bugün
- icardi1905'in sözlüğü bozması8
- şu an hissedilen duygu16
- sözlük yazarlarının tatlıları11
- burnumuzun dibindeki adaların yunanistan ın olması12
- can yaman erkekse sözlük erkekleri ne16
- psikolog fiyatları16
- istanbulda vurularak öldürülen okul müdürü25
- eloande ile evlenip sözlüğü huzura kavuşturmak10
- sözlüğün en güzel kızı olmanın dezavantajları13
- motosikletle 210 km hız yapmak9
- tamirciye veren kadın8
- bir kızı kucakta zıplatmak8
- ithalat ile ülke döndürmeyi marifet diye satmak8
- anın görüntüsü15
- 2023 2024 sezonu lig şampiyonu9
- fenerbahçe9
- macar bakanının türklük açıklaması13
- toggun yanması8
- bir erkeği cezbeden şeyler18
- flörtü eleme sebepleri20
- yazarların kız çocuğu olursa koyacağı isimler18
- öğretmen maaşları22
- ölümlü dünya 29
- komşuyu arabanın arkasına bağlayıp sürüklemek12
- suratı sabunlamak11
- 1 85 boyunda zeki esprili yakışıklı kültürlü erkek34
- uludağ sözlük discord grubu8
- 007 slip don giysin kampanyası10
- eksi ruyaları kaldıracak kantar13
- ali koç'un jose mourinho ile anlaşması13
- yanındakiyle yaşar aklındakiyle ölürsün15
- sözlük yönetimi beni silsin mi16
- ameliyat ettikleri hastann karnında mala unuttular10
- 25 yaşında üniversite okumaya niyetlenmek8
- sözlüğün terzisi8
- 007 silik yesin kampanyası9
- bik bik silik yesin kampanyası9
- nervio'nun güzel ellerinden yiyeceğim dayak10
- sözlük yazarlarının boy kilo ölçüleri11
- rusyaya gidince kızlar etrafımda pervane olacak17
- görüldü bile atmayan insan tipi22
- yazarların evlenmek istedikleri dizi karakterleri11
- eloande'ye zengin koca bulmak8
- aşık olmak12
- mimarlığı bırakmak13
- erkeklerin iğrenç özellikleri21
- keki kabarmayan sözlük kızı8
- sözlükteki kızlar mı dışardaki kızlar mı10
- deniz gezmiş10
her ne kadar bir edebi eser türü olarak görülse de bence şairlerin ya da yazarların ciğerine yolculuk yapabileceğiniz, "şair -yazar" olarak değil de edebi yönünden çok "insan" yönünü görebileceğimiz , kralın çıplak olduğu insanlık hallerinin turnusolluğunu yapan yazınlardır bu mektuplar.
mesela ben ahmed arif'i yaşar kemal'e küfür ederken düşünemezdim ama ediyormuş. istanbul'a gidince de yaşar kemal'i bul. de ki "ahmed a... s..cek senin." çekinme söyle. böyle küfürlere alışıktır o. memnun olur, kahve içirir sana. evcek gidin onlara, züppeleşeceğini sanmam onun. biraz megalomanisi vardır ya hemen hemen her sanatçıda oluyor bu.. diyor bir mektubunda leyla erbil'e.
ben orhan veli' yi de pek severim ama gördüm ki ahmed arif pek sevmezmiş. ama bunla beraber cemal süreya'yı pek severmiş. varlık dergisini de pek sallamıyor anladığım kadarıyla. yaşar kemal'le bir dostluğu var ki sormayın ama, anasına sövecek kadar !
sadece bir keşkem var bu kitaba dair. keşke leyla erbil'in yazdığı cevapları da okuma imkanım olsaydı ama neylersiniz ki leyla erbilin mektuplarının nerede olduğu bilinmiyor ya da ahmed arif'in mektupları ne yaptığı bilinmiyor.
ahmed arif gençliğimin ve çocukluğumun şairidir esasında yani uzak değilim, iyi bildiğimi düşünürdüm hep. o şiirlerin leyla erbil'e yazıldığını da daha önce farklı kaynaklardan duymuştum. ama hep söylenir ya bir şeyi duymak farklı yaşamak farklı diye. ben bu kitapta bunu yaşadım işte. o dev dizelerin, emsalsiz imgelerin, içinden bir kelimeyi çekseniz bozulacak olan mısraların, bir mısra çekseniz bozulacak olan şiirlerin duygulu mühendisi ahmed arif'in aşk halini gördükçe iki şeyden utanır oldum.
birincisi; ulan oğlum sen de aşık mı oldun sanki hiç dedim kendime ve hayatımda bir kere başıma gelen o aşkın hakkını verememenin ezikliği düştü içime,
ikincisi; yahu leyla erbil sen de hiç insaf yok mu ? insan bu güzel dizelerin sahibine, bu dava adamına, bu yoldaşa, bu "insan" a, kelime mühendisi olmasına rağmen senin kelimelerine ve sana tapan adama, hem sanatçılığını hem külhanbeyi edasını bir yüreğe sığdırmış esmer adama nasıl olur da karşılık vermezsin. ben utandım bundan. ahmed arif yazdıkça ben ezildim. utanmakla beraber bir teşekkür de ettim aslında sana. ya karşılık verseydin de ahmed arif bu dizelerden mahrum etseydi bizi neylerdik sonra. ya bahar gibi düşünmeseydi seni, hangi imgeye sarılırdık sevgiliyi düşünürken.
