bugün
- kendini bir görsel ile anlat14
- anın görüntüsü15
- icardi190556
- dünyanın en güzel kızını tarif et14
- evlendikten sonra çok daha iyisiyle karşılaşmak15
- gizli samyelin moderatör olması12
- kuresel ikinma'nın sevgilisi17
- herkesle iyi geçinmek16
- meral akşener16
- magicovento12
- sekse doymuş erkek12
- jose mourinho26
- hafta içi avm kafelerinde oturan menopoz karılar12
- dem parti'nin tc kürdistan da işgalci açıklaması9
- xdearm9
- kemalistler 15 temmuzda ne yapıyordu19
- en ilginç bilgiler11
- gizli samyel24
- küresel ıkınma9
- dinlilerin dinsizlere sürekli lakap takması12
- namaz kılmayan türk değildir12
- tatvan belediyesinde rte'nin resminin indirilmesi11
- dem parti'nin valiyi ölümle tehdit etmesi8
- dünyanın en güzel kızıyla karşılaşmak8
- albay kemal22
- kadir mısıroğlu mezarı18
- en sevmediğiniz sözlük yazarları10
- ankarayı sel aldı25
- haysenin1210
- ey müslümanlar inananlar haydi cumaya allah yoluna8
- eksi ruyalar için diktiğim tulum12
- sarılma ihtiyacı10
- bursa8
- kocasına kahvaltı hazırlamayan kadın kusurludur13
- uludağ sözlük aktrollerinin uçurulması9
- içinde hiç'a harfi geçmeyen bir cümle yazınü19
- fethullah gülen8
- aşkım ben hiç osurmuyorum bizde genetik diyen kız14
- güçlü kadınların ortak özellikleri22
- yazarların en sevdikleri diziler11
- okula gidiyorum sözlük10
- gay olanları toplum niye sevmiyor12
- yazarların cinsel tercihi15
- hangi sözlükçüyü dövmek istersiniz21
- peygamberlerin yahudi olması9
- zalbert ramstein18
- bugün yaşadığınız en üzücü olay13
- şanlıurfa da damattan istenilenler listesi15
- dini eleştirmeyi dün düşmanlığı ile bir tutmak8
- elini cebine atınca en az 5000 lira olmalı14
--spoiler--
iklimler Üzerine; ilişkiler
Nuri Bilge Ceylan iklimler'de, isa ve Bahar'ın kopma noktasına gelmiş ilişkisinden hareketle aşkı ve kadın-erkek ilişkisini irdeliyor. Hikayenin merkezindeki isa(Akademisyen) ve Bahar(Sanat Yönetmeni); filmin genelinde yansıtılan ve çapraşık ilişkilerin; yalanların, aldatmaların, karışıklıkların kaynağı konumundaki sosyal çevrenin üyeleri.
Antalya Kaş'ta birlikte tatil yapan isa ve Bahar çifti mutsuzdur, paylaşım adına ne varsa kaybetmişlerdir; ilişkinin bu noktaya gelmesine isa'nın, ortak tanıdıkları Serap'la yakınlaşması sebep olmuştur. Sarsılan güven duygusu hala tamir edilemediğinden mutsuz olan Bahar, psikolojik olarak da çöküntüdedir. Birbirlerini sevseler de, artık ikisine de zarar vermeye başlayan beraberlik sonlandırılmak zorundadır. Bahar tek başına istanbul'a döner. isa da geri döndükten sonra hiçbir şekilde temasları olmamıştır istanbul'da, gerçekten bitmiştir ilişkileri; birbirlerinin nerede olduğundan dahi habersizdirler. isa, tekrar münasebet kurduğu Serap'tan Bahar'ın dizi çekimi için Ağrı'da olduğunu öğrenir; sömestir planlarını tamamen değiştirecektir...
