bugün

james joyce

bir rivayete göre marcel proustile ilk karşılaşmaları(ve tek) hiç beklenildiği gibi geçmemiştir.

durun anlatayım;

--spoiler--
sene 1922.

paris'de bir otelde büyük bir yemek daveti var. bir sürü sanatçı falan var bu davette. ünlü bestecilerden Stravinsky 'da bu onur konuklarından biri. gene bir rivayete göre picasso'da orada bulunan onur konuklarından birisi.

derken kibarlığıyla tanınan marcel proust geliyor davete. meşhur bir kürk paltosu var bu üstadın ve asla üstünden çıkartmıyor bunu. hani sürekli hasta olan insanlar vardır ya, asla tam sağlıklı olamazlar, işte proust'da bunlardan biri. sürekli üşüyen insanlardan yani.

en sonunda davete james joyce icabet ediyor efendim. tabi gözler joyce ve proust'da. döneminin en büyük iki yazarı. yani döneminin en büyük iki kitabı olan ulysses ve kayıp zamanın izinde'nin yazarları. herkes onlardan büyük edebi konuşmalar beklemektedir doğal olarak. edebiyat tarhinin en büyük anlarındanfakat biri olmalı aslında bu. e boru değil, tarihin en büyük yazarlarından ikisi karşı karşıya.

fakat hiç öyle olmuyor işler.

tanıştırıyorlar efendim bu iki usta yazarı.

ama birbirlerini neredeyse hiç tanımadıkları ortaya çıkıyor. daveti veren kişilerden biri proust'da ulysses'i okuyup okumadığını sorar, proust ise "hayır" der. aynı durum joyce için de geçerlidir.

hikayenin devamı ise daha enteresan. efendim parti sonunda proust yanında iki arkadaşı ile birlikte taksiye biner.* joyce ise izin almadan, davet beklemeden içinde proust'un bulunduğu taksiye atlar. dedik ya proust sürekli üşüyen bir insan. bunu bile bile camı sonuna kadar açar ve bir puro yakar.

bu proust için çok kötü bir şeydir çünkü çok ileri seviye bir astıma sahiptir. fakat kibarlığı ile ünlü olan proust bir şey demez joyce'a. joyce bir nevi proust'Un ulysses'i okumamasının intikamını alır. proust'U sevmemiştir.

bu ikili taksi boyunca hiç konuşmazlar ve proust'Un evine gelince, proust arkadaşını kenara çeker ve "taksideki irlandalı'yı taksinin eve bırakmasını" rica eder.

joyce bu teklifi kabul eder ve bu iki edebiyat devi ilk ve son kez bu şekilde karşılaşırlar.

--spoiler--

olayın temeli bu yönde. yani içeriği ne kadar doğru bilmem ama bu ikilinin balodaki karşılaşmasının zaman kaybı olduğu konusunda edebiyat tarihçileri, hatta joyce'un biyograficisi bile hem fikir.

böyle tarihte bir konuda iki dev isim karşı karşıya gelince inanılmaz şeyler olacak sanıyor insan. mesela gene devrin, hatta tarihin iki büyük yazarı dostoyevski ve tolstoy karşılaşsa neler olurdu acaba der çoğu insan. ama bu ikili hiç karşılaşmamış birbiriyle.

iyi ya da kötü, james joyce ve marcel proust'Un bir zaman aynı odada bulundukları gerçeği insanı mutlu ediyor, sonra böyle bir hikayenin yaşanması ise güldürüyor.

edit: kaynak da vereyim de, götten atıyorum sanmasınlar.

http://www.hurriyet.com.t...-kotu-olabilirdi-39076444
http://www.dusunbil.com/j...irlerinden-sikilmislardi/

yabancı kaynaklar da mevcuttur.