bugün

ben bu yazıyı öylesine yazdım

Saat altıya yaklaşırken mide ağrılarım ilk defa bana mutluluk vermeye başladı. Midesiz olmadığımı hatırlattı bana bu gece ve sebepsiz yere şükretme gereği duydum. insanın bazı zamanlarda neye nasıl şükredeceği belli olmuyor sözlük. Doğalgaz faturası yatırılmadığından odanın içi bir hayli soğuk. Şu an iki battaniyenin altında ellerim titreyerek yazıyorum. Kendimle çeliştiğim vakitlerin tam ortasındayım. insan en çok yalnızken özgür. Hissiz olmak ne güzel olurdu bu saatlerde. Geceleri ve turuncu ışıkları bu kadar çok sevmemi anlamlandıramıyorum aslında. Doğal olmayan bir şeye bu kadar hayran olmam neyin göstergesi bilemiyorum. Bilgisayarın ışığını kapattığım an kendimi tabutta gibi hissedeceğim. Acaba tabutlarda bu kadar soğuk mudur? Ama bildiğim tek bir şey var. insanın babası bir kere ölür, yaşayan her gün ölür.