bugün
- xdearm10
- jose mourinho34
- kızılcık şerbeti 2 nci sezon finali8
- kendini bir görsel ile anlat19
- aktroll yazarları donuzlayıp umursamamak9
- herkesle iyi geçinmek18
- sözlükte kendinize yakın hissettiğiniz kişiler10
- sarılma ihtiyacı13
- zalbert ramstein14
- aşkım ben hiç osurmuyorum bizde genetik diyen kız16
- meral akşener17
- bursa9
- gizli samyelin moderatör olması13
- kuresel ikinma'nın sevgilisi19
- dünyanın en güzel kızını tarif et16
- gideon reid morgan jj9
- anın görüntüsü13
- icardi190555
- evlendikten sonra çok daha iyisiyle karşılaşmak15
- magicovento12
- sekse doymuş erkek12
- hafta içi avm kafelerinde oturan menopoz karılar12
- dem parti'nin tc kürdistan da işgalci açıklaması9
- en ilginç bilgiler11
- gizli samyel22
- küresel ıkınma9
- dinlilerin dinsizlere sürekli lakap takması12
- namaz kılmayan türk değildir12
- tatvan belediyesinde rte'nin resminin indirilmesi11
- dem parti'nin valiyi ölümle tehdit etmesi8
- dünyanın en güzel kızıyla karşılaşmak8
- albay kemal22
- kadir mısıroğlu mezarı18
- en sevmediğiniz sözlük yazarları10
- kemalistler 15 temmuzda ne yapıyordu20
- ankarayı sel aldı25
- haysenin1210
- ey müslümanlar inananlar haydi cumaya allah yoluna8
- eksi ruyalar için diktiğim tulum12
- kocasına kahvaltı hazırlamayan kadın kusurludur13
- uludağ sözlük aktrollerinin uçurulması9
- içinde hiç'a harfi geçmeyen bir cümle yazınü19
- güçlü kadınların ortak özellikleri22
- yazarların en sevdikleri diziler11
- okula gidiyorum sözlük10
- gay olanları toplum niye sevmiyor12
- yazarların cinsel tercihi15
- hangi sözlükçüyü dövmek istersiniz21
- peygamberlerin yahudi olması9
- bugün yaşadığınız en üzücü olay13
düşüncenin en yalın, en sade, en güzel cisimleşmesi. tıpkı mis kokulu ormanlarda, ihtiyar bir çınara yaslanıp rüzgarı dinlemek gibi bir şey.
hayal
açıp kapar ışığı
bir görünüp
kayboluşun..
*
hayat
emekler
beşikten mezara
ihtiyar bir bebek..
*
yağmur
yelken açmış yeşil yaprakla
gidiyor ormana
bir damla..
*
boşuna hece saymayın, ben ölçüsüz şairim haikutakata tarzında yazarım
açıp kapar ışığı
bir görünüp
kayboluşun..
*
hayat
emekler
beşikten mezara
ihtiyar bir bebek..
*
yağmur
yelken açmış yeşil yaprakla
gidiyor ormana
bir damla..
*
boşuna hece saymayın, ben ölçüsüz şairim haikutakata tarzında yazarım
Haiku 3 mısradan oluşur.Mısralar 5, 7 ve 5 heceden oluşur. Japonca Türkçe ile uzak kökenden akraba olduğundan, Türkçe Haiku şiiri yazmak için çok uygundur. Örneğin:
Bahçede pazı
Bu ne biçim lacivert
Gel bize bazı
Şaka bir yana, bir başka örnek, Orhan Veli'den:
Yosun kokusu
Ve bir bardak karides
Sandık Burnunda
Bahçede pazı
Bu ne biçim lacivert
Gel bize bazı
Şaka bir yana, bir başka örnek, Orhan Veli'den:
Yosun kokusu
Ve bir bardak karides
Sandık Burnunda
5-7-5 hece ölçüsüyle yazılan japon şiiri.
furnike ya
kaqaza tobikama
mizu no oto
türkçesi:
eski çeşme
suyun sesi
içine atladı kurbağa
not: bizim kuvakvak'a benzettim bu haiku'yu.
kaqaza tobikama
mizu no oto
türkçesi:
eski çeşme
suyun sesi
içine atladı kurbağa
not: bizim kuvakvak'a benzettim bu haiku'yu.
gittikten sonra,
buğusuyla kalmak,
zor gözlerimin.
buğusuyla kalmak,
zor gözlerimin.
Uzakdoğu kültürüne ait kısa ve öz şiir türüdür. Bu şiirler genelde uzakdoğu öğretilerini içinde bulunduran kültürümüzde maniye eşdeğer sayabileceğimiz türdür.
