bugün

bedensiz aşk bir beliber ın aşk yolculuğu

--spoiler--
“Hey şuna bakın!” diye bağırdı Doğukan.

Hepimiz ona bakarken Doğukan bilgisayarı bize çevirip güldü. Ekranda bütün yakışıklılığı ve karizmasıyla Justin vardı. Onu masaüstü resmi yapmış.

“Aşkım!” diye ekrana sarılıp öpmeye başladığım anda Doğukan hızlıca beni itip bilgisayarı kapattı.

“Bilgisayar yenilecek bir şey değil Bayan Bieber.” Herkes gülüyordu.

“Ha ha! Çok komik! Eğer bilgisayarda Justin varsa yenilecek bir şeydir!”

Annem büyük bir tabağın içinde kendilerini yememizi bekleyen cipslerle odaya girdi. Tabağı masaya bırakırken odaya göz gezdirdi. “Ne kaynatıyorsunuz çocuklar?!”

Melisa tabaktan cips alırken, “Beste’nin bilgisayarı yemeye çalışmasını konuşuyorduk.” dedi.

“Ne?!” Annem kaşlarını çatarak bana baktı. Sonra da alaylı bir yüz ifadesiyle; “Durun tahmin edeyim. %99 hatta %100 ekranda Justin denen çocuk vardı.”

Hepimiz güldük. “Evet. Justin vardı.” dedi Doğukan.

“Beste, şu çocuğu yemeye çalışacağına derslerini yemeye çalışsan, daha güzel olmaz mı?”

“Ama anne, dersler Justin kadar tatlı değil ki!”

Annem öksürdü. Bu öksürmeyi biliyordum. Annemle aramızdaki bu özel lisana çok alışık olduğum için tercüme etmem de uzun sürmedi. Bunun anlamı, “Terbiyen bozulmaya başlıyor Beste.” demekti.

“Tamam. Sustum anne.”

Annem gülümseyip odadan çıktı. O çıkar çıkmaz hepimiz tabağa saldırdık. Aç ayılar gibi cips yerken (Gerçi ayılar cips yer mi?! Pek zannetmiyorum ama…) aklıma Justin geldi. Tabaktan bir tane cips alıp Justin posterinin önüne geçtim. “Aç ağzını aşkım.” Cipsi onun ağzına doğru uzattım. “Çok lezzetli değil mi?”

Doğukan elinde cipsle yanıma geldi. Taklidimi yaparak, “Aç ağzını aşkım. Çok lezzetli değil mi?” dedi. Sonra da cipsi ağzına atıp bana baktı. “Affedersin ama amacın neydi bunu yaparken?!”

“Justin’e cips yedirmek.”

“Zaten o da yiyecekti.”

“Off Doğukan ya! Bir Belieber ile dalga geçilmez. Allah taş eder!”

Posteri öpüp yere oturdum.
--spoiler--