bugün
- macar bakanının türklük açıklaması13
- toggun yanması8
- bir erkeği cezbeden şeyler18
- flörtü eleme sebepleri20
- yazarların kız çocuğu olursa koyacağı isimler18
- anın görüntüsü17
- öğretmen maaşları22
- ölümlü dünya 29
- komşuyu arabanın arkasına bağlayıp sürüklemek12
- suratı sabunlamak11
- 1 85 boyunda zeki esprili yakışıklı kültürlü erkek36
- uludağ sözlük discord grubu8
- istanbulda vurularak öldürülen okul müdürü20
- 007 slip don giysin kampanyası10
- eksi ruyaları kaldıracak kantar13
- ali koç'un jose mourinho ile anlaşması24
- arkadaşlar falıma bi bakar mısınız8
- yanındakiyle yaşar aklındakiyle ölürsün15
- sözlük yönetimi beni silsin mi16
- ameliyat ettikleri hastann karnında mala unuttular10
- 25 yaşında üniversite okumaya niyetlenmek8
- sözlüğün terzisi8
- 007 silik yesin kampanyası9
- bik bik silik yesin kampanyası9
- nervio'nun güzel ellerinden yiyeceğim dayak10
- sözlük yazarlarının boy kilo ölçüleri11
- rusyaya gidince kızlar etrafımda pervane olacak17
- hayatınız boyunca sizi en derinden yaralayan olay11
- görüldü bile atmayan insan tipi22
- fenerbahçe8
- kocaeli de fabrikada yaşanan cinsel grup seks14
- yazarların evlenmek istedikleri dizi karakterleri11
- allah yerine hızır'dan yardım istemek14
- eloande'ye zengin koca bulmak8
- aşık olmak12
- mimarlığı bırakmak13
- erkeklerin iğrenç özellikleri21
- keki kabarmayan sözlük kızı30
- sözlükteki kızlar mı dışardaki kızlar mı10
- deniz gezmiş25
- fenerbahçe neden şampiyon olamıyor17
- eloande14
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren erkek11
- fener olmasa galatasaraylılar kimle dalga geçecek9
- 6 mayıs 2024 konyaspor fenerbahçe maçı26
- bik bik'in 18 saat 30 dakikadır sözlüğe girmemesi12
- hayatta kalmak için cebinde köpek maması taşı9
- akp'nin galatasaray'ı destekleme nedeni15
- icardi'nin burnuna kafa atacak olmam13
- durduk yere tribe giren erkek17
dün gece iş arkadaşlarım ve yabancı ortaklarla çıktığımız istanbul turunda gerçekleştirdiğim eylemdir. bütün gün 2013 yılını analiz etmiş, kar/zarar tablolarını hatim etmiş yeni pazarlama ve ürün stratejileri planlamış ve artık sıkıntıdan hanımlar manikür zamanlarının gelip gelmediğini düşünüp; beyler kravatlarını gevşetip 'lan hangisine yazsam acaba' diye düşünürken ortamın kokusunu alıp; hep beraber bir gece turu yapmayı önermiştim. tam bir katılım olduğunu görüp reinaya gitmeye karar verdim ve sekretere loca rezervasyonu için ricada bulunmuştum.
toplantıdan sonra biraz dinlenip yemeğe çıkıldıktan sonra doğruca reina'nın yolunu tuttuk. garsonlar tarafından locamıza eşlik edilip, locaya yerleştikten sonra ilk önce hafif içkiler ve mesafeli sohbetle geçerken müziğin ve içilen içkilerin hızlanması neticesinde mesafeyi belirleyen libidolar, sohbeti belirleyen ise flörtöz cümleler olmuştu.
martin garrix, dj tiesto, lady gaga remixleri derken birden ebru gündeş ve suçsuz, günahsız, iftira atılan, hor görülen, itilip kakılan; 'söyleyin lan kaç para bir flüt, kaç para lan' kocası reza zarrab'ın dramı aklıma geldi. tanrım, fit vücudum tekno ritimler ile bir titreşime alınmış 3310 edasıyla titrerken, düşüncelerime prangalar vuramıyordum. allah'ım... hemen bir şişe 'dom perignon' söyledim. (fakirler bilmez, zenginler de fakirlere anlatmasın; tüyo versin, fakirler tahmin etsin)
kafamdaki düşünceleri dağıtmak ve birazda şehr-i diyar kentimle başbaşa kalabilmek ve şehrimin gerdanlığını görebilmek için bir kadeh 'dom perignon' ve purom ile açık havaya çıktım. allah'ım yine adalet aklımda gene adalet, gene hesaplaşmalar, gene nöronların beni iç gıcıklayıcı bir sesle seviyeli bir sohbete davet edişi vardı.
hande ataizi zamanında niye tuvalet camına sıkışmıştı lan, niye ibrahim kutluay demet akalın'ı bırakıp demet şener'le evlenmişti peki ya serdar ortaç'ı kim kumara alıştırmıştı, sinan akçıl hadise'yi gerçekten hande yener ile aldatmış mıydı? kafamda deli sorular vardı sevgili yazarlar.
ve düşündükçe kafamdaki sis azalıyor, gözlerim adeta yeşilçam'da yıllarca kör olan ama talihli bir araba kazası sonucu gözleri açılan fatma girik'in gözleri gibi açılıyordu.