Başroldeki isa karakterini, yönetmenin kendisi oynuyor. Bahar'a hayat veren ise Uzak filminde aldığı küçük rolden de aşina olduğumuz Ebru Ceylan, Nuri Bilge Ceylan'ın eşi. Fatma Ceylan ve Mehmet Emin Ceylan'ın gerçek hayattaki rolleri Mayıs Sıkıntısı'nın ardından iklimler'de de kurguya aynen aktarılmış. Ceylan'ın üslubunun bir parçası haline gelen bu oyuncu seçimleri, izleyici üzerinde gizli bir etki yaratıyor. Karakterleri canlandıran sıradan (şöhretli olmayan) insanlar, izleyiciye fark ettirmeden, dikkati duyu'rulmak istenene, oyuncuların/karakterlerin hal dilini çözmeye çekiyor. Alabildiğine sade olan filmlerde çıkan en yüksek ses de susan, mecbur kalmadıkça konuşmayan insanların lisan-ı hali zaten; bu NBC filmlerini, paradoksal bir biçimde, insanileştiriyor.
"Artık kendilerine ait olmayan bir mutluluğun peşinde sürüklenen iki yalnız ruh"
iklimler; "bir ilişki filmi." Yönetmen seyirciye, zarar vermeye başlayan aşk ve zedelenmiş bir ilişki üzerinden, kadın ve erkek taraflarının yolunda gitmeyen ilişkiden ne denli farklı etkilendiklerini gösteriyor. Erkeğin kendine güveni ve buna bağlı olarak olayları yeterince önemsememesinden kaynaklanan sakin ve metin hali; kadının güvensizlik, umutsuzlukla örülmüş duygu karmaşası... isa iradesini kaybetmeden olaylar üzerine tavır takınırken Bahar olaylara maruz kalıyor. Yalnızlaşıp mutsuzlaşan çiftin zıt kutuplara kaymasından zarar gören daha çok Bahar oluyor. isa'nın -zahiri de olsa- metaneti onu daha da pasif hale getiriyor ve psikolojisini bozuyor. Gelinen son noktada isa ve Bahar uzun bir süre görüşmemek üzere ayrılmak zorunda kalıyor.
Bahar'ın kafa karışıklığı, duygusal ikilemi, daha filmin başında göze çarpıyor. Kaş'ta kendisinden yaşça büyük sevgilisi isa, doçentlik tezi için fotoğraf çekerken, onu gergin ve düşünceli bir ifadeyle uzaktan izleyen Bahar, isa'nın dengesini kaybedip düşmesi üzerine sevgilisinin yüzüne sıcak bir tebessümle bakıyor; fakat mütebessim çehre çok geçmeden eski haline dönüyor, birkaç saniye sonra iki damla gözyaşı kayıp gidiyor üzerinden. Yönetmenin ilk sahnede dikkat çektiği bu ruh halinin daha da baskınlaştığına şahit oluyoruz film boyunca. Bahar�ın beklenmedik tepkileri, yersiz gülüşleri... Filmin plajda geçen bölümünde yaşananlar son damla hükmünde... isa'nın; artık birbirlerini mutlu edemediklerini, aradaki yaş farkının zorlamaya başladığını, biraz yalnız kalmanın ikisine de faydalı olacağını söylerkenki yapıcı ve kendisinden emin hali; "Ufacık bir Serap olayı bile seni ne hale getirdi !" sözüyle aymazlığa dönüşür. Sevgi ve güvensizliğin meydana getirdiği ikilemde olmanın sıkıntısıyla o ana kadar sessiz kalan, bir karara varamayan Bahar sürekli ertelenen sonun geldiğini görmüştür; çabalamanın manası kalmamış, istanbul'a dönüş vakti gelmiştir artık. Otobüste, kendisini yolcu eden isa'nın, "istanbul'a dönünce ararım" demesine karşı onun cevabı oldukça nettir: "Arama"...
Bahar'dan ayrı olduğu zaman diliminde isa beklenmeyecek derecede keyiflidir, Serap defterini de yeniden açmıştır. isa'da melankoliden eser yoktur; aymaz, samimiyetsiz tavrı dikkat çekicidir. Filme işlenen kadın ve erkek tavırlarındaki zıtlaşmayı bu bağlamda da değerlendirebiliriz. Rahat tavırlı, sorunlara ilgisiz erkek tipi, aynı sorunları soğukkanlı bir biçimde konuşabilirken; yaşananlardan asıl rahatsız olan, münfail konumuna düşen, güçsüz, soramayan, yalnızca cevaplar veren kadın; bir monologun yön verdiği ilişkinin akıbeti konusunda işlevsiz kalır.
