bugün

zayıf olmak

bu konu hayatımda yer edinmiş önemli parçalardan birisi. bu yazım kısmen uzun olacak . yaptığım tek şey derdimi anlatmak. çok da uzun değil. eğer okumaktan sıkılacaksınız şimdiden bırakmanızı tavsiye ederim. düşüncelerimi sonuna kadar okuyanlara da şimdiden teşekkür ediyorum , zihnime hoş geldiniz diyorum.

ilk sorunumuzla başlayalım : insanlar sizi dikkate almıyor. oldukça ciddiyim . bu tamamen psikolojik bir şey. belirtmeliyim ki jest ve mimikleri okumakta çok iyiyimdir. bu özelliğimi belirtmemin sebebini bir sonraki paragrafta anlayacaksınız. gelin size biraz kendimden bahsedeyim : - 1,82 boyundayım , kilom da , bir erkeğin boyuna göre olması gereken kilo değerine göre çok daha düşük.

şimdi gelelim asıl meselemize ; benim canımı sıkan durum, samimi olmadığım yahut tanımadığım herhangi birine,
bir soru sorduğumda ilginç bakışlarla karşılaşıyor olmam.zayıf ve uzun boylu olmak çocuksu görünmenize neden oluyor. sakalım olmasına rağmen, yüz tipimin çocuksu olduğunu belirteyim. insanların bu ayrımcı tutumu hangisinden ötürü kaynaklanıyor merak ediyorum. iyi niyetle soru sorduğum bir insan " bu ne a**ına koyayım , çöplükte mi yaşıyorsun sen" bakışını her attığında sinirden deliye dönüyorum. belki de sadece bunu bir takıntı haline getirdiğim için böyle düşünüyorum , insanlara sormadan bilemeyeceğim.

yan etkiler hiç biter mi ? bir de kız meselesi var tabi. kızlar zayıf erkekleri dikkate almıyor gibi geliyor bana. yanımızda abla gibi durursunuz , aman diyeyim. benim bir kadının psikolojisi hakkında yegane tahminim : " kendini güvende hissedebileceği erkeğin yanında durmak istiyorlar." kendinden hem boy , hem de kilo anlamında daha üstün ve otoriter birini istiyorlar. bu konuda kesinlikle kadınları suçlamıyorum. insan veya kadın doğası gereği korunma-barınma gibi içgüdülerin olması gayet doğal.

toplumdaki erkeklerin zayıflığı , eziklik göstergesi olarak lanse edilmiştir. hiçbir zaman , karakter özelliklerine bakılmaksızın yargılanırlar. bunun dışında "millet ne der" düşüncesi de hakim. ah şu gösteriş meraklısı insanlarımız , kızlarımız... çubuk gibi oğlanla evlenmiş derler , dedikodunu yaparlar sonra değil mi ?

bu tür trajikomik olaylar , en azından ben gibi gözüken , aynı durumdan yakınan kişiler için genelde böyledir. artık üzülmüyorum bile. şu anda bu kelimeleri okuyan sevgili kardeşlerim ,derdimi az da olsa anlatabildiysem ve size,biz zayıfların hissiyatını geçirebildiysem ne mutlu bana.

1- zayıf olmamın yarattığı öz güven eksikliğinden dolayı hiçbir kız arkadaşım olmadı. 2- üniversite okumama rağmen hala liseli bir velet gibi gözüküyorum. 3- aşık olduğum bir kızın benden kilolu olması ve beni ciddiye almayacağı düşüncesi beni çok üzüyor. 4- sırf biraz daha olgun gözükebilmek için , sakallarımı kesmediğim gerçeği kadar acı bir gerçek yoktur galiba. 5- buna ek olarak ailem de dahil , insanların nedenini bilmeden sürekli bana kız arkadaşım olması gerektiği konusunda telkinlerde bulunması artık çok sinirimi bozmaya başladı. şaka dahi olsa batıyor.

" aman be , sen de çubuk gibi oğlansın. ye biraz ye , götür malı götür" diyenleri duyar gibi oldum. efendim , ideal kilodaki bir insanın aldığı kaloriden çok daha fazlasını alıyorum . doymak nedir bilmem . sık sık yemek yerim. annem "sende kurt var galiba" der hep. kalori kaybetmeme neden olacak ağır sporlarla hiç uğraşmadım. hobilerim basketbol oynamak ve bisiklet sürmek. peki aldığım bu kaloriler paralel evrende mi vücuduma kazandırılıyor ?

işin sağlık kısmına gelirsek ; doktora 5-6 sene önce gittiğimde , ergenlik dönemimde olması normal tarzında klasik doktor klişelerini dinlediğimi hiç unutamam . ben o günden sonra bir daha hiç muayeneye gitmedim . her şeyin ergenliğe bağlayacak kadar aptallaşmış derdim hep doktorlar. bir de derdimi o denli ciddi anlatmama rağmen , sözde doktorumuz gülerek "ergenlik caanum olur canuum yihavvv zuhahahahaha" demişti. kan testi bile istemedi. doğru düzgün muayene bile yapmadı , mr istemedi. ne utanç verici bir gündü *

benim her zaman aklıma üç seçenek geliyor. genetik yapıdan kaynaklanan ektomorf vücut yapısı olabilir. baba tarafından dedemi hep bana benzetirler. kendimi hep , genetiğimi dedemden aldığımı düşünerek avuturdum. bunun dışında , annemin de dediği gibi bağırsak solucanı -bağırsaklarda meydana gelmiş ve vücudun besin maddelerini emmesini engelleyen her türlü komplikasyon etmeni olabilir. (belki de çok hızlı çalışan bir metabolizma) üçüncü olası neden de psikolojik bir rahatsızlık olabilir diye düşünürdüm. araştırma yaparak kendime Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu tanısı koydum. Hastalığin Belirtileri,sosyal davranışlarım ile çoğunlukla benzerdi. Fakat psikoloğa gözükme fikri her zaman askıda kaldı.

neyse, biliyor musun sözlük? gerçekten takmıyorum. kim ne derse desin artık boş. Size laf atana da "sen ilk önce yerleri süpüren gurbetçi bavulu götüne ve yağların efendisi devasa göbeğine bir bak ondan sonra konuş". Dersiniz.

işler son raddeye gelince anneme " ben niye bu kadar zayıfım ?" diye sordum. hayatta beni ciddiye alarak dinleyen tek insan annemden başkası değildi.
tebessüm etti , "herkes sen gibi olmak istiyor oğluşum kilo alıp da napcan?" dedi.

anneme ; milletin milyonlarca kez söylediği " çok zayıfsın len , ekmek ye azcık" laflarından bıktığımı , arkadaşlarımın benle dalga geçtiğini , giydiğim her şeyin bol olmasından bıktığımı , kızlara açılmaktan çekindiğimi falan anlattım.

tekrar tebessüm etti . "ah benim güzel yavrum , ben seni seviyorum ya" dedi, sarıldı. "kilon veya boyun ne olursa olsun önce iyi bir insan olmayı öğren." dedi bana . "her şeyin başı sağlıktır ve mutluluktur , gerisine çare vardır. " dedi. sen ne kadar haklıymışsın canım anam. senin sayende kendimi biraz daha iyi hisseder oldum.