bugün

minimalizm

tüketim alışkanlıklarımızın karakterimizle ve kim olduğumuzla doğrudan bağlantısı var.

başarı nedir senin için? dolgun bir maaşa, büyük bir eve, güzel bir arabaya hatta şöhrete sahip olmak mı? sence amacı ve anlamı olan bir yaşam gerçekten böyle bir şey mi?

birçok insan parayla tüm arzularını tatmin edebileceğini sanar, oysa piyangoyu kazanan herkes uzun vadede mutsuz olmuştur. çünkü kim olduğumuz neye sahip olduğumuzla değil, ne yaptığımızla ilgilidir.

alışveriş bağımlısı insanlar, içlerindeki boşluğu eşyalarla doldurabileceğini zannediyor –çünkü reklamlar! reklamların çoğu, bize aslında ihtiyacımız olmayan şeyleri satın aldırıyor. ve bunu iyi beceriyorlar, çünkü bize mutluluk vadediyorlar!

yüzler hep gülüyor reklamlarda. bize, “mutlu olmak istiyorsan mutlaka bu çikolatayı yemeli ve bu koltukta oturmalısın!” diyorlar. aldığın son model telefonun kısa bir süre sonra yenisi çıkıyor. “artık eskidi o, bir de bunu al!” diyorlar sana.

ya da ‘moda’ dediğimiz şey nedir allah aşkına? insanlar eskiden bir sıcak, bir de soğuk havaya göre giyinirdi, şimdi ise yılda tam 52 sezona göre kıyafetler üretilip pazarlanıyor. seni bir hafta sonra trend dışı kalmış gibi hissettiriyorlar ki gidip hemen yeni bir şey alasın.

yani durum şu: ne kadar çok ve hızlı alışveriş yaparsak, onlar için o kadar karlıyız. oysa eşyaların kullanılamaz olduğu için değil de, artık sosyal açıdan bir değeri kalmadığı için çöpe atılması tam bir saçmalık! böyle mi olacak? ruhumuzdaki boşluğu böyle mi dolduracağız gerçekten?

bu akılsızca tüketim sadece bize değil, doğaya da zarar veriyor. sürdürebilir enerji kaynaklarını geliştireceğimize, ne bileyim mesela daha fazla güneş ya da rüzgâr enerjisi kullanacağımıza daha fazla çöp üretiyoruz. oysa platon, “önemli olan en çok şeye sahip olmak değil, en az şeye ihtiyaç duymaktır.” demişti.

"less is more" diye bir tabir var. bunu türkçe’ye az, çoktan iyidir ya da az ama öz diye çevirebiliriz. işte minimalizmin kaynağı tam da burada yatar. mesela benim için miktar değil, işlev önemlidir. giymekten keyif almayacağım onlarca ceket yerine 1-2 tane güzel ceketimin olması kâfi. akıllı ama eski model bir cep telefonuna sahibim ve bu bana yetiyor. elbette yaşamak için para kazanmam gerekiyor ama ihtiyacım olandan daha fazlasına, en fazlasına sahip olmak için kendimi yiyip bitirmiyorum ya da ünlü olmak, instagram’a koyacağım bir fotoğrafın on binlerce beğeni almasını sağlamak gibi kaygılarım yok, çünkü biliyorum ki hayatımın anlamını ve amacını bu boktan şeyler veremez bana.

evet, insan doğası gereği hırslıdır –ve bu iyidir de, çünkü bazen bu hırs tutar bizi hayatta. ancak hırsımızı ve tutkularımızı, kendimizi ve çevremizi daha iyi bir hale getirmek için kullanmalıyız. işte minimalizmin özeti budur.