Serap'tan, Bahar'ın Ağrı'da olduğunu öğrenen isa'nın bu habere kayıtsız kalması ve güneyde sıcak bir iklimde tek başına tatil planları yapması eski ilişkisini tamamen unuttuğunun göstergesidir. Fakat ani bir karar değişikliği rotasını soğuk iklime, Ağrı'ya çevirir. Bahar'dan yoksun olduğu dönemde üzüntülü bir hali olmayan, hayatından memnun görünen isa'nın bu hareketi çok şaşırtıcıdır. Ayrılmayı önce kendisi istemiş, ayrıldıktan sonra da hiç üzülmemiş olması ve ardından Bahar'ın peşine düşmesi hiç de makul değildir... Ya yeni bir mutluluk aramaktadır ya da aşkın cazibesine kapılmıştır.
isa Ağrı'ya gidip Bahar'ı bulur. Bahar yaşadıklarını atlatmış, eski neşesine kavuşmuştur; isa'yla konuşurken de gayet soğukkanlıdır. ishak Paşa Sarayı'nı çekme bahanesiyle yanına gelen eski sevgilisine maziyi hatırlatacak özel bir ilgi göstermez. isa'nın tekrar görüşme ısrarlarına işten vakit olmadığı gerekçesiyle olumsuz cevap verir; hatta getirdiği hediye ve birlikte çekildikleri fotoğrafları almadan yanından ayrılır. Bahar'ın bu tavrı kızgınlıktan değil; belki bitmiş aşkın yeniden canlanmasına meydan vermek istememesinden kaynaklanmakta, yaşananların tekrar etmesi olasılığı onu bu aşktan uzak kılmaktadır. isa, "unuttuğu" hediyelerini vermek için sete geldiğinde Bahar'ı ağlarken bulur; Sebebini sorduğunda aldığı cevap her şeyi özetlemektedir aslında: "Neden geldin?" Bahar, tam da unuttuğu sırada karşısına çıkmasından, kaçtığı aşkla yüzyüze getirmesinden dolayı sitem etmektedir isa'ya; mutsuzluğa gebe bir beraberliğe yeniden başlamak istememektedir. isa gelişinin asıl sebebini söylerken de gergin ve gözü yaşlı dinleyen Bahar suskunluğunu yine bir soruyla bozar: "Biz ayrıldıktan Sonra Serap'la hiç görüştün mü ?" Birkaç saniye sessizliğin ardından gelen "Tabi ki hayır" cevabı onu tatmin etmemiş görünmektedir. Dil döken isa'yı gergin, isteksiz bir biçimde dinlemesi; o konuşurken bakışlarını sürekli ters yönde gezdirmesi güvensizlik hissini vurgular. isa'nın istanbul'a birlikte dönme teklifini reddetmesi de beklenmedik bir tavır değildir; "Artık çok geç"tir çünkü.
Ağrı'daki son gecesinde, otel odasında uyuyan isa'nın kapısı çalar ansızın; Bahar gelmiştir. ikisi de tek kelime etmez, Bahar "kalıcıyım" dercesine davetsizce içeri girip yatağa uzanır. Birbirlerini tanıyan iki insan konuşmaya ihtiyaç duymamaktadır. -Nuri Bilge Ceylan filmindeki böyle bir sahnede sessizlikten başka ne beklenebilirdi ki zaten- Sessiz geçen gecede yaşanan beraberliği sigara ile imgeler yönetmen. Sabah olduğunda her şey eski haline dönmüş gibidir. Bahar'ın yüzü gülmekte, kendisini çok mutlu eden rüyayı sıcak bir tebessümle sevgilisine anlatmaktadır. Sevinç ve huzur içindeyken, isa'nın sorusu, yüzündeki tüm mutluluğu silip atar' "geç kalmayasın" diyerek çekimlerin kaçta başladığını soran isa'nın istanbul'a birlikte dönme teklifi hala geçerli değildir belli ki. Başa dönülmüştür; Antalya'da geçen ilk sahnedeki gibi Ağrı'da da mutluluğu yüzünden düşüvermiştir Bahar'ın. isa'nın davranış şekli "gurur" ile açıklanabilir; bir gün önce, yalvarma derecesindeki ikna çabalarına rağmen "maruz kaldığı" tavra misliyle karşılık barındıran bir gurur gösterisi...
