bugün

habil ile kabil

teolojik olarak...
(çünkü yazılanlar ya ateist ya da bir müslüman gözünden)

kurtuluş kurbanladır... yani insan iyi kötü işleriyle amelleriyle kendi kurtuluşunu sağlayamaz.
yani sevap-günah... artı puan eksi puan şeklinde totalde + puana ulaşıp kendini aklayamaz.

babanın gözünde...suçunu anımsamayacağı bir evlat gibi isen kurtulursun. yani evladın kötü yola da düşse, eroinman falan da olsa... hem bir yandan suçlamaz seni o anne/baba, o hayatı terkedişindeki samimiyete bakar... anne/baba hatırlamaz bile yaptıklarını.

günah/sevap... + puan/-eksi puan formulüne göre çalışan dinlerde bu farklıdır.
oruspuydum ya da junkie idim ama bak hayır severlik yapıyorum demek gibi. ama içindeki o suça yatkınlık kaybolmaz.

habil hayvan kurban eder tarnının "istediği şekilde"... kabil ise "kendi" kararına göre ürünler sunar.
ee bu durumda tanrı adil olmak zorundadır. ki yeryüzündeki bir çok "mal" tanrının "adil" olamasıyla "merhametli" olmasını karşılaştırır.

ee ne vardı kabil'in sunu da kabul etseydi diye bir aslında en geri zekalıca en oksimoron sorudur.

her neyse...
tanrı olması gerektiği gibi olan sunuyu kabul eder. ee haliyle, adil olması gerektiği şekilde... diğerini reddeder.
bundan dolayı biri diğerini öldürür.

günümüze yansıtırsak:
eee ne var lan tapınışı şunlar gibi şöyle yaparsak diyenler...
doğrusu budur diyeni öldürür.