bugün

yazarların gördüğü kabuslar

annemin "bazı rüyalar sevdiklerinin hayattayken kıymetini bilmen içindir" diye yorumladığı gördüğüm en korkunç kabustur.

annem ve kardeşimle ıssız, çöl gibi kurak bir bölgeye bir minibüsle gitmişiz. zaten yaşadığımız yer de oraya yakınmış. amacımız eve su götürmek. yolun sol tarafı "dikkat taş düşebilir" levhası konulan yerlere benzeyen bir yamaç, diğer tarafın aşağısı düzlük. verimli topraklar sürülüp nadasa bırakılmış. hava o kadar sıcak ki asfalt buharlaşıyor, belki de kaynıyor. minibüsten indiğimizde karşımızda migros vardı. çölün ortasında tek yaşam belirtisi ve nimeti sayılan bir alışveriş merkezi. içerisi beklenildiği üzere çok kalabalık. iğne atsan yere düşmeyecek şekilde. zaten normalde kalabalık oluyor marketler hele ki öyle bir yerde varın siz düşünün ilgiyi.

annem bize minibüse binip geri eve döneceğini, burada beklemenin kendisi için yorucu olacağını söyleyip bizi su ve birkaç küçük şey almamız için içeri uğurluyor. markete girişte sol tarafta çerezler, pamuk şekerler, ileride et reyonu, sol taraflarda başka başka reyonlar, meyve suları süt vs. her şey gerçekçi.* bir iki şey dışında. içeride markette olmaması gereken uçan balon satan bir adam var. çocuklar etrafında. zaten kalabalık geçecek yer yok. neyse biz bir takım şeyler alıyoruz, kasada bayağı bir sıra bekleyip çıkıyoruz. annem gitmiş o sırada. daha sonra tam dışarı adımımızı atarken aklıma almadığımız bir şey geliyor: çerez. almazsak annem kızabilir. kardeşime tek ben girersem daha hızlı olacağımızı söyleyip beni gölgede bir yerde beklemesini söylüyorum.

o mahşere yeniden giriyorum. neyse ki çerezci girişte hemen soldaydı. çerez kuyruğuna giriyorum bu sefer de. çerezci çok garip bir adam. mumya gibi yüzü sargılı. bir anda gözlerinden kırmızı lazer ışığı gibi ışık çıkarıyor bana bakıp. benden hoşlanmamış belli ki. ondan korkmuyorum. param var elimde sevse de sevmese de eşşek gibi hizmetimi görecek, verecek bana karışık çerezimi! o sıcakta o kadar yoldan gelmişiz kendimizden geçmişiz zaten vıcık vıcık ter içindeyiz herkes gibi, eve gittiğimde annemden azar işitmek istemiyorum, bir işi yarım bırakmak istemiyorum. en sonunda veriyor bana da çerezimi. pis mumya.

işte burası korkunç kısım...

daha sonra dışarı çıktığımda kardeşimle elimizde beyaz poşetlerle yolun sağ tarafından kardeşim önde ben arkasında tek sıra halinde sağdan yürüyoruz, minibüs gelmeyecekmiş, yürüyerek eve gidicez, yoldan hiç araba gelip geçmiyor. sağ taraf, biraz aşağısı boş tarlalar olan taraf. toprağı serin ve sürülmüş. yol çok dar. sola kaçış yok. kardeşim bana oyun yapıyor toprağa iniyor orada yürüyor, bir çukurdan bir tümsekten yürüyor, onu bi görüp bi göremiyorum. gülüşüyoruz eğleniyoruz, "hadi gel artık" diyorum. onun gözümün önünden kaybetmek istemiyorum. o da geliyor tekrar önüme geçiyor. tam o sırada karşıdan kahverengi bir kamyon hızla geliyor, adeta uçuyor.* sürücü koltuğuna baktığımda kimseyi göremiyorum. kimse yok. aniden direksiyonu sağa kırıp üzerimize doğru geliyor. o sırada olayın aniden gelişmesi ve panikten kardeşimi göremiyorum. kamyon tam beni ezecekken hemen zıplayıp kamyona ayağımı dokundurup güç alarak kendimi sağ tarafa tarlalara atıyorum. yuvarlanıyorum ve duruyorum. 5-10 saniye kendime gelemiyorum. kamyon çoktan basıp gitti. kardeşimi arıyor gözlerim. tarlada mı o da acaba diye bakıyorum etrafa yok. yola çıkmak için tırmanıyorum. tırmanırken yolda kardeşimin bir kedi gibi ezilmiş cansız bedenini görüyorum. bedeni asfalta yapışmış, dümdüz olmuş, kafasının ortasından teker geçmiş halde, bağırsakları dağılmış, bir gözü fırlamış kanlar içinde cansız bedeni... o kadar üzüldüm ki, yıkıldım, ağlayarak uyandım. içimden de kamyoncuya lanetler savurarak.

bunu kardeşime anlatmadım. anneme anlattım bir tek. kardeşimi çok seviyorum ama aramız hep limoni. küçükken ona yaptıklarım yüzünden, hiç dirlik vermedim ona sanırım. ama onu çok seviyorum. bir daha ne yaparsa yapsın kızamam bundan sonra ona. onunla uğraşıp onu kızdıramam da. onunla zıt bile gitmiyorum artık. gördüğüm rüyadan daha kötü ne olabilir ki? onu öyle göreceğime bana ömür boyu zıt gitsin ben yine de severim onu...