iklimler aşkı irdeliyor; iki ucundan da insanın asıldığı bir aşk bağını. Hakiki olmayan aşkın muzır hale gelişi safha safha yer ediyor zihnimizde. Yalan, ihanet, gurur ve benlik kavramları ile paralel seyreden aşkın asla bir sonuca ulaşamayacağına filmde, erkeğin tattığı tensel zevkin ardından kadına sırt çevirmesiyle şahit oluyoruz. ilişkileri; çarpıcı hikâyesiyle, çağrıştırdıklarıyla ve uyandırdığı hissi yoğunlukla gözler önüne seren bir film iklimler.
--spoiler--
iklimler Üzerine; ilişkiler
Nuri Bilge Ceylan iklimler'de, isa ve Bahar'ın kopma noktasına gelmiş ilişkisinden hareketle aşkı ve kadın-erkek ilişkisini irdeliyor. Hikayenin merkezindeki isa(Akademisyen) ve Bahar(Sanat Yönetmeni); filmin genelinde yansıtılan ve çapraşık ilişkilerin; yalanların, aldatmaların, karışıklıkların kaynağı konumundaki sosyal çevrenin üyeleri.
Antalya Kaş'ta birlikte tatil yapan isa ve Bahar çifti mutsuzdur, paylaşım adına ne varsa kaybetmişlerdir; ilişkinin bu noktaya gelmesine isa'nın, ortak tanıdıkları Serap'la yakınlaşması sebep olmuştur. Sarsılan güven duygusu hala tamir edilemediğinden mutsuz olan Bahar, psikolojik olarak da çöküntüdedir. Birbirlerini sevseler de, artık ikisine de zarar vermeye başlayan beraberlik sonlandırılmak zorundadır. Bahar tek başına istanbul'a döner. isa da geri döndükten sonra hiçbir şekilde temasları olmamıştır istanbul'da, gerçekten bitmiştir ilişkileri; birbirlerinin nerede olduğundan dahi habersizdirler. isa, tekrar münasebet kurduğu Serap'tan Bahar'ın dizi çekimi için Ağrı'da olduğunu öğrenir; sömestir planlarını tamamen değiştirecektir...
Başroldeki isa karakterini, yönetmenin kendisi oynuyor. Bahar'a hayat veren ise Uzak filminde aldığı küçük rolden de aşina olduğumuz Ebru Ceylan, Nuri Bilge Ceylan'ın eşi. Fatma Ceylan ve Mehmet Emin Ceylan'ın gerçek hayattaki rolleri Mayıs Sıkıntısı'nın ardından iklimler'de de kurguya aynen aktarılmış. Ceylan'ın üslubunun bir parçası haline gelen bu oyuncu seçimleri, izleyici üzerinde gizli bir etki yaratıyor. Karakterleri canlandıran sıradan (şöhretli olmayan) insanlar, izleyiciye fark ettirmeden, dikkati duyu'rulmak istenene, oyuncuların/karakterlerin hal dilini çözmeye çekiyor. Alabildiğine sade olan filmlerde çıkan en yüksek ses de susan, mecbur kalmadıkça konuşmayan insanların lisan-ı hali zaten; bu NBC filmlerini, paradoksal bir biçimde, insanileştiriyor.
