bugün

hayattaki en acımasız gerçek

üzüntülerle, acılarla, sıkıntılarla, fakirlikle, felaketlerle, zorbalıklarla, totaliterlikle, sevgisizlikle, aşksızlıkla heba olan gençliğin, hayatın 1 kez yaşandığının ve bir daha geri gelmeyeceğinin söylenmesi...
ölen güzel insanların, sevdiklerinin bir daha dünyaya geri gelmeyeceğinin söylenmesi…
haksız yere yenilip ölenlerin, öldürülenlerin, haklı bir davada yenilip ölenlerin bir daha dünyaya geri gelmeyeceğinin söylenmesi… (ama en azından dik başlı ölmek boyun eğerek ölmekten üstündür, ölünce bu insanlar cennete gider, cennete inanıp inanmamak size kalmış, iyi ki cennet var ve umarım cennet gerçektir diyorum, o kadar ölen güzel insan sonsuz bir hiçliğe gitmek üzere bir daha görülmeyecek mi, ya da o kadar zalim, milyonlarca insanı zulmedip öldüren zalimler ve hiç ceza çekmemiş olanlar hiç ceza çekmeden sonsuz bir hiçliğe mi gidecek, ama bir yandan yobazların söylemleri gerçek olabilir mi diyorum, o kadar iyi işler yapan insan sırf ateist diye ya da başı türbansız diye cehenneme mi gidecek? Bir de sonsuz olduğu söyleniyor cehennemin)
gençken, çocukken hatta bebekken ölenlerin olması...
keşke buna da çare olsa diyip dur şimdi...
insanların acılarının ne kadar büyük olduğunu anlamaması, o kadar büyük olması, hafife almaları, umursamamaları, çok çabuk unutulman…
acımasız gerçeklere karşı, acımasız insanlara karşı sen de acımasız olacaksın, dikbaşlı olacaksın, haksızlıklara boyun eğmeyeceksin, susmayacaksın, isyan edeceksin, yoksa seni elerler ve ezerler, kaybetmeye mahkum olursun, masum ve güzel insanlar zulümlere, zalimlere yenilerek, ezilerek, elenerek kurban gider… isyan edince ne değişecek diyenler için şöyle diyorum, yeterli isyan edilmediğinden bunlar sürekli yaşanıyor zaten…
(bkz: isyanım var ulan)