bugün

* *

Necla Arat , istanbul doğumlu. Liseyi American Field Service bursu ile gittiği California'da bitirdi.1964'de istanbul Üniversitesi Felsefe-Sosyoloji Bölümünden mezun olan Arat, Doktorasını Felsefe Bölümünde yaptı. Sistematik Felsefe Kürsüsünde Doçent ve Profesör oldu. Halen aynı Kürsünün Başkanlığını yapıyor ve Siyaset Felsefesi, Etik, Estetik ve Feminizm dersleri veriyor. Prof. Arat, 1989 yılında kurulan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin, Çağdaş Eğitim Vakfının, ANAÇEV'in kurucularından. 1989 sonunda Türkiye'deki ilk Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezini istanbul Üniversitesinde kuran Arat, Bu Merkez'in Müdürlüğü ile yine ilk kez kurulan Kadın Çalışmaları Kürsüsünün ve Yüksek Lisans programının Başkanlığını üstlenmiş bulunmakta. Türk Kadınlar Konseyi, Felsefe Derneği, Öğretim Üyeleri Derneği, Kadın Araştırmaları Derneği gibi kuruluşlarda kurucu ve üye olan ayrıca 1995 yılında 35 kadın derneğinin bir şemsiye altında birleşmesiyle oluşan istanbul Kadın Kuruluşları Birliği'nin kurucu Başkanı olup koordinatörlüğünü yürütmüş olan Prof. Arat, evli ve 3 çocuk annesi..
Kitapları;
Etik ve Estetik Değerler
Susmayan Yazılar Eğitim, Laiklik, Kadın ve Siyaset Üzerine
Kadınların Gündemi
Siyaset, Kadın ve irtica
Kadın ve Cinsellik
Türkiye'de Kadın Olgusu Kadın Gerçeğine Yeni Yaklaşımlar
Kadın Gerçeklikleri
Türkiye'de Kadın Olmak (Kadın Sorunlarından Kesitler)
"laiklik özgür türk kadınının güvencesidir" demiş *cumhuriyet mitingi tertip komitesi üyesi, türk kadını.
ulusal sivil toplum kuruluşları birliği başkanı ve dönem sözcüsü.
bu akşam ntv de can dündar ın sunduğu neden programında muhtıra için "herkes fikrini söylüyor asker neden söylemesin demokratik kurumlardan bir tanesi değil mi?" diye sordu, ayıp yahuu asker fikir mi söyledi yoksa gelirim deviririm seni mi dedi?
nasıl bir demokratik kurumdur ki elinde silahlı güç var ve seçilmiş siyasi erke benim damarıma basarsan gelir tekmelerim seni diyor?
profesörlük ünvanına yazık değil mi hocam? hani miting darbe karşıtıydı, kandırmış olmuyor musun insanları?
kendisini feminist olarak adlandıran fakat 29 nisan 2007 cumhuriyet icin caglayan mitinginde tuncay özkan'ın çıkıp bangır bangır namus diye bağırmasına göz yumabilen, ataerkil değerlerin en köklü ve sağlam taşıyıcısı olan orduya olan bakış açısıyla kadın haklarını koruyabileceğini düşünen insan. kemalist feministlerin en büyük yanılgalarından biriyle kurtarılmış kadınlığı ile kurtarılması gereken kadınlar için birşeyler yapıyor gibi görünen necla hanım kadın hakları sorununu son zamanlarda siyasi amaçlar için alenen kullanmaktadır.
1960 darbesine ihtilal 1971 ve 1980 darbesine darbe diyebilen bir profösör. yahu üniversitelerimizin başına bu kadar bilimsellikten uzak laiklik kokoşu insanlar nasıl geliyor diye tam düşünmeye ve araştırmaya başlamışken, kendisinin doçentlik yıllarında prof. olabilmek için bilim hırsızı olduğunu öğrendiğim güya çağdaş kadın. genelkurmay ın muhtırasına karşı çıkmıyosunuz değilmi hocam, ya 1980? noldu sustunuz. ha anladım size iyi olan darbe, bana iyi olan darbe, anlıyorum.
http://www.hurriyet.com.t...sp?yazarid=131&gid=61
(bkz: atatürkçülük ve sahtekarlık)
cumhuriyet mitiglerinin tertip komitesinde yer alan ve 22 temmuz 2007 seçimlerinde chp den milletvekili adaylığı kesinleşen akademisyen, profesör doktor.
Cumhuriyet mitinglerinin tertip komitesinde yer alan ve CHP'den milletvekili adaylığı kesinleşen Prof. Dr. Necla Arat'ın doçenlik ve doktora tezlerinin intihal olduğu ileri sürüldü. Arat'ın daha önce de profesörlük tezinde bilim hırsızlığı olduğu ortaya çıkmıştı. Arat'ın "E. Cassirer ve S. K. Langer'de Sembolik Form Olarak Sanat" başlıklı doktora tezi hakkında yapılan incelemede; kitabın büyük bir kısmının Cassirrer ve Langer adlı yazarlardan kaynak belirtilmeden yapılan alıntılarla oluştuğu kaydedildi. Arat'ın "18. Yüzyıl ingiliz Felsefesinde Etik ve Estetik Değerler Arasındaki ilgi Sorunu" isimli doçentlik tezinde de benzer intihaller olduğu belirtildi. Doktora ve doçentlik tezleriyle ilgili intihal iddialarına köşesinde yer veren Ahmet Hakan Coşkun, Arat hakkında "suç duyurusunda bulunduğunu" belirtirken, intihal iddialarının belgelerinin de kendisinde mevcut olduğunu kaydetti.

