bugün

hayata dair iç burkan detaylar

çalıştığım yere önceki gün 11 yaşlarında bir çocuk geldi. hüzünlü bir çocuk. buraya kim bakıyor abla dedi. söyle ablam ben bakıyorum dedim. ama burda söyleyemem utanıyorum dışarı gelebilir misiniz dedi. düşünmeden gittim. merak ediyordum bu kadar utanacak ne vardı söyleseydi ya. neyse takip ettim çocuğu kapıya yakın bi yerde durduk. başladı anlatmaya sesi içime işledi sanki. abla bana iş verebilir misiniz? benim babamın maaşı yetmiyor ayakkabı alamıyor bana iş verirseniz çalışırım sınıfta benle dalga geçiyorlar herkesin ayakkabısı yeni dedi. kısık sesle konuştuğu için başımı ona doğru eğmiş onu o şekilde dinliyordum sonra gözlerim birden ayakkabılarına takıldı. hayatımda sanırım bu kadar dağılmış, parçalanmış bir ayakkabı görmemiştim. kendimden utandım bir an için yediğim önümde yemediğim arkamda geçirdiğim günlerden. dolabımda onca kıyafet varken bakıp bişeyim yok ki giymeye dediğim günlerden utandım. müdürüme anlattım durumu çocuğa ayakkabı verelim parası benden olsun dedim. baktık çocuğa gönlü belli ki başka bir ayakkabıda kalmış. hüzünlü sesiyle masalarınızı silerim diyordu hala. dayanamadım 20 liraymış beğendiği ayakkabı. elim cüzdanıma gitti çıkardım verdim.

eminim o çocuğun ne hüzünlü sesi gidecek kulağımdan, ne de ömrümde eşine rastlamadığım ayakkabıları.