4-haiku diye adlandırdığım bir türünü bulduğum nazım biçimi. *
şöyle ki, 4 adet 5-7-5 şeklinde üçlüklerimizi yazıyoruz. ancak 7'lik dizeler sırasıyla alt alta geldiğinde anlamlı bir şiir oluşturacaktır, anlamca ana şiirden de kopuk olmayacaktır. hatta kafiyeli de olabilir. (bir ara örnek yazarım, bu türde yazdığım ilk şiir biraz özel.)
belki kullanırsınız diye buraya bırakıyorum. sevgiler.
şöyle ki, 4 adet 5-7-5 şeklinde üçlüklerimizi yazıyoruz. ancak 7'lik dizeler sırasıyla alt alta geldiğinde anlamlı bir şiir oluşturacaktır, anlamca ana şiirden de kopuk olmayacaktır. hatta kafiyeli de olabilir. (bir ara örnek yazarım, bu türde yazdığım ilk şiir biraz özel.)
belki kullanırsınız diye buraya bırakıyorum. sevgiler.
rahmetli Bülent Ecevit'in de haiku denemeleri olduğunu biliyor muydunuz?
merhum Ecevit, kötü bir politikacı ve kötü bir şairdi. Kendisine üç kez fırsat verilmiş, fakat Türkiye'yi kötü yönetmesine daha fazla dayanılamadığı için halk tarafından "demokratik bir şekilde" tasfiye edilmişti. Kendisi iş işten geçtikten sonra parti başkanlığını da, çağa uyum sağlamak amacıyla Erica marka daktilosunu da terk edip, soranlara "bilgisayar aldım, ileride Internet de alacağım" demişti. hey gidi günler...
Kötü politikacılığı bir şekilde durdurulmuştu ama kötü şiirler yazmasına kimsenin bir diyeceği olamadı tabii...
pazar günü oturduğum bir mekanda dergi ilişti gözüme, biraz karıştırayım derken merhum Ecevit'in geçmişte "haiku" yazdığını öğrendim . Haberi yazan kız, bu şiir türünü, "olabildiğince az sözcükle çok şey anlatan Japon şiiri" olarak tanıtıyordu.
Haiku, olabildiğince az sözlükle çok şey anlatmaya çalışmaz, artık nesilleri tükenmiş "hececi" şairlerin çok iyi anlayacakları "5-7-5" gibi bir kalıbı vardır. Ama Japonca'dan çevirirken bu kısa kalıbı korumak çok zordur elbette.
Haiku, çok şey anlatmaya da çalışmaz. Konuyu iyi bilmeyenlerin sandıkları gibi onda "Zen felsefesinin" derin bilgelik kırıntıları, yani "koan" denilen ve bize saçma görünen hikmet yumurtlamaları falan da yoktur!
Koan'a bir örnek... eski TRT televizyonunda yayınlanmış Kung Fu dizisinden hatırlayacaksınız; "Ispanak niçin yeşildir hocam? Çünkü yıldızlar da parlar çekirge!..."
Haiku şiirdir ve kendinden başka bir şey anlatmaz. Kendi kendine yeter.
En meşhur örneği, elbette, bu türün babası olarak tanınan Başo'nun şu eseridir; "Su birikintisi... Kurbağa atladı... Foşş!..."
Uzun zamandır ara ara haiku sanatıyla ilgilenen bir adam olarak (yaa, bu tarafımı biliyor muydunuz?) ben size çok çok sevdiğim bir örnek daha vereyim:
"Öyle bir dolunay var ki gökte... Hırsız da durmuş şarkı söylüyor!"
Gerçekten de ne müthiş çağrışımlar uyandırıyor, değil mi? Saf şiir bu, şirin hası.
Şimdi de efendim, haddim olmayarak, kendi yazdığım bir naçiz haiku denemesini aktarayım;
"Islak kaban... Cigara kokusu... dedem geliyor!"
Çeşitli ülkelerin şairleri de, sapına kadar Japon olan bu şiiri almışlar ve evrensel kılmışlar, "kendi haikularını" yaratmışlardır. Gene çok sevdiğim bir Fransız haikusu söyleyeyim size; "Memelerin buz gibi... Hani yaz gelmişti?"
Lorca'nın o ünlü ve muhteşem şiirinin bir bölümü da haiku tadında sayılabilir; "Ay kara... At kara... Heybemde zeytin kara... Giderim giderim de... Varamam Cordoba'ya... Cordoba yapayalnız ve uzakta..."
