bugün

necla arat

Umumî arzu üzerine (Prof. Necla Arat kimdir?)

işsiz başıma iş çıkartıyor okurlar… Olaylara makro yaklaşmaya kendimi yoğunlaştırmışım, ille bazı kişilerle ilgili eski dosyaları açmamı istiyorlar… Eskiden müzik programlarında sanatçılar şarkıları “Umumî arzu üzerine” dedikten sonra icra ederlerdi; okur benden de benzer bir uygulama bekliyor…

Bu yazı 'umumî arzu üzerine' yazıldı; son zamanlarda çeşitli platformlarda yeniden boy göstermeye başlayan Prof. Necla Arat kusura bakmasın…

Necla Arat'ı istanbul/Çağlayan mitinginin üç düzenleyicisinden biri olarak tanıdınız. Sadece mitingde konuşmakla kalmadı, öncesinde ve ertesinde yapılan televizyon tartışmalarına da katıldı Necla Hanım. Bu hafta sonu Çanakkale'de yapılacak mitingi de o düzenlemiştir sanırım.

Necla Arat Çanakkaleli. Çanakkale ilimizin son dönemlerde çıkardığı en ünlü iki kişiden biri odur; diğeri rahmetli meslektaşımız Halit Çapın'dı… Necla Arat ile kardeş olduklarını öğrenip yazdığımda, bana, “Lütfen beni bu işe karıştırma” mesajını göndermişti rahmetli Halit Çapın…

Henüz şimdiki kadar ünlü değilken radarıma yakalanmıştı Necla Arat. Ben insanların düşüncelerine saygı duyarım, hangi düşüncede olurlarsa olsunlar… Sorunum, dostluk ve düşmanlıkları farklı sebeplere dayananlarladır…

Toplumda kabul gören pek çok konuya ters yaklaştığını gördüğümde Prof. Necla Arat için aklıma takılan tek bir soru oldu: “Neden acaba?” Bir üniversite hocası nasıl olur da kendini bilgi düzeyi düşük kişilerin oyuncağı olan 'irtica' konusuna hapseder? Sebep ne olabilir?

insan gerçeğin peşine takılırsa sorularına açıklık getirecek bilgiye ulaşabiliyor. Necla Arat'la ilgili soruma da gecikmeden cevap bulabildim. Tabii önce iz sürmem gerekti. Necla Arat'ın 1975 yılında doçentlik unvanı aldığı özgeçmiş bilgisiydi; onun konumundaki birinin profesörlüğe erişmesi en fazla beş -bilemediniz altı- yıl tutardı. Oysa Necla Arat'ın özgeçmişinde “1988 yılında profesörlük unvanı aldı” ayrıntısı vardı. 13 yıllık süre bana bayağı uzun geldi ve “Niçin acaba?” diye sormaya başladım…

Cevabı şu: Bir ara Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği başkanlığı da yapmış, şimdilerde miting düzenleyen Necla Arat'ın adı 'bilim hırsızlığı' olayına karışmıştı. Lâfı fazla uzatmadan, kendimi de yormadan, eski bir yazımdan konuyla ilgili bölümü aktarayım:

“Necla Arat, profesörlük unvanı almak için, istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde bir tez hazırlar. Tezi görüşen kurulda oylar kilitlenir; beş üyeden ikisi lehte, ikisi aleyhte, biri de çekimser oy kullanmıştır çünkü... Böyle durumlarda âdet, durumu bir üst kurulun ilgisine sunmaktır; öyle de yapılır. Üst kurul, daha önce konuyu görüşen bilim kurulunun üyelerinden birinin hazırladığı bir rapordan haberdar olunca işin rengi değişir. Üst kurul, dehşetengiz iddialarla dolu raporu ciddiyetle incelemesi için bir komisyon oluşturur...

“Necla Arat o raporu dosyaları arasında bulabilir mi, bilemem, ama hâfızasını tazelemek için en can alıcı cümleyi buraya nakledeyim: 'Görüldüğü üzere, Necla Arat'ın 218 sayfalık tezinin sadece 20 sayfa kadar tutan kısmının orijinal mi olduğu tesbit edilememekle beraber, geri kalan 200 sayfalık kısmı tamamen intihalden ibarettir.'

“Ahlak Felsefesi adını taşıyan tez üç ayrı ingilizce kitaptan tercüme yoluyla derlenerek hazırlanmış, rapora göre. Böyle durumlarda hep yapıldığı gibi, iz şaşırtsın diye, serbestçe yararlandığı o üç kitabın adını bile anmamış Necla Hanım. Ancak, rapor, o kitaplarla tez arasındaki fikir ve ifade beraberliğini satır satır göstermekte. Tabii, bilim jürisi durumundaki üst komisyon bu bulgu üzerine tezi geri çevirdiği gibi, 'intihal suçlusu' Doç. Dr. Necla Arat'ın üniversiteyle ilişkisinin kesilmesini de talep etmiş. Sonuçta, Necla Hanım üniversiteden altı ay uzaklaştırma cezası almış. Meslekdaşları 'Artık dönmez' tahmininde bulundukları halde dönmüş de. Bu durumu bilenlerin ortadan çekilmesini sabırla bekleyip, 1988 yılında, yani epey gecikmeli, YÖK profesörü de olmuş.”

Çağlayan mitinginin düzenleyicisi Necla Arat'ın başından böyle tatsız bir olay geçmiş işte. Kendisinin 'irtica' saplantısını da bir başka yazımda o tatsız olaya bağlamışım. Şöyle: “Üniversiteyle ilişki kesmeyi getiren bir rapordan söz ediyorum ya, o raporu yazan Prof. Nihat Keklik istanbul Üniversitesi'nde islâm felsefesi hocasıydı. Prof. Keklik'i görev olarak üzerine aldığı bir konuyu mecburen araştırıp bulgularını raporlaştıran biri olarak görmediği anlaşılıyor Necla Arat'ın; Prof. Keklik'in şahsında temsil edildiğini düşündüğü bir felsefeyle harekete geçtiğini düşünüyor besbelli...”

Umumi arzu üzerine bilgilerinize sunulur…

Taha KIVANÇ