bugün

Düşmeyen böbrek taşları. Yer etti bende artik. Bazen unutuyorum. Anında hissettiriyor kendini. Sanki bebek var da tekme atıyor anasını satıyım. Gidiyorum doktora. 3 cmlik bir taş var ama zararsız, çokca su ic düşer o. Iyi de bunları söylemek icin doktor olmaya gerek yok ki lan. Bak gene icim burkuldu iyi mi.
Kanser hastası ilaçsız kadına sadaka vermektır.Verdiğin para kimin parası.
sabah mesai olması. çok içim burkuluyor, öyle böyle değil.
Para.

Yoksullugunu gurur yapmaksizin ifade ederek -benim babamin durumu yok- diyen universite ogrencisi

- Sistemin amk helal olsun o ogrenciye
Gece başınızı yastığa koyduğunuzda "tüh keşke şunları da yapsaydım etseydim" demeye örnektir.
kanser hastası kızın bakana verdiği 'siz hiç hayatınızda çaresizliği tatmamışsınız anlaşılan' cevabı bu aralar en çok içimi burkan detaydı sanırım.
bir kaç yıl oldu tam hatırlamıyorum. sanırım 6 ya da 7 sene önce... Mesaideyim. Ankaralılar bilir cepa denilen avm. de bir mağazada. moralim inanılmaz bozuk. yine tam hatırlamıyorum -ki en ilginci de budur o gün hayatımın sonu gibi geliyordu, insan oğlu bu kadar aciz ya da komik işte- ya terkedildim, ya da reddedildim.

mağazanın önüne, koridora çıktım. balkona benzer bir yerden insanlara bakıyorum. sakinleşmeye çalışıyorum. sanki dünyanın en dertli insanıyım. bütün uzuvlarım titriyor sinirden. öyle ki çalan şarkıyı bile duyamıyorum.

bi ara gözüm üst kata takıldı. bir kadın öylece dansediyordu avm.nin ortasında. umursamıyordu dünyayı. o benim titrerken duymadığım şarkıya öylesine kaptırmıştı ki kendini, o an dünyanın en mutlu insanı olduğunu ben dahil herkes gözlerinden anlıyordu.

birden durdum, titreyen ellerim durdu, kulaklarımdaki o sinir çınlaması durdu, hayat durdu, dünya tümüyle durdu. sadece müzik ve o kadın vardı. ölene kadar unutmayacağım o şarkı eşliğinde, ölene kadar unutmayacağım o kadın dansediyordu. kadın bana baktı. "size hayat dersi vermesi gereken herkes ya da herşey bir şekilde size odaklanır". bu kadın da üst kattan beni buldu. gülümsedi. benim de dans etmem gerektiğini söyledi bana beynimin içinden. gülümsedim. yıkılan hayatımın yeniden normale dönmesi sadece 1 saniye sürdü. kadının mutluluğu öylesine büyüktü ki az önce ölmek isteyen ben bile inanılmaz bir huzura kavuştum. dansetmedim. alkışladım sadece. o da beni...

arkadaşı, oturduğu tekerlekli sandalyeyi itekliyordu. vaya con dios, ney na na na yı söylüyordu.
(bkz: erdoğan bayraktar)
sonucunun bok yolu olmasi.
Domuzların kakalarını yemesi o kakaları yiyen domuzları da amerikan ve alman vatandaşlarının yemesi.
şurama oturmuş bir gerçektir. allah belanızı vermesin, insanlıktan tiksindim!
durağa varmaya 20 adım kala eshotun geldiğini görürsün koştura koştura gidip yetişirsin.nefes nefese çantanın içinden kent kartı ararsın eline gelir ve basarsın.Bakiyeniz yetersiz..Otobüsten inersin,mona lisa gülüşü ve kapanış.
murphy kanunlarının tamamının gerçek olması.
bitecek olması.
hevessizlik.
dürüstlüğe dudak bükülmesi. '' zevkler ve renkler farklıdır '' denilip insanların değiştirilmeye çalışılması. farklı olduğu için birinin dışlanması.
"Görüyorum ki çarrsizliği hiç tatmamışsınız hayatınızda" sözleri...
parasızlık heralde.

hani sen de yok ailende de mi yok.

ama yok işte ne onda ne bunda ne de ben de yok hem de en ihtiyacım olduğu zamanda.

