bugün

nicolas sarkozy

son seçimlerle royal i geride bırakıp fransa devlet başkanı seçilmiş politikacı.

seçim sürecinde ve öncesinde kitle iletişim araçlarını çok iyi kullanan, içişleri bakanıyken yaptığı tuhaf ve hırçın çıkışlarıyla dikkat çeken, ayrılıkları tetikleyen-körükleyen, fransız toplumundaki güvensizlik ortamını, işsizlik problemini fazlasıyla kullanan ve böylece toplumdaki tedirginlikleri arttırıp bunu oya çeviren siyasetçi.

türkiye nin ab üyeliği konusunda imtiyazlı ortaklık önerisi yapar kendisi. ancak devlet başkanı olduktan sonra, bu konuda çok kesin ifadelerden kaçınacaktır. bunun da iki nedeni vardır:

ilki, siyasetçiler, oynadıkları makama erişene kadar belli kesimlerin istedikleri şekilde konuşurlar-vaadler verirler ki bu herkesin malumudur. seçildikten sonra devlet gerçekleri, uzun vadeli projeler bu vaadlere izin vermezler.

ikincisi de fransanın sistemidir: yarı-başkanlık sistemi. yarı başkanlık sisteminde, sistem değişkenlik gösterir, ülke politikasına yön veren erk ya da şahıs duruma göre değişir. eğer devlet başkanıyla hükümet aynı görüşteyse,aynı siyasi anlayıştaysa sistem yarı başkanlıktan başkanlık sistemine dönecek ve devlet başkanı ön plana çıkacaktır. ancak farklı görüşteyseler bu kez sistem, parlamenter sistem haline döner ve devlet başkanı geri çekilir. yani sarkozy nin faşits söylemlerini daha da dillendirebilmesi için hükümet seçimlerini de ezici bir şekilde kazanmaları gerekecektir.