bugün

the hobbit the battle of the five armies

karakter analizleri lotr serisinden çok daha başarılı olan hobbit üçlemesinin mükemmel final filmidir.

--spoiler'lı tanım--

kitabını okumamın üzerinden sanırım 13-14 yıl geçmiş olmasına rağmen hafızamın genel olarak iyi olmasından dolayı, galadriel'li-elrond'lu-saruman'lı bölümde oldukça şaşırtmış senaryoya sahip yapımdır. bir uyarlamada bazı özgün girişimler olması (iyice sapıtılmadığı müddetçe) gayet normal olsa da, sauron'un dönüşü konusunda bu kadar kanlı canlı olaylar olduysa, gandalf'ın bilbo'nun yüzüğü konusunda daha duyarlı olması gerekirdi çıkarımına ulaşırız. bunun haricinde hikayenin genel anlatımı mükemmele yakın denilebilir. özgün hikayede thorin o kadar kafayı yememişti, thranduil o kadar iğrenç bir şahıs değildi, legolas zaten yoktu diye hatırlıyorum ama hikayenin bu versiyonu da hiç de fena sayılmamaktadır. thorin'in düpedüz aklını kaçırmış olarak gösterilmesinde şöyle bir sıkıntı bulunmaktadır: altın/mal mülk/para saplantısı hiç de akıl hastalığı kategorisine giremeyecek, gayet gerçekçi bir insani zaaftır ve insanların üzücü bir çoğunluğunda bulunmaktadır. thorin karakterini tamamen aklını kaçırmış göstermek ve buna dragon sickness falan demek, işin biraz kolayına kaçmaktır. zira thorin akıl hastası olmadığı kitaptaki tutumunda ozan'a (bard) zırnık koklatmak istememesinde ne kadar haksızsa, çapulcu elf kralı thranduil'e bir şey borçlu olmamasında da o kadar haklıdır. ancak her şeyde bir hayır vardır ve paragöz elf kralı ordusunu alıp gelmemiş olsaydı, iki hikayede de, insanlar ve cüceler perişan olacaktı.

galadriel ile gandalf'ın verdiği meryem-isa pozu ve nazgul'le savaşılırkenki iyilerin beyaz, kötülerin siyah göründüğü sahneler lotr'da sevmediğim gospel anlatıma giren şeyler olsa da, özellikle smaug'la yapılan savaş olmak üzere filmin tamamı çok başarılıdır. (sahi o dol guldur sahneleri nedir ya, direkt incil'deki isimleri kullansalar da olurdu - olaylar bayaa benziyor sonuçta.) dol guldur sahnelerinin hikayenin geneline verdiği zararlar göz ardı edilince ortada pek bir sorun kalmamaktadır. ha, savaş öncesi sauron bir kez daha yıldırılmış olmasına rağmen ork orduları nasıl aynı şevkle savaşa gidebiliyor diye düşünebilirsiniz, o da sizin sorununuz artık.

kili-tauriel ilişkisinde ise ne denilebilir, emin değilim. güzeller güzeli dişi bir elfin, sempatik ve türdeşlerine göre azıcık uzun olması dışında herhangi bir ekstrem özelliği olmayan cüceye aşık olmasını hikaye etmek pek de zor olmasa gerek - gündelik yaşam bunun somut örnekleriyle dolu. illa anlatısal bir devrim yapılmak isteniyorsa, bir elf erkeğinin bir cüce kadına duyacağı aşk hikaye edilebilirdi - tabii sıkarsa. bu daha çok mini mini peter jackson'ın kişisel fantezilerinin bir ürünü sayılabilir. legolas mı kili mi desen bard derim, bu da başka bir üçlemenin konusu olabilir.