bugün

haiku

Dünyadaki en kısa şiir biçimidir. Kökeni 16. yüzyıl ve Japonya'dır. Genelde sadece üç dizeden oluşur ve sanki ân’ın içinde olup bitiyormuş gibi bir hissiyat uyandırır. “Gerçek bir Haiku su gibi duru olmalı” derler. “Ve ne demek istediğini tam olarak vermeli.”
Şu örneğe bir bakalım mesela: “Damda zıplıyor serçe, ayakları ıslakça.” Başta anlamsız gibi geliyor cümle, ama sonra kuşun ayak izlerini görür gibi oluyorsun zihninde. Ardından o birkaç sözcük, sana o gün durmadan yağan yağmuru ve ıslak çam yapraklarının kokusunu da düşündürtüyor. Yani, az sözcükle çok duygu uyandırabilmek, Haiku’ların olayı bu.
Bir örneğe daha bakalım: “Yürü öylece, çıkmaz yollara girip, çıkma bir daha.”

Sözcüklerin dünyasını hep çok ilgi çekici buldum. “Mutluluk nasıl dayanıksız!” dizesini yazmış bir Cemal Süreya ya da “Yalnız bile değilim” diyen bir Edip Cansever nasıl sevilmez ki?
Peki, biz nasıl konuşuyoruz ana dilimizi? Türkçe gibi kıymetli ve şiirsel bir dilin hakkını veriyor muyuz? Yoksa günde sadece 15-20 tane farklı sözcük kullanıp işin kolayına mı kaçıyoruz?

(Kaynak: https://www.youtube.com/watch?v=GpSaKDssZ64)