bugün

özgecan aslan

Özgecan Aslan olayı; adamlık, erkeklik denen iğrenç kavramların tezahürüdür. Özellikle anadoluda çok yetişiyor bunlardan. Orta anadoluya gidildikçe sokaklarda sadece erkeklerin dolaştığını görürsünüz. Bir süre sonra sorarsınız "kadını yok mu bu şehrin?". Meydan erkeklere kalmıştır. Gündüz selamünaleykümlüdür herkes. Sonra güneş batar ve akşamdan içilmeye başlanır. Eski model bir aracın içine doluşan "yerliler" biralarını içe içe gezinirler. Derken üniversiteli birilerini görürler. Evinden kilometrelerce uzakta insanları alaya almak ve sonrasında "karı lan bunlar" diyerek dalga geçmek onları fazla erkek yapar. Çok kudretli olduklarını düşünürler. Şehirlerinin ve erkekliklerinin onlara verdiği rahatlığı kudretten sayarlar. Gün geçtikçe güçlü olduklarını ve istediklerini yapma hakkına sahip olduklarını düşünürler. Bu güç sevdası onları öylesine esir alır ki, arkadaşlarıyla içerken birbirlerini şişlerler, ateş ederler birbirlerine gücü paylaşmamak için. "keyifçiyiz, rahat olsun herkes, ayık olun" türü bir tayfadır bu.

Kısacası anadoludan yurdun dört bir yanına yayılan iğrenç bir "erkeklik" kokusu var. Daha önce de söylediğim gibi cinsel bir kimlikten başka hiçbir şey ifade etmeyen erkekliğin böylesine iğrenç bir kavrama dönüşmesinden midem bulanıyor.

utanıyorum, sıkılıyorum, korkuyorum amk ülkesinden, insanlarından

"kuduruyorum görünce, çığlıklarımın karşısındaki
o aptal sessizliği
işte bunun için ikiyüzlü çukurlardan çıkarmak istiyorum
şiddetli bir ölümden ölenleri, korkan gözbebekleriyle
duvarlar arasından çıkarmak istiyorum felaketzedeleri
ki hala dehşet saçar duruşlarıyla iskeletleri."

-louis aragon