bugün

hüseynikten çıktım şeher yoluna

elaziz türküsüdür. elazığ'a iş için gittiğimde harput'ta dinlemiş, aşık olmuştum. her türkünün hikayesini merak ederim. oradaki büyüklere sorduğumda aşağıdaki hikayeyi anlatmışlardı.

öncelikle türkü genç yaşta hayatını kaybeden telgrafçı akif için harput aydınları tarafından yakılmıştır. ahmet kaya da bu şarkıyı telgrafçı akif ismiyle söyler.

(bkz: telgrafçı akif)

1800'lü yıllarda Harput Posta Müdürüymüş Akif. herkes tarafından sevilen mert ve yakışıklı bir adammış.
Elaziz'in Hüseynik köyünde oturur sabahları ise saray yolu ile Harput'a çıkarmış.

bir gün yine o yoldan harput'a çıkarken kalp krizi geçirmiş ve hayatını kaybetmiş.
"yaradanın can ağrısı tesir etti koluma" der hatta türküde.

hikayenin geri kalanında birazcık rivayetler var. şöyle ki;

bir grup, türküde bahsedilen atik hanım'ın, akif'in kız kardeşi olduğunu, bir grup ise atik hanımın evli ancak bizim akif'e yasak bir şekilde aşık olduğunu söyler. hatta arif'in de gündüzleri harput yoluna da atik hanım'ı izlemeye çıktığına inanırlarmış.
harput halkı bu yasak aşkı düşünmek istemiyor. dolayısıyla Atik hanımın Akif'in kız kardeşi olduğuna inanıyor.

mamoş türküsünü de söylemekten çekiniyorlar mesela çok enteresan. mamoş türküsünü de bilenler bilir yasak aşk üzerine yazılmıştır.

her neyse, tabi ki bu türküyü en ama en iyi söyleyen ahmet kaya'dır.

"ah yazık oldu şu genç ömrüme, bilmem şu feleğin bana cevri ne"
"böyle canlar teşenire koyulmaz, yazık oldu"