bugün

üç istanbul

mithat cemal kuntay'ın yazdığı, türk edebiyatının okunması gereken ilk 50 romanında yer alması gereken romanı.

türkçe yazılmış en muazzam eserlerden birisi sanırım. kurgusu gerçekten çok sağlam gerçekten.

---------özet----------------
Üç istanbul’da elliye yakın kişi vardır. Ama asıl konu şu üç kahraman arasında geçer : Adnan, Süheyla, Belkis. Romanda Abdülhamit, Meşrutiyet ve Mütareke dönemlerinde istanbul’un durumu yansıtılır.

Adnan 93 Osmanlı-Rus savaşında şehit düşen miralay Salim Bey’in oğludur. istanbul’da Aksaray semtinde hastalıklı annesiyle yoksul bir hayat sürmektedir. Darüşşafaka’yı bitirmiş, Mekteb-i Hukuk’a girmiştir. Edebiyata düşkündür. Özellikle Namık Kemal’i beğenir. Yazar olmayı kurar. Bir yandan öğrenimini sürdürürken bir yandan da çalışarak annesine bakar. Saraydan Hidayet’in aracılığıyla Maliye Nazırı’nın kızı Süheyla’ya özel edebiyat dersi verir. Süheyla dürüst, az konuşan, başı örtülü, geleneklere bağlı bir kızdır. Bu yüzden Adnan önceleri onu pek alaturka bulur, beğenmez. Fakat zamanla öğrencisinin Fransızca bildiğini, klasikleri okuduğunu anlayınca şaşırır. Kızın değeri gözünde büyür. Onunla evlenmeği düşünür. Süheyla da Adnan’dan hoşlanmaktadır.

Bu sırada Adnan yine Hidayet’in yardımıyla yeni bir öğrenci bulur : Erkan-ı Harb Müşiri’nin kızı Belkis, Bu; kibar, modern, güzel, kültürlü bir kadındır. Miralay Hüsrev’le evlidir. Adnan kısa zamanda Belkis’e aşık olur. Süheyla’yı küçümsemeğe başlar, onun evlenme teklifini karşılıksız bırakır. Alafrangalığa, asilzadeliğe özenir. Belkis’in Avrupa’da staj gören kocası yurda döner. Hüsrev çok yakışıklı bir adamdır. Adnan, onun karısını sevmediğini öğrenince sevinir. Bir ara ittihat Ve Terakki Cemiyeti’ne girer. Fakat gizli Cemiyet’le ilişkisi duyulunca tutuklanır, Trablus’a sürgün gönderilir.

1908 de Meşrutiyet ilan edilince, Adnan istanbul’a gelir, ittihatçıların gözde adamlarından biri olur. Avukatlığa başlar. Gitgide ün ve para kazanır. Zengin olur. Belkis evlendiğinden beri bir türlü anlaşamadığı kocasından ayrılır. Adnan hemen ona evlenme teklifinde bulunur. Babası sürgüne gönderilen ve para sıkıntısı çeken Belkis kabul eder. Evlenirler. Gelgelelim, evlilikleri iyi gitmez. Çünkü, Adnan’la karısı arasında sınıf ayrımı vardır. Adnan bu ayrımı gidermek için Şişli’de bir konak tutar, içini antika eşya ile donatır. Öyleyken, Belkis’in gözünde, küçük eski «Tarih Hocası» olmaktan kurtulamaz. Üstelik, mütareke dönemine girince ittihat Ve Terakki’nin egemenliği sona erer. Adnan’ın da yıldızı kararmağa başlar. Gitgide yoksullaşır, itibar ve kuvveti azalır. Bu arada Belkis bir Rus prensine tutulur. Parası için evlendiği Adnan’dan boşanır. Fakat Prens de parasızdır ve morfin kullanmaktadır. Sık sık Belkis’i dövmektedir. Sonunda, Belkis ondan da ayrılır. Amerika’ya gider. Orada iş bulamaz, aç kalır. Sinirleri bozulur. Umutsuzluğa kapılarak havagazıyla intihar eder.

Adnan Mütareke günlerinde bir süre saklanır. ingilizlerin elinden kurtulur. ittihatçılar Malta’dan salıverilince o da ortaya çıkar. Yeniden avukatlığa başlar, fakat hiç müşteri bulamaz. Sıkıntıya düşer. Tam bu sırada Süheyla ona dost elini uzatır. Adnan, hala kendisini seven ve yıllarca bekleyen Süheyla ile evlenir. Süheyla’nın konağına yerleşirler. Evin masraflarını karısı karşılar. Adnan’ın yazıhane kirasını da gizlice o öder. Adnan’ın artık yıldızı sönmüştür. Eski tanıdıkları, koltuklayıcıları ona yüz çevirmiş, yalnız kalmıştır. Avukatlığı da iyi gitmemektedir. Bu durum Adnan’ı derinden yaralar, verem olmasına yol açar. Hastalığı yavaş yavaş ilerler. Annesi gibi o da bir gün veremden ölür.

---------özet------------