Fakat ne yazık ki merhum Ecevit bir Lorca değildi. Kendine göre birtakım haikular üretmişti. Fakat uzayıp gidiyor bunlar, ayrıca ne vezin var ne kafiye tabii, on iki, on üç dizeye kadar da dayanıyor. Bunlar ne yazık ki haiku falan değiller, olsa olsa "haiku tadı verilmiş" şiirler.
Gene haddim olmayarak ben de kendisine, rahmetli kendisi ve eşi için hemen şimdi yazdığım bir haiku sunayım;
"Kedi mav dedi... Çay da demlendi... Hayat elden gitti!"
merhum Ecevit, kötü bir politikacı ve kötü bir şairdi. Kendisine üç kez fırsat verilmiş, fakat Türkiye'yi kötü yönetmesine daha fazla dayanılamadığı için halk tarafından "demokratik bir şekilde" tasfiye edilmişti. Kendisi iş işten geçtikten sonra parti başkanlığını da, çağa uyum sağlamak amacıyla Erica marka daktilosunu da terk edip, soranlara "bilgisayar aldım, ileride Internet de alacağım" demişti. hey gidi günler...
Kötü politikacılığı bir şekilde durdurulmuştu ama kötü şiirler yazmasına kimsenin bir diyeceği olamadı tabii...
pazar günü oturduğum bir mekanda dergi ilişti gözüme, biraz karıştırayım derken merhum Ecevit'in geçmişte "haiku" yazdığını öğrendim . Haberi yazan kız, bu şiir türünü, "olabildiğince az sözcükle çok şey anlatan Japon şiiri" olarak tanıtıyordu.
Haiku, olabildiğince az sözlükle çok şey anlatmaya çalışmaz, artık nesilleri tükenmiş "hececi" şairlerin çok iyi anlayacakları "5-7-5" gibi bir kalıbı vardır. Ama Japonca'dan çevirirken bu kısa kalıbı korumak çok zordur elbette.
Haiku, çok şey anlatmaya da çalışmaz. Konuyu iyi bilmeyenlerin sandıkları gibi onda "Zen felsefesinin" derin bilgelik kırıntıları, yani "koan" denilen ve bize saçma görünen hikmet yumurtlamaları falan da yoktur!
Koan'a bir örnek... eski TRT televizyonunda yayınlanmış Kung Fu dizisinden hatırlayacaksınız; "Ispanak niçin yeşildir hocam? Çünkü yıldızlar da parlar çekirge!..."
Haiku şiirdir ve kendinden başka bir şey anlatmaz. Kendi kendine yeter.
En meşhur örneği, elbette, bu türün babası olarak tanınan Başo'nun şu eseridir; "Su birikintisi... Kurbağa atladı... Foşş!..."
Uzun zamandır ara ara haiku sanatıyla ilgilenen bir adam olarak (yaa, bu tarafımı biliyor muydunuz?) ben size çok çok sevdiğim bir örnek daha vereyim:
"Öyle bir dolunay var ki gökte... Hırsız da durmuş şarkı söylüyor!"
Gerçekten de ne müthiş çağrışımlar uyandırıyor, değil mi? Saf şiir bu, şirin hası.
Şimdi de efendim, haddim olmayarak, kendi yazdığım bir naçiz haiku denemesini aktarayım;
"Islak kaban... Cigara kokusu... dedem geliyor!"
Çeşitli ülkelerin şairleri de, sapına kadar Japon olan bu şiiri almışlar ve evrensel kılmışlar, "kendi haikularını" yaratmışlardır. Gene çok sevdiğim bir Fransız haikusu söyleyeyim size; "Memelerin buz gibi... Hani yaz gelmişti?"
Lorca'nın o ünlü ve muhteşem şiirinin bir bölümü da haiku tadında sayılabilir; "Ay kara... At kara... Heybemde zeytin kara... Giderim giderim de... Varamam Cordoba'ya... Cordoba yapayalnız ve uzakta..."
Fakat ne yazık ki merhum Ecevit bir Lorca değildi. Kendine göre birtakım haikular üretmişti. Fakat uzayıp gidiyor bunlar, ayrıca ne vezin var ne kafiye tabii, on iki, on üç dizeye kadar da dayanıyor. Bunlar ne yazık ki haiku falan değiller, olsa olsa "haiku tadı verilmiş" şiirler.
Gene haddim olmayarak ben de kendisine, rahmetli kendisi ve eşi için hemen şimdi yazdığım bir haiku sunayım;
"Kedi mav dedi... Çay da demlendi... Hayat elden gitti!"
2018 başında betası çıkması planlanan işletim sistemi.
