bugün

4 mayıs 2009 uludağ sözlük protestosu

hiç bir şeyi düzeltmesini beklemediğim ve bu doğrultuda da bir hayal kırıklığı yaşamadığımı açık bir şekilde belirttiğim protestodur. zira susmak bir şeyleri düzeltmez. hiç bir zaman düzeltmemiştir... eğer ki bir şeyler düzelecek ise bu ancak karşılıklı iletişimin kurulması ile düzelecektir. ki bu bağlamda ilgili protestomuzun da bir şeyleri düzeltmek gibi bir amacı yoktur. zira ilgili makamların da bir şeyleri düzeltmeye niyetleri yoktur. bu kanıya nereden varıyoruz? düzeltmek isteyen anlatılanı dinler, karşılığında bildiklerini, gördüklerini anlatırdı... işi toplu protesto girişimleri evresine getirmezdi.

kriz, çince'de risk ve fırsat sembollerinin birleşiminden ortaya çıkmaktadır. ve aklınıza gelebilecek her alanında hayatın krizlerin kapsamı budur. sevgiliniz ile yaşadığınız bir krizin ardından en çılgın, en şuursuz sevişmenin içerisinde bulursunuz kendinizi çoğu zaman... veya işyerinde çıkan bir krizden sonra çalışanlar daha bir verimli çalışırlar, o kenetlenme sağlanmış olur... dedim ya hayatın her alanında kriz ortamları riskli oldukları kadar fırsatlara da gebedir. ancak; o krizi yönetmeyi bilen, şuurlu, bilinçli insanlar ilgili makamlarda olmalıdır. yazıktır ki burada bağıra, çağıra "geliyorum" diyen krizi kimse umursamamış. şimdi biz sabahlara, akşamlara kadar sussak umursayacaklar mıydı? bu bağlamda big boss*un gelişmeler menüsünden yayınladığı mesaj eğer ki bu protesto ile ilgili, alakalı ise ne mutludur... en azından azıcık da olsa, hernekadar samimiyetsiz de olsa, çok ufak bir adım da olsa bir adım attırmıştır. attırmaya çalışmıştır. velhasıl artık konuşma vakti gelmiştir gayrı; susturabilene de aşkolsun çocuk...