"Artık kendilerine ait olmayan bir mutluluğun peşinde sürüklenen iki yalnız ruh"
iklimler; "bir ilişki filmi." Yönetmen seyirciye, zarar vermeye başlayan aşk ve zedelenmiş bir ilişki üzerinden, kadın ve erkek taraflarının yolunda gitmeyen ilişkiden ne denli farklı etkilendiklerini gösteriyor. Erkeğin kendine güveni ve buna bağlı olarak olayları yeterince önemsememesinden kaynaklanan sakin ve metin hali; kadının güvensizlik, umutsuzlukla örülmüş duygu karmaşası... isa iradesini kaybetmeden olaylar üzerine tavır takınırken Bahar olaylara maruz kalıyor. Yalnızlaşıp mutsuzlaşan çiftin zıt kutuplara kaymasından zarar gören daha çok Bahar oluyor. isa'nın -zahiri de olsa- metaneti onu daha da pasif hale getiriyor ve psikolojisini bozuyor. Gelinen son noktada isa ve Bahar uzun bir süre görüşmemek üzere ayrılmak zorunda kalıyor.
Bahar'ın kafa karışıklığı, duygusal ikilemi, daha filmin başında göze çarpıyor. Kaş'ta kendisinden yaşça büyük sevgilisi isa, doçentlik tezi için fotoğraf çekerken, onu gergin ve düşünceli bir ifadeyle uzaktan izleyen Bahar, isa'nın dengesini kaybedip düşmesi üzerine sevgilisinin yüzüne sıcak bir tebessümle bakıyor; fakat mütebessim çehre çok geçmeden eski haline dönüyor, birkaç saniye sonra iki damla gözyaşı kayıp gidiyor üzerinden. Yönetmenin ilk sahnede dikkat çektiği bu ruh halinin daha da baskınlaştığına şahit oluyoruz film boyunca. Bahar�ın beklenmedik tepkileri, yersiz gülüşleri... Filmin plajda geçen bölümünde yaşananlar son damla hükmünde... isa'nın; artık birbirlerini mutlu edemediklerini, aradaki yaş farkının zorlamaya başladığını, biraz yalnız kalmanın ikisine de faydalı olacağını söylerkenki yapıcı ve kendisinden emin hali; "Ufacık bir Serap olayı bile seni ne hale getirdi !" sözüyle aymazlığa dönüşür. Sevgi ve güvensizliğin meydana getirdiği ikilemde olmanın sıkıntısıyla o ana kadar sessiz kalan, bir karara varamayan Bahar sürekli ertelenen sonun geldiğini görmüştür; çabalamanın manası kalmamış, istanbul'a dönüş vakti gelmiştir artık. Otobüste, kendisini yolcu eden isa'nın, "istanbul'a dönünce ararım" demesine karşı onun cevabı oldukça nettir: "Arama"...
Bahar'dan ayrı olduğu zaman diliminde isa beklenmeyecek derecede keyiflidir, Serap defterini de yeniden açmıştır. isa'da melankoliden eser yoktur; aymaz, samimiyetsiz tavrı dikkat çekicidir. Filme işlenen kadın ve erkek tavırlarındaki zıtlaşmayı bu bağlamda da değerlendirebiliriz. Rahat tavırlı, sorunlara ilgisiz erkek tipi, aynı sorunları soğukkanlı bir biçimde konuşabilirken; yaşananlardan asıl rahatsız olan, münfail konumuna düşen, güçsüz, soramayan, yalnızca cevaplar veren kadın; bir monologun yön verdiği ilişkinin akıbeti konusunda işlevsiz kalır.
Serap'tan, Bahar'ın Ağrı'da olduğunu öğrenen isa'nın bu habere kayıtsız kalması ve güneyde sıcak bir iklimde tek başına tatil planları yapması eski ilişkisini tamamen unuttuğunun göstergesidir. Fakat ani bir karar değişikliği rotasını soğuk iklime, Ağrı'ya çevirir. Bahar'dan yoksun olduğu dönemde üzüntülü bir hali olmayan, hayatından memnun görünen isa'nın bu hareketi çok şaşırtıcıdır. Ayrılmayı önce kendisi istemiş, ayrıldıktan sonra da hiç üzülmemiş olması ve ardından Bahar'ın peşine düşmesi hiç de makul değildir... Ya yeni bir mutluluk aramaktadır ya da aşkın cazibesine kapılmıştır.