http://www.ozgurradyo.com...yrinti&haber_no=17409
chp tarafından istanbul 2.bölgede 6.sıradan milletvekilliğine adaylığı gösterilen hanımefendi.
23.dönem istanbul milletvekili.

(bkz: cumhuriyet halk partisi)
Umumî arzu üzerine (Prof. Necla Arat kimdir?)

işsiz başıma iş çıkartıyor okurlar… Olaylara makro yaklaşmaya kendimi yoğunlaştırmışım, ille bazı kişilerle ilgili eski dosyaları açmamı istiyorlar… Eskiden müzik programlarında sanatçılar şarkıları “Umumî arzu üzerine” dedikten sonra icra ederlerdi; okur benden de benzer bir uygulama bekliyor…

Bu yazı 'umumî arzu üzerine' yazıldı; son zamanlarda çeşitli platformlarda yeniden boy göstermeye başlayan Prof. Necla Arat kusura bakmasın…

Necla Arat'ı istanbul/Çağlayan mitinginin üç düzenleyicisinden biri olarak tanıdınız. Sadece mitingde konuşmakla kalmadı, öncesinde ve ertesinde yapılan televizyon tartışmalarına da katıldı Necla Hanım. Bu hafta sonu Çanakkale'de yapılacak mitingi de o düzenlemiştir sanırım.

Necla Arat Çanakkaleli. Çanakkale ilimizin son dönemlerde çıkardığı en ünlü iki kişiden biri odur; diğeri rahmetli meslektaşımız Halit Çapın'dı… Necla Arat ile kardeş olduklarını öğrenip yazdığımda, bana, “Lütfen beni bu işe karıştırma” mesajını göndermişti rahmetli Halit Çapın…

Henüz şimdiki kadar ünlü değilken radarıma yakalanmıştı Necla Arat. Ben insanların düşüncelerine saygı duyarım, hangi düşüncede olurlarsa olsunlar… Sorunum, dostluk ve düşmanlıkları farklı sebeplere dayananlarladır…

Toplumda kabul gören pek çok konuya ters yaklaştığını gördüğümde Prof. Necla Arat için aklıma takılan tek bir soru oldu: “Neden acaba?” Bir üniversite hocası nasıl olur da kendini bilgi düzeyi düşük kişilerin oyuncağı olan 'irtica' konusuna hapseder? Sebep ne olabilir?

insan gerçeğin peşine takılırsa sorularına açıklık getirecek bilgiye ulaşabiliyor. Necla Arat'la ilgili soruma da gecikmeden cevap bulabildim. Tabii önce iz sürmem gerekti. Necla Arat'ın 1975 yılında doçentlik unvanı aldığı özgeçmiş bilgisiydi; onun konumundaki birinin profesörlüğe erişmesi en fazla beş -bilemediniz altı- yıl tutardı. Oysa Necla Arat'ın özgeçmişinde “1988 yılında profesörlük unvanı aldı” ayrıntısı vardı. 13 yıllık süre bana bayağı uzun geldi ve “Niçin acaba?” diye sormaya başladım…