çok acil bi zamanda yok.

sadece 50 tl işte. mesel kot paramız mesela bi yere oturup yiyip içip masaya bahşiş diye bırakıcağımız para,
ama olmayınca olmuyo işte.

hvo.
hayat kurtaracak bir fırsat yakalamışken i*ne bankaya takılmak.
aklıma her geldiğinde hüzünlenirim ben daha vitaminken ailem maddi sıkıntılar geçiriyormuş çok şükür şu an yok. annem bana bunu bir kere anlatmıştı derin yer edindi. tencerenin içine taş koyup o zamanlar 3-4 yasında olan ve karnı ac olan abimi bak yemek geliyor bak pişiriyorum diye oyalarmış evde bir şey olmadıgından. aklıma geldiği her zaman üzülürüm biraz pollyannacılık olabilir ama durumumuz ne olursa olsun bizden her zaman daha kötüler vardır. -var mıdır bilinmez- tanrıya şükür edin. ben sokakta bir dilenci görsem eğer gerçekten yardıma ihtiyacını oldugunu hissedersem onun ıcın üzülür ve ona yardım etmeye calısırım cogu zaman eve kosmuslugum vardır dısarda ağlamamak için. ben de böyle bir malım yapacak bir şey yok. siz siz olun daha fazlası için calısın ve elinizde olanlara şükredin.
hala çöpten para kazanan insanların olması...ve ben kendi evimdeki çöpe bile iğrenerek bakarken onların başkalarının çöpünden ekmek parası kazanmaları...acımıyorum sadece üzülüyorum çünkü zor da olsa onlar namuslarıyla paralarını kazanıyorlar!
yaz geliyor diye sevinirken;

görsel
...
--hep karşılık beklemeden yaptıgımı sanıyodum ben, bencıl degılım bencıl olamam sanıyodum ,her ıstedıgım olsun ıstemedım hıc ben ıstedıklerım olsun dıye hep bısıyler vermek zorunda kaldım hep bekledım hemen şimdim olmadı benım hiç bir ıstegım ama ıcım acıyor en deger verdıgın ınsanlardan bekledıgın hareketı gorememek ya da beklemediğinn cevabı bir mimigi almak içimi acıtıyo..
o;
demekki ikimiz de hatalıyız yavrucum. saflarımı degiştirsek orta yolu bulmayı ögrencez ben sana azcık bencil olmayı ögretcem sen de bana azcık kendime karşı boyun egmeyi bu arada spartacus izledim adam öldü ya hüngür hümgür aglıom şimdi ...
dedi ve o artık yok !
o artık yok.
ölüm allah ın emri ayrılık olmasaydı sözünde ki mana.
insanları sevdiğinizde onlar için hayatınızı verebileceğinizi gösterseniz bile onlar sürekli sizden somut şeyler beklerler. onlar için şiirler, mektuplar hatta hatta hikayeler bile yazsanız hepsi unutulur gider. insanlar sürpriz yaptıkça ya da onları şaşırttıkça sizi severler. ama üstünden çok zaman geçmesine gerek yok sonra bu beklentiler yine ortaya çıkar. onları sürekli böyle size karşı sıcak tutmanız gerekir. insanların bu kadar maddeci olması sizi yıpratır ama bunu onlara söyleyemezsiniz. bunun anlamı (onlara göre) onlardan sıkılmaktır. o zaman da bütün bunları yaptığınız o insanlar sizi bu yüzden bırakıp giderler ya da en kötüsü yanınızda kalırlar ama onların umurlarında dahi olmazsınız. sonra tek kalırsınız hayat sizi yıpratır ama yine bunu kimseye söyleyemezsiniz. bunun anlamı (onlara göre) hayattan bezmektir ve hayattan bezen birini kimse istemez. aslında kimseye kendinizi kabullendirmek istemiyorsunuzdur sadece ve sadece seviyorsunuzdur. bu kadar, tek sebep seviyor olmanız ve bu sayede yapmadığınız her şey için suçlanır, yaptığınız her şey içinse suçlu olursunuz. herkesten bunu bekleyebilirsiniz ama sadece bir kişiden beklemezsiniz. o da bunu yapınca kendinizi ölü hissedersiniz. şimdi ise ne verecek bir hayatınız vardır ne de yazabilecek bir şeyiniz. dedim ya çünkü ölüsünüzdür artık...
herkesin esit oldugunu savundugu dunyada bazilarinin biraz daha esit olmasi.