bugün

sözlük yazarlarının itirafları

şu hayatta çılgınlar gibi yapmak istediğim şeyler var. mesela geçen gün yaptığım projeyi anlatırken ''performatik anların fiziksel olarak izdüşümü'' tadında benzer bir cümle kurdum. biraz sustum, yutkundum. içimden gözleri büyümüş şekilde bana bakanlara ‘’’- nolduu yaaraaam’’ demek istedim. sonra beynimin tüm ilkel duygularına karşı koyup sustum. küfür etmek ilkel bir dışavurumdur. ilkel bir isyandır bakarsanız. bir karşı durma durumudur. neyse ki noldu yaaram üzerinden felsefe yapmayacağım. en büyük hayali en lüks bir kokteyl sırasında sigara içilen alana siyah bira poşeti içinden adıyaman tütününü çıkarıp sarmak isteyen biriyim. hala bir isyankarlığım ve mizah anlayışım var. kendimi bazen on beş yaşında kurulup iki ay içinde dağılmış bir metal grubu gibi hissediyorum . bir tarafım kırık.

ne diyordum
Duygular falan filan. Bugun oturup aşk ile ilgili iki satır yazmaya niyetlendim. Onun yerine bu satırları yazıyorum. Tüm eski sevgililerim evlenmiş, kimisi parkta çocugunu gezdirirken. Ben hegel mutlak tin konulu sunum hazırlıyorum. Kocişle kahvaltı keyfff fotoları atılırken ben alka seltzeri icat eden adama methiyeler düzüyorum. Aşkla ilgili yazabilceklerim inanılmaz kısıtlı. Eskiden aşk ile ilgili bir oturuşta sayfalar yazardım. Şimdi goy goy muhabbeti yapıyorum. Noldu benim gibi her otobus durağında ımkansız bir aşka başlayıp, sonraki durakta geçirdiğim ayrılık acılarına.

sonradan kazanılan bir bilinç hali ve öz farkındalık… / göt oldum diyelim.

Aşk aslında fena derece yüzeysel ve gerçekci bir durum. Peri masallı değil aşk. statü savaşı günümüzde. Hatta aşk değil arkadaşlığı bile öyle algılayan insan sayısı hiçte az değil.

Sizden çıkarı olmadan selam bile vermeyen. çıkarı olunca köpek sürüsü gibi peşinizden ayrılmayan insanlarla dolu dünya… şu kum tanesi ömrünü insanları mutsuz ederek geçiren, kötülükten zevk alan,yalanlar söyleyen,halk tabiriyle iki yakası bir araya gelmeyecek olan insanlar var. işte bu insanlara değmeden, çarpmadan,kirlenmeden,parçalanmadan,kırılmadan büyümek çok zor…

Lakin bazı insanlarlar vardır bilirsiniz işte hani en çok kavga ettiğiniz. ama bir türlü ayrı kalamadığınız insanlar. hani bilirsiniz her seferınde biter ama bitmez. bazı insanlar vardır hani bir kelimesi dünyaya bedeldir. hem en çok eğlendiğiniz, hem en iyi arkadaşınız o insan. hani ne bileyim vardır ya ayağınız taşa çarpsa dünyaları yakacağını bildiğiniz, en çok kendinizi anlattıgınız en cok anlamaya çalıştıgınız insanlar vardır ya

cadde üstü ayrılıkların bile zor geldiği. sarılmaya doyamadığınız insanlar. güzel günler kadar kötü günler geçirdiğiniz, karşılıklı efkarladığınız. iki kadeh tokuşturduğunuz insanlar vardır ya...
kaçtığınız, korktuğunuz insanlar vardır ya hani... ayrılıkların eskitemediği, sizi size anlatan insanlar, dostluklar vardır ya...

öyle insanları kaybetmeyin! sevin!

hani şakayla karısık sorarsınız ya karşınızdakine ben ölürsem naparsın yada şöyle olsa naparsın diye. genellikle cevaplar bellidir ya şakaya vurulur. ya saçmalama denir. ya öyle konuşma falan. ben bile öyle derim yani. karadenizde doğmuş buyumus lafının üstüne laf duymaya tahamul edemeyen hayatımın en buyuk kavgalarını ettiğim biri gecenin dördünde emar sırasında bana şu kelimeyi kurduktan sonra diyebiliyorum ki gerçek dostluk,sevgi,aşk,arkadaşlık öyle bir şey ki siz onu işte ‘o an’ anlıyorsunuz...

ya beynimde tümör varsa? naparsın?
- savaşırız!
------

Tüm kötü huylulara inat, biz yine gelir,çizer, çalar, söyler, savaşır , ölürüz… çünkü iyi huylular aslında ölmez!! Bize bıraktıkları duygularla yaşarlar. Ama kötü huyluları vicdan öldürür…