Bütün bu soruların cevabı ülkemizdeki tuvalet camlarının küçüklüğünde, isim benzerliği olan ünlü kadınların karışıp yanlış nikah kıyılmasında, insanımızın serdar otraç'ın şarkılarına post-modern olgular yüklemesinde ve sinan akçıl'ın düşük ve dar omuzlarının hande yener'i hadise'den daha fazla etkilemesindeydi.
tanrım, beynim; nöronlarımın elektrik boşalmasıyla rahatlıyor, bedenim; yiğit bulut'un jöleli saçlarında kaydırak misali kayıyormuşçasına ferahlıyordu.
arkadaşlar bu sorunların üstesinden ancak ve ancak adeleli vücuda, zeki bir kurdun bakışlarına ve bir engerek yılanının esnekliğine sahip olan ahu tuğba'nın eski sevgilisi meriç gelebilirdi.
meriç'i hangi şarkıyla anabileceğimizi bilemediğimden ve alkol, libido karışımının beynimi ele geçirmesinden dolayı ancak enternasyonal marşını çaldırabildim. dostlarımdan, canlarımdan, ciğerlerimden özür diler ve bir xanax, bir diazem alındıktan sonra kıvanç tatlıtuğ'a benzeyen vücudumla siz saygıdeğer yazarların affına sığınıyorum.
toplantıdan sonra biraz dinlenip yemeğe çıkıldıktan sonra doğruca reina'nın yolunu tuttuk. garsonlar tarafından locamıza eşlik edilip, locaya yerleştikten sonra ilk önce hafif içkiler ve mesafeli sohbetle geçerken müziğin ve içilen içkilerin hızlanması neticesinde mesafeyi belirleyen libidolar, sohbeti belirleyen ise flörtöz cümleler olmuştu.
martin garrix, dj tiesto, lady gaga remixleri derken birden ebru gündeş ve suçsuz, günahsız, iftira atılan, hor görülen, itilip kakılan; 'söyleyin lan kaç para bir flüt, kaç para lan' kocası reza zarrab'ın dramı aklıma geldi. tanrım, fit vücudum tekno ritimler ile bir titreşime alınmış 3310 edasıyla titrerken, düşüncelerime prangalar vuramıyordum. allah'ım... hemen bir şişe 'dom perignon' söyledim. (fakirler bilmez, zenginler de fakirlere anlatmasın; tüyo versin, fakirler tahmin etsin)
kafamdaki düşünceleri dağıtmak ve birazda şehr-i diyar kentimle başbaşa kalabilmek ve şehrimin gerdanlığını görebilmek için bir kadeh 'dom perignon' ve purom ile açık havaya çıktım. allah'ım yine adalet aklımda gene adalet, gene hesaplaşmalar, gene nöronların beni iç gıcıklayıcı bir sesle seviyeli bir sohbete davet edişi vardı.
hande ataizi zamanında niye tuvalet camına sıkışmıştı lan, niye ibrahim kutluay demet akalın'ı bırakıp demet şener'le evlenmişti peki ya serdar ortaç'ı kim kumara alıştırmıştı, sinan akçıl hadise'yi gerçekten hande yener ile aldatmış mıydı? kafamda deli sorular vardı sevgili yazarlar.
ve düşündükçe kafamdaki sis azalıyor, gözlerim adeta yeşilçam'da yıllarca kör olan ama talihli bir araba kazası sonucu gözleri açılan fatma girik'in gözleri gibi açılıyordu.
Bütün bu soruların cevabı ülkemizdeki tuvalet camlarının küçüklüğünde, isim benzerliği olan ünlü kadınların karışıp yanlış nikah kıyılmasında, insanımızın serdar otraç'ın şarkılarına post-modern olgular yüklemesinde ve sinan akçıl'ın düşük ve dar omuzlarının hande yener'i hadise'den daha fazla etkilemesindeydi.
tanrım, beynim; nöronlarımın elektrik boşalmasıyla rahatlıyor, bedenim; yiğit bulut'un jöleli saçlarında kaydırak misali kayıyormuşçasına ferahlıyordu.
arkadaşlar bu sorunların üstesinden ancak ve ancak adeleli vücuda, zeki bir kurdun bakışlarına ve bir engerek yılanının esnekliğine sahip olan ahu tuğba'nın eski sevgilisi meriç gelebilirdi.
meriç'i hangi şarkıyla anabileceğimizi bilemediğimden ve alkol, libido karışımının beynimi ele geçirmesinden dolayı ancak enternasyonal marşını çaldırabildim. dostlarımdan, canlarımdan, ciğerlerimden özür diler ve bir xanax, bir diazem alındıktan sonra kıvanç tatlıtuğ'a benzeyen vücudumla siz saygıdeğer yazarların affına sığınıyorum.
güncel Önemli Başlıklar