--spoiler--
"canım benim,
bilir misin, 'canım' dediğimde içimden canımın çıkıp sana koştuğunu duyarım hep."
"evrenin seninle ilgili olmayan hiçbir neni beni sarmıyor zaten."
--spoiler--
kitaptan sadece iki cümle yukarıdakiler.
bir adam düşünün, sistemle, zalimle, namussuzla kavgalı. sistemin en büyük çarklarına çomak sokuyor, karşısına devleti alıyor bırakın hakaret etmeyi kendisini takip eden polisin dişlerini döküp, kolunu kırıyor, seyahat özgürlüğünü elinden alan sisteme sövüyor anadan avrada ama sevgilinin türlü hakaretlerine karşı içindeki kabadayıyı öldürüyor," sen demişsen haketmişimdir" diyor aslında hiçbir haksızlığı haketmeyen ve hak ettirenin karşısına koyan adam.
ya bu aşk dediğimiz nedir ? tam bir teslimiyet hali mi ? onursuzluk mu ? kedi sırnaşıklığı mı ? ar damarının yedi yerden çatlaması mı ? bakar körlük mü ? kulağını açıp dilini kesmek mi ? ya en " ben'im ulan " diyenin "ben"liğini hiç-piç etmesi mi ?
mesela ben ahmed arif'i yaşar kemal'e küfür ederken düşünemezdim ama ediyormuş. istanbul'a gidince de yaşar kemal'i bul. de ki "ahmed a... s..cek senin." çekinme söyle. böyle küfürlere alışıktır o. memnun olur, kahve içirir sana. evcek gidin onlara, züppeleşeceğini sanmam onun. biraz megalomanisi vardır ya hemen hemen her sanatçıda oluyor bu.. diyor bir mektubunda leyla erbil'e.
ben orhan veli' yi de pek severim ama gördüm ki ahmed arif pek sevmezmiş. ama bunla beraber cemal süreya'yı pek severmiş. varlık dergisini de pek sallamıyor anladığım kadarıyla. yaşar kemal'le bir dostluğu var ki sormayın ama, anasına sövecek kadar !
sadece bir keşkem var bu kitaba dair. keşke leyla erbil'in yazdığı cevapları da okuma imkanım olsaydı ama neylersiniz ki leyla erbilin mektuplarının nerede olduğu bilinmiyor ya da ahmed arif'in mektupları ne yaptığı bilinmiyor.
ahmed arif gençliğimin ve çocukluğumun şairidir esasında yani uzak değilim, iyi bildiğimi düşünürdüm hep. o şiirlerin leyla erbil'e yazıldığını da daha önce farklı kaynaklardan duymuştum. ama hep söylenir ya bir şeyi duymak farklı yaşamak farklı diye. ben bu kitapta bunu yaşadım işte. o dev dizelerin, emsalsiz imgelerin, içinden bir kelimeyi çekseniz bozulacak olan mısraların, bir mısra çekseniz bozulacak olan şiirlerin duygulu mühendisi ahmed arif'in aşk halini gördükçe iki şeyden utanır oldum.
birincisi; ulan oğlum sen de aşık mı oldun sanki hiç dedim kendime ve hayatımda bir kere başıma gelen o aşkın hakkını verememenin ezikliği düştü içime,
ikincisi; yahu leyla erbil sen de hiç insaf yok mu ? insan bu güzel dizelerin sahibine, bu dava adamına, bu yoldaşa, bu "insan" a, kelime mühendisi olmasına rağmen senin kelimelerine ve sana tapan adama, hem sanatçılığını hem külhanbeyi edasını bir yüreğe sığdırmış esmer adama nasıl olur da karşılık vermezsin. ben utandım bundan. ahmed arif yazdıkça ben ezildim. utanmakla beraber bir teşekkür de ettim aslında sana. ya karşılık verseydin de ahmed arif bu dizelerden mahrum etseydi bizi neylerdik sonra. ya bahar gibi düşünmeseydi seni, hangi imgeye sarılırdık sevgiliyi düşünürken.
--spoiler--
"canım benim,
bilir misin, 'canım' dediğimde içimden canımın çıkıp sana koştuğunu duyarım hep."
"evrenin seninle ilgili olmayan hiçbir neni beni sarmıyor zaten."
--spoiler--
kitaptan sadece iki cümle yukarıdakiler.
bir adam düşünün, sistemle, zalimle, namussuzla kavgalı. sistemin en büyük çarklarına çomak sokuyor, karşısına devleti alıyor bırakın hakaret etmeyi kendisini takip eden polisin dişlerini döküp, kolunu kırıyor, seyahat özgürlüğünü elinden alan sisteme sövüyor anadan avrada ama sevgilinin türlü hakaretlerine karşı içindeki kabadayıyı öldürüyor," sen demişsen haketmişimdir" diyor aslında hiçbir haksızlığı haketmeyen ve hak ettirenin karşısına koyan adam.
ya bu aşk dediğimiz nedir ? tam bir teslimiyet hali mi ? onursuzluk mu ? kedi sırnaşıklığı mı ? ar damarının yedi yerden çatlaması mı ? bakar körlük mü ? kulağını açıp dilini kesmek mi ? ya en " ben'im ulan " diyenin "ben"liğini hiç-piç etmesi mi ?
güncel Önemli Başlıklar