bugün

benerci kendini niçin öldürdü

tiyatroyu çok seven biri değilim, komedi olmadığı sürece izlemekten keyif almam pek fazla. lakin pek sanatsever ablamın vazgeçilmezidir tiyatro, ne zaman bilet alsa bir tane de bana alır sağolsun. bu oyun da onlardan biriydi. izleyenler bilir ki komedi değil. elde var iki bilet, aksilik bu, ablam da bir sebeple oyuna gelemedi. sordum sağa sola, herkeste bir meşguliyet. baktım oyunun süresine, 80 dakika. kötü de olsa 80 dakika dayanırım her türlü diye düşünerek gittim oyuna tek başıma. güzel geçen bir 80 dakika sonrasında, iyi etmişim de gelmişim dedim.

sahne tasarımı Michel Launay a aitmiş, pek güzel olmuş. Kendisinin ismini bu sayede öğrenmiş oldum. Müzikler Kudsi Ergüner'in. Sıkça dinleyeceğim isimler arasında yerini almıştır. Nazım Hikmet rolündeki celal kadri kınoğlu, çoğumuzun tatlı hayattan tanıdığı isim, oyunculuğu bırakıp şiir okusa da olurmuş. celal kadri nin tok sesiyle şiir okuması, ali atay ın çirkin sesiyle şarkı söylemesindeki içtenliği anımsattı bana.

ayın on dürdüyle ilgili söylenmiş en güzel cümleleri de bu oyunda duydum :

Ayın on dördü.
Ayın on dördünü Paris'te aç gezen gördü,
dedi ki:
— Bu gece ay
dibi kalay
bir tencere gibi...

Ayın on dördü.
Ayın on dördünü Fatihli hırsız gördü,
dedi ki:
— Bu gece ay
gökte açık kalan
bir pencere gibi.
Atlasak içeriye, aşırsak, be imanım, Meryem Ana'nın gümüş takımlarını.

Ayın on dördü.
Ayın on dördünü irlandalı bir polis gördü,
dedi ki:
— Benziyor ay
yıldızların yaldızlarını çalmak için
göğe çıkan bir hırsızın fenerine...


Ayın on dördü.
Ayın on dördünü şair Salih Zeki gördü:
benzetti kendi eserine
beğendi...

Ayın on dördü.
Ayın on dördünü Londralı bir lord gördü,
dedi ki:
— Benziyor ay
haşmetpenahımın dizbağı nişanına...

Kızardı ayın on dördü.
Kızaran ayın on dördünü bir parya gördü,
dedi ki:
— Benziyor ay
Ganj'ın üstüne damlayıp yayılan kardeş kanına.


Ayın on dördü.
Bu sefer bizzat
çekik gözleriyle ayın on dördü
KALKÜTA şehrine civar,
bir çay tarlası gördü.