bugün

the wheel of time

13'e kadar okudum okuyabilmek için işten çıktım lan. bir ay da hepsini bitirdim. şimdi iş arıyorum bu arada tekrar ikinci defa başlasam mı diye düşünüyorum.
kitap için ise mat birinci karakterim 7-8. kitaptan sonra neredeyse her sahnesinde güldürdü beni. ancak 11. kitaba kadar bu serinin biteceğine inanamadım çünkü okudukça daha hikayenin yarısında gibi görünüyordu. ikinci yazarın hakkını vermek lazım karakterlerin kişiliği ile hiç oynamadan hikayeyi baya toparlayıp son kitaba kadar gelebilmiş.

uslup olarak kitap betimleme ve analiz dolu. bazen sıksa bile yazarın ürettiği mekanı kafanızda canlandırabiliyorsunuz.

uzun uzun özet anlatmayacağım genel olarak 2 sıraya koyduğum fantastik kitap serisi. bu tarzı seven varsa (ve parası olan) okumasını şiddetle tavsiye ederim. (kitapların çokluğu ve kalınlığı gözünüzü korkutmasın)

hatta okurken bir anım var yeri gelmişken anlatayım:

ben evde kendimi kapatmış serinin birinci kitabından itibaren dünya ile iletişimimi kesmiş şekilde okuyorum. sade ve sadece uyumak, yemek yemek ve tuvalete gitmek için kitabı elimden bırakıyorum. misafir gelmiş evde yangın çıkmış, hırsız girmiş umrumda değil okumaya devam ediyorum.
bir akşam 11 gibi elektrikler gitti. bizimkiler oturma odasında mumları ve şarzlı lambayı yaktımış oturup muhabbet ediyorlar. ben ise odamda çalışma lambası eşliğinde okumaya devam ediyorum.
bir ara biri beni sordu
-vanthonis nerede? diye. annem hemen cevabı yapıştırdı.
- odasındadır. hiç görmemiş gibi kitap okuyor bizim oğlan.. deyi verdi. tabi ben kitabı bırakıp annemin pratik zekasına hayran kalarak güle güle öptüm.