bugün

zeki demirkubuz

vasat, ağır, dip-köşe ve 'anlasak ne olur anlamasak ne olur' şeklinde filmlerinin betimlendiği yönetmen.
medya okur-yazarlığı bu yüzden zorunlu eğitime tabi olmalı işte.
hayatı plazalarda işe yeni girmiş kıdemsiz hanımkızımıza aşık olan patronların bu kızların peşinde koşturduğu ılık sahnelerden ibaret zannediyorlar.
demirkubuz birçok filmini kitaplardan uyarlamıştır. filmlerinde anlattığı hayatlar da, yaşanan olaylar da bu hayatın birer gerçeğidir.
sizin izlediğiniz filmlerde esas oğlan hanım kızımız için uçak bile kaldırırken, onun filminde gece nöbetçi eczaneden ilacı ancak kapalı demir kepengin arasından alırsınız. hayat böyledir çünkü.
siz istanbul bebek, ortaköy ve etiler hayatını, sikimsonik kurgularla elinizde cipsle izlerken zeki abi hem masumiyet'te hem de kader'de basmane'nin o batakhane hayatını hepimizin gözüne sokar.

sanat kesinlikle sanat için olmalı. sonra 'filmlerini anlasak ne anlamasak ne' gibi sığ yorumlar yapıyorlar.