bugün

sri lanka

bu ay içerisinde sri lanka'lı bir arkadaşımı ziyarete gidip, 10 gün kalıp büyük bir bölümünü gezdiğim ülke. eğer, turist olarak gidecek, otelde kalacaksanız ve çok fazla araç yolculuğu yapmayacaksanız kesinlikle gidilip görülmesi gereken bir yer. ancak gideyim, bir şekilde ülkeyi gezerim, macera olur diyorsanız kesinlikle önce başka yerlerde deneyin maceracı ruhunuzu. bir kere trafikteki herkes ama herkes sanki intahara meyilli birer seri katil. böyle bir araç sürmek yok. adamlar frene falan basmıyorlar, aman yavaşlayayım, yol vereyim falan yok. son ana kadar zorluyor. son anda, baktı olmuyor* asılıyor frene.

yemekleri de tahmin ettiğiniz gibi çok fazla baharatlı. burda mc donalds'a gidip "ben köriyi çok severim ya" diyip tatlı köri sos isteyen, gittiği restoranlarda körili tavuk yiyenlerdenseniz hayatınızın şokuna hazırlanın. köri bildiğiniz gibi değil, her yerde, her şeyin içinde. efendim bir bara gittik. dışarıdan o kadar sağlam bir mekan gibi görünüyor ki almayacaklar falan diye korktum ben. ama içeri bir girdik, köy kahvesi ve pavyon sentezi bir yer. biraların yanına fıstık söyledik. abi fıstığı almışlar, köri baharatı ve yapraklarıyla ve sarmısakla beraber kavurmuşlar. burdan anla daha nerelerde nerelerde var o köri yaprağı. onun dışında bir müddet sonra pilav yemekten için şişiyor.

doğal hayatla iç içe değilsen uzak dur derim. zira ada kompe bir balta girmemiş ormanmış. alan açıp yerleşim kurmuşlar. ama alanı da sadece evi yapacak yer açmışlar orman duruyor. böyle olunca da doğal hayatta duruyor. en azından börtü böcek seviyesinde. bu arada bizim karadeniz ya da trakya ormanlarını görüp, oradaki ormanı kafanızda canlandırmaya çalışmayın derim, alakası yok. zira sri lanka'daki ormanlar baya vahşi hayat barındıran, bir çok yerinde içine girmek imkansız tropikal orman. e durum böyle olunca, avucunuzdan büyük bir örümcek lavabonun altından çıkınca, ya da bacağınız uzunluğunda bir iguana koşa koşa önünüzden geçtiğinde siz bir "hassiktir lan, nerdeyim ben" diyorsunuz, yerel halk kafasını sallayarak "hea amına koyam, burda çok var onlardan" diyor.

sokaklarda meyve standları var, kral hindistan cevizi denemenizi tavsiye ederim. önce suyunu içiyorsunuz, sonra meyveyi yiyorsunuz ama meyvenin kendisi çok sallanmıyor, suyu daha çok seviliyor. yani adama "aç bi tane deseniz" suyunu içip atsanız ve bi tane daha deseniz hiç garipsemez ama suyunu istemediğini söylerseniz bi garip garip bakar.

domuz etine ve alkole duyarlı olan arkadaşlar için; avrupa'ya ya da müslümanların azınlık yaşadıkları ülkelere gittiğinizde sanki her yemeğin içinde domuz eti ya da alkol varmış gibi bir tedirginliğiniz oluyor. burada olmasın, zira burada müslümanlar, hristiyanlar ve budistler beraber yaşıyorlar. bu yüzden birbirlerine saygı göstermeyi öğrenmişler. alkol satımı kolay ruhsat alınan bir şey değilmiş o yüzden alkollü mekandır, girmeyelim gibi bir endişeniz olmasın. menüde de içinde domuz olan bir şey sipariş etmediğiniz sürece domuz koymuyorlar. zaten orada olduğum 10 günlük süre boyunca da hiç domuzlu bir yemek de görmedim. her yer tavuk, kırmızı et ve balık dolu.

tahret konusunda duyarlı arkadaşlar; yurt dışına çıkan bir çok insana "la orda nası sıçıyonuz" diye soruyorlar. evet, tahret yurt dışında büyük bir sorun ancak sri lanka'da değil. dedim ya ülkenin büyük bir çoğunluğunu gezdim. bu süreçte de yeri geldi ev tuttuk, yeri geldi otelde oda tuttuk. 10 gün boyunca da hiç bir tahret sıkıntısı yaşamadım. zira her tuvaletin yanında duş başı gibi bir aparat var, üzerindeki düğmeye basında su açılıyor. insanlar onunla tahretleniyorlar. hristiyanlar da budistler de.

ama gene de çok güzel bir deneyimdi, otelde kalacak ve plajlarda daha çok vakit geçirme şartıyla bir daha kesin giderim.