bugün

parmaksız salih

semra— (kendini kaybetmiş) haddehaneli salih, kalk! (sülün ahmet ve macide yaklaşırlar.
salih''in arkasına geçerler. salih'in dudakları kıpırdar.)
salih — (hep boşluğa bakıyor.) haddehaneli salih kalkamaz. bir kere yatınca bir daha kalkmaz!
çocuklar hoş geldiniz! dinleyin beni!
(herkes salih'in üzerine eğilir.)
— içerdeki avize başıma düştü ve ben öldüm! kaza eseri..
inanın!
buna şahitsiniz!
eğer kusur ederseniz kıyamette iki elim yakanızda olsun!
(semra hıçkırmaya başlar. salih'de sönme alâmetleri...)
salih — Şu, ayaklarımda ağlayan çocuk da benim oğlum yusuf..
onu üç gün evvel tanıdım ve kabul ettim. buna da şahitsiniz. hoş, o avukattır, size anlatır.

(yusuf birden başını kaldırır. yalnız arkadan görünür.)
yusuf— (yırtılan bir sesle) baba! baba!
salih — ben sana demedim mi, güneş doğmadan allah seni kurtarır diye...
daha güneş tam doğmadı değil mi?
semra— (yakan bir tonla) salih, sen ölemezsin!

salih— bana haddehaneli salih derler. nam-ı diğer parmaksız salih... bizim sözümüz sözdür!
(Haddehaneli salih'in gözleri apaçık bakar. çenesi daha sık atıyor.
pencerede bol güneşli manzara...)
perde.
(son)

necip fazıl kısakürek - parmaksız salih / 1948