Cevabı şu: Bir ara Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği başkanlığı da yapmış, şimdilerde miting düzenleyen Necla Arat'ın adı 'bilim hırsızlığı' olayına karışmıştı. Lâfı fazla uzatmadan, kendimi de yormadan, eski bir yazımdan konuyla ilgili bölümü aktarayım:

“Necla Arat, profesörlük unvanı almak için, istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde bir tez hazırlar. Tezi görüşen kurulda oylar kilitlenir; beş üyeden ikisi lehte, ikisi aleyhte, biri de çekimser oy kullanmıştır çünkü... Böyle durumlarda âdet, durumu bir üst kurulun ilgisine sunmaktır; öyle de yapılır. Üst kurul, daha önce konuyu görüşen bilim kurulunun üyelerinden birinin hazırladığı bir rapordan haberdar olunca işin rengi değişir. Üst kurul, dehşetengiz iddialarla dolu raporu ciddiyetle incelemesi için bir komisyon oluşturur...

“Necla Arat o raporu dosyaları arasında bulabilir mi, bilemem, ama hâfızasını tazelemek için en can alıcı cümleyi buraya nakledeyim: 'Görüldüğü üzere, Necla Arat'ın 218 sayfalık tezinin sadece 20 sayfa kadar tutan kısmının orijinal mi olduğu tesbit edilememekle beraber, geri kalan 200 sayfalık kısmı tamamen intihalden ibarettir.'

“Ahlak Felsefesi adını taşıyan tez üç ayrı ingilizce kitaptan tercüme yoluyla derlenerek hazırlanmış, rapora göre. Böyle durumlarda hep yapıldığı gibi, iz şaşırtsın diye, serbestçe yararlandığı o üç kitabın adını bile anmamış Necla Hanım. Ancak, rapor, o kitaplarla tez arasındaki fikir ve ifade beraberliğini satır satır göstermekte. Tabii, bilim jürisi durumundaki üst komisyon bu bulgu üzerine tezi geri çevirdiği gibi, 'intihal suçlusu' Doç. Dr. Necla Arat'ın üniversiteyle ilişkisinin kesilmesini de talep etmiş. Sonuçta, Necla Hanım üniversiteden altı ay uzaklaştırma cezası almış. Meslekdaşları 'Artık dönmez' tahmininde bulundukları halde dönmüş de. Bu durumu bilenlerin ortadan çekilmesini sabırla bekleyip, 1988 yılında, yani epey gecikmeli, YÖK profesörü de olmuş.”

Çağlayan mitinginin düzenleyicisi Necla Arat'ın başından böyle tatsız bir olay geçmiş işte. Kendisinin 'irtica' saplantısını da bir başka yazımda o tatsız olaya bağlamışım. Şöyle: “Üniversiteyle ilişki kesmeyi getiren bir rapordan söz ediyorum ya, o raporu yazan Prof. Nihat Keklik istanbul Üniversitesi'nde islâm felsefesi hocasıydı. Prof. Keklik'i görev olarak üzerine aldığı bir konuyu mecburen araştırıp bulgularını raporlaştıran biri olarak görmediği anlaşılıyor Necla Arat'ın; Prof. Keklik'in şahsında temsil edildiğini düşündüğü bir felsefeyle harekete geçtiğini düşünüyor besbelli...”

Umumi arzu üzerine bilgilerinize sunulur…

Taha KIVANÇ
intihal ile profesorluk unvaninin almis cakma entellektuel profesor. ha bir chp milletvekilidir zat-i sahaneleri.
an itibariyle 32.gün'ün konuklarından birisi. kendisi açık açık üniversiteye gelen başörtülü öğrencilerine neden örtündüğünü sorduğunu söyledi. direkt sorunlu muamelesi yapıyor yani başörtülü öğrenciye. sana ne kardeşim? sen onun hocasısın ver dersini bitsin gitsin. ciddi ciddi insanların inançlarını sorguluyorlar üstüne de ben profesörüm diyorlar. vallahi pes...
gözümdeki yerini milletvekili olmasıyla yitiren...
218 sayfalık tezinin 198 sayfasının intihal ve geri kalan 20 sayfanın da şaibeli olmasından ötürü profesör olma hayallerine 13 yıl ara vermek zorunda kalmış bir eğitim şeyisi. üniversiteden 6 ay uzaklaştırılmasının sebebi de budur.
an itibariyle habertürkte karşıt görüş programında, arap ülkelerinden birinden türkiye'ye gelip bilimsel bir seminer vermek isteyen kadın akademisyenin başörtülü olması nedeniyle toplantı salonuna alınmamasını savunmak için iran örneğini vermiş insan. her ülkenin kendi kuralları varmış da o kurallara uymak gerekiyormuş da... benimsemiyorsan gitmeyecekmişsin de... iran'a gitmesi gerekmiş ancak başını örtmemek için gitmemiş de...

