyla ucuzdur. 1000 mg lık ilaç kutularını 10 liraya alabilirsiniz, fakat yeni nesil antibiyotiklerin 250 mg lıkları bile bu fiyatın 4 katıdır.
bu yüzden zeki doktorlarımız her burnumuz aktığında ya da bademciklerimiz şiştiğinde bize bu çoook geniş spektrumlu antiboyiğin 1000 mg lık dozlarıyla bizi günde iki kez boğarlar. çok zekice değil mi? çocukluğumuzdan beri durmadan bu ilacı yüksek dozda kullanırız her hastalandığımızda, bu da daha çok karaciğer ve böbrek hasarı anlamına gelir. ayrıca zeki doktorlarımız penisilin alerjilerinde anaflaktik şoka neden olması dışında hiç bir önemli yan etki göstermediği için bu ilacı gururla reçeteye yazarlar.
sonuç? sürekli yerli yersiz kullandığımızda bizi hasta eden patojen bakteriler direnç gösterebilir. geniş spektrumlu olduğu için vücudumuzda zaten bulunan ve etliye sütlüye karışmayan adi bakteriler de direnç gösterebilir. özellikle de kronik seyreden bakteriyel enfeksiyonlarda, kronik tonsillitis ya da tonsillofarenjitis gibi... her kullandığımızda bakteri azalır semptomlar kaybolur. ilaç kesildiğinde ise hala pusuya yatmış orada bekleyen ve bu kez daha da direnç kazanan bakteriler reenfeksiyona neden olurlar ve ufacık bir rahatsızlık yaşam kalitenizi düşürecek inatçı bir enfeksiyona dönüşebilir. fakat nedense sürekli nükseden aynı rahatsızlık için tekrar tekrar doktora gittiğimizde, zeki doktorlarımız inatla aynı tedaviyi uygulamak da ısrar ederler. zaten hep aynı doktora görünme lüksümüz yoktur, o saatte hangi doktor boştaysa artık. ve meşgul doktorumuz bizden tam olarak bir anemnez almaya gerek görmeyecek kadar işinin ehlidir, sizi "boğazım yanıyor" dersiniz, o amoksisiin yazar.
işte bunun için yeni nesil antibiyotikleri icat etmişler. bir de tıp fakültelerini.
doktorlara sesleniyorum! adam gibi anemnez alın! ve hastanızın yüzüne dahi bakmadan ilaç yazıp durmayın! böyle gidderse çok yakında hiç bir antibiyotik bir boka yaramayacak çünkü dünya üzerindeki bütün bakteriler dirençli hale gelecekler!
bir de tanrı aşkına! kronik farenjiti olan bir herifi verdiğiniz antibiyotik iyileştirmiyorsa kültür-antibiyogram testi yapın! zor değil, alt tarafı hastanın boğazına pamuklu bir çubuk sokacaksınız! beyin omirilik sıvısı değil bu, korkmayın. hastayı felç etmezsiniz.
farmakoloji derslerinde eminim size istenmeyen direnç gelişimlerini önlemek için mümkün olduğunca dar spekturumlu ve etkene spesifik antibiyotik kullanmanız gerektiği söylenmiştir. o halde niye ısrarla geniş spektrumlu antibiyotikleri leblebi gibi yutturmak da ısrar ediyorsunuz? ben hastayım, yani cahilim, yani salağım. bu yüzden boğazım kor gibi yanarken sigara içmeye devam edebilirim, buz gibi biraları devirdikten sonra üstüne çorbacıya gidip kaynar çorbayı mideme indirebilirim, antibiyotikleri düzensiz kullanabilir, ya da bir tablet alıp semptomlar azalınca "her halde geçti" diye ilaç kullanmayı bırakabilirim. ama siz, siz bunun eğitimini aldınız ve bundan para kazanıyorsunuz. sizin salaklık yapmaya hakkınız yok. aptal olmayın!
bir de nezle ve gribe antiboyiklerin bir etkisi olmadığını artık ilkokul çocukları bile biliyor. viral infeksiyon ayrıdır, bakteriyel enf. ayrı. fakat etrafımda domuz gribi teşhisiyle dolaşan birçok arkadaşım hala leblebi gibi antibiyotik yutmakta. neden? zeki bir doktor onlara "sekonder enfeksiyonları önlemek için gerekli" demiş. neymiş, viral enfeksiyon immun sistemi zayıflatırmış. neden immun sistemi güçlendirmeye yönelik tedavi uygulamadıklarını çok merak ediyorum. ya da eğer sekonder enfeksiyon riski o kadar yüksekse neden bu hastaları sokaklara salarlar?
lütfen zeki bir doktorumuz beni aydınlatsın. adresim sağ alt köşede.
amoksisilinmiş. peh!
güncel Önemli Başlıklar