Hep içimdeydi.
Yandı, Alevlendi.
Yaktı, Söndü.
Bitti.
Yandı, Alevlendi.
Yaktı, Söndü.
Bitti.
beş yedi beş mi
bir haiku ölçüsü?
o halde varım.
bir haiku ölçüsü?
o halde varım.
Dase
By the wind of the whirling stars
The shining flocks of your hair
Shines, shines upon the nymphs.
- ilk ve son cümlesi 5 sözcük ortadaki cümlesi 7 sözcük ile yazılan şiir türü.
By the wind of the whirling stars
The shining flocks of your hair
Shines, shines upon the nymphs.
- ilk ve son cümlesi 5 sözcük ortadaki cümlesi 7 sözcük ile yazılan şiir türü.
Eurus
insanlar batmış
Karanlığın içine
Doğamıyorlar.
insanlar batmış
Karanlığın içine
Doğamıyorlar.
seviyorum bu söz oyunlarını
manzara
dağın sırtında
adeta iki deniz
anı öldürüyor.
manzara
dağın sırtında
adeta iki deniz
anı öldürüyor.
Dünyadaki en kısa şiir biçimidir. Kökeni 16. yüzyıl ve Japonya'dır. Genelde sadece üç dizeden oluşur ve sanki ân’ın içinde olup bitiyormuş gibi bir hissiyat uyandırır. “Gerçek bir Haiku su gibi duru olmalı” derler. “Ve ne demek istediğini tam olarak vermeli.”
Şu örneğe bir bakalım mesela: “Damda zıplıyor serçe, ayakları ıslakça.” Başta anlamsız gibi geliyor cümle, ama sonra kuşun ayak izlerini görür gibi oluyorsun zihninde. Ardından o birkaç sözcük, sana o gün durmadan yağan yağmuru ve ıslak çam yapraklarının kokusunu da düşündürtüyor. Yani, az sözcükle çok duygu uyandırabilmek, Haiku’ların olayı bu.
Bir örneğe daha bakalım: “Yürü öylece, çıkmaz yollara girip, çıkma bir daha.”
Sözcüklerin dünyasını hep çok ilgi çekici buldum. “Mutluluk nasıl dayanıksız!” dizesini yazmış bir Cemal Süreya ya da “Yalnız bile değilim” diyen bir Edip Cansever nasıl sevilmez ki?
Peki, biz nasıl konuşuyoruz ana dilimizi? Türkçe gibi kıymetli ve şiirsel bir dilin hakkını veriyor muyuz? Yoksa günde sadece 15-20 tane farklı sözcük kullanıp işin kolayına mı kaçıyoruz?
(Kaynak: https://www.youtube.com/watch?v=GpSaKDssZ64)
Şu örneğe bir bakalım mesela: “Damda zıplıyor serçe, ayakları ıslakça.” Başta anlamsız gibi geliyor cümle, ama sonra kuşun ayak izlerini görür gibi oluyorsun zihninde. Ardından o birkaç sözcük, sana o gün durmadan yağan yağmuru ve ıslak çam yapraklarının kokusunu da düşündürtüyor. Yani, az sözcükle çok duygu uyandırabilmek, Haiku’ların olayı bu.
Bir örneğe daha bakalım: “Yürü öylece, çıkmaz yollara girip, çıkma bir daha.”
Sözcüklerin dünyasını hep çok ilgi çekici buldum. “Mutluluk nasıl dayanıksız!” dizesini yazmış bir Cemal Süreya ya da “Yalnız bile değilim” diyen bir Edip Cansever nasıl sevilmez ki?
Peki, biz nasıl konuşuyoruz ana dilimizi? Türkçe gibi kıymetli ve şiirsel bir dilin hakkını veriyor muyuz? Yoksa günde sadece 15-20 tane farklı sözcük kullanıp işin kolayına mı kaçıyoruz?
(Kaynak: https://www.youtube.com/watch?v=GpSaKDssZ64)
Gemliğe doğru
Denizi göreceksin
Sakın şaşırma
Orhan Veli KANIK.
Denizi göreceksin
Sakın şaşırma
Orhan Veli KANIK.
Covid-19
Geliyor artık
Beklediğimiz o günler
Uzakta değil.
Geliyor artık
Beklediğimiz o günler
Uzakta değil.
Acı içinde
Dalıyorum uzağa
içim bir buruk.
Dalıyorum uzağa
içim bir buruk.
tek arzusuydu
derhal kapatılsındı
imam hatipler.
derhal kapatılsındı
imam hatipler.
güncel Önemli Başlıklar