bugün

manderlay

lars von trier in dogville nin devamı şeklinde çektiği üçlemesinin ikinci filmidir.

filmde yönetmen ırkçılık ve kölelik kavramlarını çok farklı bir perspektiften ele alır. özgür kalan kölelerin özgürlük ve demokrasiye olan korkuları üzerinden... ''amerika'nın kölelik ve ırkçılık tarihine bir savunma filmi'' olarak eleştiri almış olsa da, film tamamen trier'in provakatif ve kışkırtıcı tarzını yansıtan, söylemek istediğini tam zıddıyla anlatan aykırı kişiliğinin bir ürünüdür fikrimce.

iyi-kötü, güçlü-zayıf, güzel - çirkin, erk, tahakküm, bastırılamayan cinsellik gibi kavramlar trier'in filmlerinin olmazsa olmazlarıdır ve mesaj seyirciye, daima olumsuz olan üzerinden, adeta kışkırtılarak verilir. grace in yine insanın sinirini bozacak ölçüdeki iyilik hali veya kölelerin uç noktadaki pesimistliği gibi...

yönetmenin bu benzersiz ve enteresan tarzını şahsen müthiş ve eşsiz bulurum. finalde yine allak bullak olmuş ve ne düşünmesi gerektiği hakkında en ufak bir fikri olmayan biri olur insan.