bugün

sözlük yazarlarının itirafları

endüstrileşen futbol yüzünden artık futboldan da tuttuğum takımdan da yavaş yavaş soğuyorum. artık daha mantıklı davranıyorum, davranacağım bu konuda. takımım kazanırsa sevinirim ancak yenilirse üzülmem. kazandığında sevinirsem vücut, mutluluk hormonu salgılıyor ancak yenildiğinde sinirlenirsem vücuda zarar. bundan sonra olabildiğinde pragmatik davranıp yalnızca bana yararlı olan davranışı sergileyeceğim bu konuda. takımın çok kötü oynasa da stada gidip destekliyorsun ve "1-0 olsun, bizim olsun." mantığıyla hareket ediyorsun. saçma değil mi? neden kendi kendimizi takımın kölesi yapıyoruz? estetik yönden zevk vermese de karşılaşmayı kazandığı için manevi yönden zevk verdiği için mi kötü oynayan takımımızı bile destekliyoruz?

ayrıca futbolcular ve teknik direktör, eşek yükü para kazanırken ve futbolu meslek dalı edinmişken onların başaramadığı bir şey için benim üzülmem çok saçma. bu yüzden bundan sonra stada gidip maç izlemem -ki ankara'da yalnızca iki maçına gittim galatasaray'ın-. kendi adıma konuşuyorum, hem hayırsız bir taraftar olup hem de tuttuğum takımdan çok şey bekliyorum, bekleyeceğim. ne forma alacağım ne de başka bir şey. bunu diğer taraftarlar yapsın, ben çıkarcı ve iki yüzlü olacağım bu konuda.

bir de futbolculara yüksek maaş verme dönemini kim başlattıysa allah onu bildiği gibi yapsın. milyon eurolar, dolarlar, liralar kazanırken kimse "kolay değil. sakatlık var, antrenman var, yolculuk var." demesin. diğer mesleklerin zorluğu yok mu? hem diğer meslektekiler o kadar yorulurken bunlar gibi milyon eurolar, dolarlar, liralar mı kazanıyor? bir futbolcu -kendi sosyal (maddi ve manevi) durumu gereği- kendini sıradan doktordan üstün görebilir ancak sakatlanıp da "iyileştirin beni, futbol yaşamım tehlikede!" dediğinde onu kurtaracak olan, bu iş için yıllarını vermiş doktordur ve bu çok adaletsizcedir. doktor, bu işe yıllarını vermese bu futbolcu denen bozuntu, belki de aç kalacak. acaba allah adaleti böyle mi sağlıyor? "birinde beyin var, diğerinde yok; birine doktorluk, diğerine futbolculuk yeteneği vereyim." mi diyor?

futbol, özünde zevk vermesi için oynanan bir oyundur ancak bu endüstrileşen futbol, her şeyi batırdı. futbolun ilk yılları ne güzeldir. gerçek futbol, profesyonelleşmemiş yani amatör olarak oynanan futboldur. yüksek gelir getirmez. takım ve taraftarları, bölgesel olduğu için futbolcular da taraftarlar da içtendir, birbirlerini tanırlar; çıkar ilişkisi pek yoktur. artık her şey para, para ve yine para. metin kurt'un güzel bir sözü var: "futbol borsada değil arsada güzel"

girdiyi de şenol güneş'in sözüyle bitireyim: "futbolu eskiden açlar oynar, zenginler izlerdi. şimdi zenginler oynuyor, açlar izliyor."