bugün

emo

tüm dünyada hızla ergen gençler arasında yaygınlaşan akım. benim bu akımın bir kaç üyesiyle tanışmam dün gerçekleşti.ablam gibi sevdiğim ve iş yerimizde çalışan elamanımızın kızı ve kuzeni. kızıda elimizde büyüdü desem yeridir. efendim geçen gün yeni nesil ne alemde diye 13-14 yaş arasındaki bu ergen kızlarımızla kısa bir muhabbet edeyim dedim. aman tanrım o ne! dünya yıkılmış bu garibanın haberi yokmuş meğer! saçlar yana taranmış, tokalarla falanda tutturulmamış, ama her nasılsa o şekilde sabitlenmiş işte. elbiseler siyah, halleri biçare, anlatamam size içim acıdı. tabii bize laf düşmez anası babası var dedik sustuk, muhabbet ediyoruz, ama muhabbette eksik olan bir şey var. genç nesilde olması gereken o heyecan yok, umut yok! hiç bir şeyi umursamıyorlar, siyahları giyip,yirmilik kocayı kaybetmiş ermeni karıları mateme girmiş gibi bana bakıyorlar. gözlerin altına çekmişler siyah sürmeyi, alışkın olmadığımdan böyle bir makjaya bana pek bir tuhaf geldi. konuşmaları ise görseniz "bana ne ondan ezik" "ya ben bugün çok üzgünüm" kimsenin beni anlama şansı yok" gibi. gecen seneye kadar, abi bana çikolata al, bana danone al diyen bu çocuklar mutasyona uğramış gibi karşımda duruyorlar. sonra öğrendim bunlar emo denen bir akıma kaptırmışlar kendilerini. akım falan deyince insan şaşırıyor, çocuklarımızı fetullahculara falan kaptırıyorduk zamanında ama burda ki durum daha sinerjik bir şey.

neyse eve gittim baktım, araştırdım ve bu emo nedir diye, tüm dünyayı saran iran'dan tut, japonya'ya, Amerika'ya kadar yeni neslin umutsuzluk çığlığı olduğunu anlamadım. yeni nesil umutsuzluk hastalığına kapılmış. emoların felsefesi her daim üzgün, kırgın ve bıkkın olmak. hayattan zevk alamayacaklarını bilmek, en kuytu yerlerde fotograf çekinmelerinin nedeni, kuytularda kalmış olmalarından. çocuklar aslında haklı sanki onlara çok güzel bir gelecek bıraktık da onlardan umut dolu olmalarını bekliyoruz. olmazlar tabii ki, kendileri birbirini yiyen bir dünyanın yeni sahipleri, küsmüş bizlere hepsi feket şöyle bir durumda var, çocukluklarını büyük binaların arasında ziyan ettiğimiz, başkalarına karşı düşmanlıkla yetiştirdiğimiz çocuklar genede hüzünleriyle birbirleriyle dost olmayı başarmışlar.

ne yapalım ne ekersen onu biçersin.