bugün

her aşık yaşadığı ters edilişe mutlaka geri döner

ve yıllar sonra...

sahil kasabasında büyümek çocukluğunuzu ve hayatınızın tamamını öyle derinden etkiler ki bunu ancak orayı terkedip büyük şehrin karmaşasına daldığınızda anlarsınız.. ilk biranızı içtiğiniz sahil lokantasının yerini karanlık meyhaneler, çay içip güneşin batışını izlediğiniz çay bahçelerinin yerini o toparklar, balık ekmeğin yerini pizza almıştır.. alışmak zorundasınızdır.. ve alışırsınız da.. ilk öpüşmenizi yaşadığınız dalgakıran kayalıkları artık çok uzaktadır..ve uzakta olan herşey unutulmaya mahkumdur zaten.. artık babanızın armağanı el yapımı oltanın yerinde evrak çantanız ve okul çıkışı sırt çantalarınızı meyhaneci niko' nun bahçesine atıp limana koşturuşunuzun yerine de bankalara koşturuşunuz vardır.. yosun kokusu rüyalarınıza bile uğramamaktadır artık.. bir eşiniz, iki de çocuğunuz vardır.. ve içlerinden birinini deniz gözlü olması nedenini hatırlamasanızda içinizi acıtır.. bir anlığına da olsa yıllar evvel o limanda yüreğinizi şişiren duygu gelip oturur içinize. ama böyle duygularla kaybedilecek vakit yoktur.. çünkü yapılacak bir sürü güneşsiz, yakamozsuz, martısız iş vardır..

aradan yıllar geçer.. siz artık kahramanı tek gözlü bir korsan olan o şortlu kara oğlan değil, işadamı mehmet ' sinizdir.. zayıf omuzlarınızı titrete titrete nedensizce limanın ucundaki denizfeneri' nde ağladığınız yıllar çok uzakta kalmıştır.. arada yaşlı babanızın o nazik el yazısıyla yazıp yolladığı mektuplar olmasa, belki de hiç öyle bir sahil kasabası olmamıştır sizin için.. zaman sizi o kadar acımasız öpmüştür ve siz dudaklarınızı zamana esir etmişsinizdir.

bir gün yorgun bir akşamüstü eve erken gelirsiniz.. kapıda eşiniz sizi iki damla gözyaşıyla karşılar.. kızınız ve oğlunuz komşunun bahçesine oynamaya yollanmıştır..içeriye geçersiniz ürkek ve soran bakışlarla.. salonda her iş dönüşü oturduğunuz kanapenin üstünde bir mektup vardır.. babanızdan gelen kısa bir mektup.. bu kez o güzel yazısından eser yoktur. kargacık burgacık, belli ki ıslanıp kurumuş bir kağıda yazılı bir mektuptur..
okumak için mektuba yanaşırken, vefalı eşiniz sevgisini ve üzüntüsünü hissettirircesine kolunuza dokunup sarılır size.. okudukça; yıllar evvel gözbebeklerinize hücum eden tuzlu gözyaşlarınızın daha yakıcısı gelir üstünüze.. serpiliniz; evlenip yerleştiği o büyük şehirde çocukluğunun ağır acılrını unutamamamış, bu karanlık lacivert hayata katlanamamış asmıştır kendini.. o deniz gözlerin sahibi, o ince öpülesi boynun sahibi sarı bukleli saçlı ilk aşkınız kendini öldürmüştür.. ve bu hayattan uzak denizlere giderken de mehmedine bir mektup bırakmış, mektubun yanında da denziminaresinden bir kolye..

gücünüz kalmaz o mektubu okumaya. ağlamak dindirmez acınızı.. korkarsınız bu hayatı yaşamaktan. sizin de deniz gözlü ismi serpil olan bir kızınız vardır.. ve umudunuz yoktur artık martılardan yana. yıllar evvel yaptığınız gibi gözyaşlarınızı tutar, içinize akıtırsınız.. bir otobüse atlar dönersiniz büyüdüğünüz ve unuttuğunuzu sandığınız sahil kasabasına.. daha babanızın ellerini öpmeden dalgakıranlardaki kayalıklara gidersiniz. ve oturup ağlarsınız bahtınıza.. sevginize...kayıp çocukluğunuza..

ve bilirsiniz artık;

her aşık yaşadığı terkedilişe mutlaka geri döner.....