yorum bile yazamıyorum. bir zihin ancak bu kadar kirlenebilir. bir zihin ancak bu kadar saçmalayabilir. pes! buradaki yasağı savunmak için iran'ın yasağını örnek verebilen bir zihniyet bu.

bu insan bir chp milletvekili.

chp mi? hani şu çarşaf açılımını yapan parti.

bu zihniyete ben, başlığını hatırlamadığım bir entride, "siz iran'da doğmuş olsanız en azılı şeriatçı olurdunuz" demiştim. bu konuda haklı çıktım. ancak seviniyor değilim. pes diyebiliyorum yalnızca. pes!
türkiye'de kadın olgusu yapıtıyla, bu ülkede yaşayan her bir kadının kendisine ait gerçeklere ulaşmasını sağlamış ve bu yönüyle büyük hayranlığımı kazanan, ancak 06 ocak 2010 da balçiçek pamir'in sunduğu programda kadın çalışması konusunda Necla ARAT'ın yanından geçemeyecek bilgiye sahip olan AK Parti MKYK Üyesi Ayşe Böhürler'in etkili konuşma gücüne karşılık veremeyip, yazıdaki başarısını konuşmaya dökememiş bilim insanıdır.
hakkında ilginç iddalar var.

`http://www.haber7.com/hab...-Arat-ne-kadar-hirsiz.php`
chpli kadınların çarfaşa dolanma aman çarşaf yırtma eylemini savunurken, iran devriminden, afganistan da burka giyilmesinden bahsetmiş.

http://www.habersahifesi....eylemine_sahip_cikti.html

bu kadın felsefeci. felsefe profesörü üstelik. halifelik müeessesinin siyasi olduğundan ve siyasi nedenlerle kaldırıldığından bi haber. osmanlı döneminden kadının toplumsal hayatta olmadığını söylüyor ki evlere şenlik. zatı alisi darbe mitingleri olmasa meclisi göremeyeceksen irandaki kadın vekil sayısına ve onların mesleki bilgilerine bir göz atsaydı görebilirdi kim kadına daha çok değer veriyor.

--spoiler--
Hilafet işte halifeliğin işte şeriat hukukun hepsi bir aradaydı
--spoiler--

ah be hanım teyze, keşke ya ya ya şa şa şa ordu ordu çok yaşa diyerek, cumhuriyete ponpon kızlık yapacağına az biraz mete tuncay okusaydın. o sana anlatırdı osmanlı daki şeriat'ın aslında ne olduğunu.
chp'nin yeni sinsi stratejisini benimsememiş ve en azından onurlu olan kadın.

chp'nin çarşaflılardan nefret ettiğini bu ülkede bilmeyen yoktur ama "halk dini değerlerine söversek yine bizi sandığa gömer" diye pusuya yatma stratejisi benimsenmiş durumdalar.

bunlar izmir'de laiklik, türklük diyor, esenyurt'da çarşaf açılımı yapıyor, mersin'de çarşaf yırtıyor, bingöl'de apo denen adama af istiyor.

(bkz: chp bizden yirmi militan istedi)
tahminen bir daha ki seçimlerde aday gösterilmeyecek şahsiyetlerden. chp ben değiştim diyorsa önce kendini temizlemek isteyecektir. deniz baykal ve kemal kılıçdaroğlu başörtüsü için açılımlar yaparken partisi ile ters düşen birini tutmaları tutarsızlık olur. zaten chp'nin sorunu buydu. bu tutarsızlıklara devam ettikçe kemal bey'in "biz ne dersek karşı çıkılıyor, samimi bulunmuyor" demesi, aynı şekilde berhan şimşek'in ve gürsel tekin'in kemal kılıçdaroğlu'nun söyledikleri tüm partiyi bağlar demesi havada kalır.