isa Ağrı'ya gidip Bahar'ı bulur. Bahar yaşadıklarını atlatmış, eski neşesine kavuşmuştur; isa'yla konuşurken de gayet soğukkanlıdır. ishak Paşa Sarayı'nı çekme bahanesiyle yanına gelen eski sevgilisine maziyi hatırlatacak özel bir ilgi göstermez. isa'nın tekrar görüşme ısrarlarına işten vakit olmadığı gerekçesiyle olumsuz cevap verir; hatta getirdiği hediye ve birlikte çekildikleri fotoğrafları almadan yanından ayrılır. Bahar'ın bu tavrı kızgınlıktan değil; belki bitmiş aşkın yeniden canlanmasına meydan vermek istememesinden kaynaklanmakta, yaşananların tekrar etmesi olasılığı onu bu aşktan uzak kılmaktadır. isa, "unuttuğu" hediyelerini vermek için sete geldiğinde Bahar'ı ağlarken bulur; Sebebini sorduğunda aldığı cevap her şeyi özetlemektedir aslında: "Neden geldin?" Bahar, tam da unuttuğu sırada karşısına çıkmasından, kaçtığı aşkla yüzyüze getirmesinden dolayı sitem etmektedir isa'ya; mutsuzluğa gebe bir beraberliğe yeniden başlamak istememektedir. isa gelişinin asıl sebebini söylerken de gergin ve gözü yaşlı dinleyen Bahar suskunluğunu yine bir soruyla bozar: "Biz ayrıldıktan Sonra Serap'la hiç görüştün mü ?" Birkaç saniye sessizliğin ardından gelen "Tabi ki hayır" cevabı onu tatmin etmemiş görünmektedir. Dil döken isa'yı gergin, isteksiz bir biçimde dinlemesi; o konuşurken bakışlarını sürekli ters yönde gezdirmesi güvensizlik hissini vurgular. isa'nın istanbul'a birlikte dönme teklifini reddetmesi de beklenmedik bir tavır değildir; "Artık çok geç"tir çünkü.
Ağrı'daki son gecesinde, otel odasında uyuyan isa'nın kapısı çalar ansızın; Bahar gelmiştir. ikisi de tek kelime etmez, Bahar "kalıcıyım" dercesine davetsizce içeri girip yatağa uzanır. Birbirlerini tanıyan iki insan konuşmaya ihtiyaç duymamaktadır. -Nuri Bilge Ceylan filmindeki böyle bir sahnede sessizlikten başka ne beklenebilirdi ki zaten- Sessiz geçen gecede yaşanan beraberliği sigara ile imgeler yönetmen. Sabah olduğunda her şey eski haline dönmüş gibidir. Bahar'ın yüzü gülmekte, kendisini çok mutlu eden rüyayı sıcak bir tebessümle sevgilisine anlatmaktadır. Sevinç ve huzur içindeyken, isa'nın sorusu, yüzündeki tüm mutluluğu silip atar' "geç kalmayasın" diyerek çekimlerin kaçta başladığını soran isa'nın istanbul'a birlikte dönme teklifi hala geçerli değildir belli ki. Başa dönülmüştür; Antalya'da geçen ilk sahnedeki gibi Ağrı'da da mutluluğu yüzünden düşüvermiştir Bahar'ın. isa'nın davranış şekli "gurur" ile açıklanabilir; bir gün önce, yalvarma derecesindeki ikna çabalarına rağmen "maruz kaldığı" tavra misliyle karşılık barındıran bir gurur gösterisi...
iklimler aşkı irdeliyor; iki ucundan da insanın asıldığı bir aşk bağını. Hakiki olmayan aşkın muzır hale gelişi safha safha yer ediyor zihnimizde. Yalan, ihanet, gurur ve benlik kavramları ile paralel seyreden aşkın asla bir sonuca ulaşamayacağına filmde, erkeğin tattığı tensel zevkin ardından kadına sırt çevirmesiyle şahit oluyoruz. ilişkileri; çarpıcı hikâyesiyle, çağrıştırdıklarıyla ve uyandırdığı hissi yoğunlukla gözler önüne seren bir film iklimler.
--spoiler--
güncel Önemli Başlıklar